Yeşil Akçakoca Kitabı 3

AKÇAKOCADA TARLA ARAZİSİ FAZLA OLAN KÖYLER
 
BEYÖREN      % 58 ,  1925 Dönüm,
BALATLI        % 50 ,  2500 Dönüm,
NAZIMBEY    % 41    1300 Dönüm
MELENAĞZI % 32 ,  1600 Dönüm
DİLAVER       %  25,  1950 Dönüm
UĞURLU        %  21, 1817 Dönüm
ÇAYAĞZI       % 20,  2200 Dönüm
DAVUTAĞA   % 20,  2120 Dönüm dür.
Nazımbey , Melenağzı,Dilaver,  köyleri taban arazisi olduğundan fındık  ekimi,için mahsurludur. Davutağa yüksek ve dağlık bir köydür fındık için elverişlidir.Tarla ziraatı Uğurlu Melenağzı köylerinde yapılmaktadır,ayrıca Akkaya % 12,Kurukavak %14,Dadalı % 18,Altunçay % 17,Hemşin % 12,Esmahanım %18 da tarla ziraatı yapılmaktadır.Genellikle taban arazisi fazla,dere ve çaylar çevresindeki köylerde fındık bahçesi olmayan yerlerde Mısır,yüksek plato olan yerlerde Buğday ekimi yapılmaktadır,bunlar Dadalı,Balatlı,Beyören,Kurukavak   tır,yalnız Uğurlu  köyünde patates ziraatı yapılmaktadır
AKÇAKOCADA MEYVEVE SEBZECİLİK YAPILAN KÖYLER
                                                                                                       ,Koçullu,Beyören,Döngelli,Dadalı,Altunçay,Balatlı,Aktaş,Edilli,Uğurlu,Kurukavak,Koçar,
Köylerinde fazla yapılmaktadır.Uğurlu,Altunçay,Kalkın,Dadalı,Çayağzı köylerinde fazla
Sebzecilik yapılmaktadır
AVCILIK
 
 
Av Hayvanları
 
Bölgedeki göçmen kuşlar; Sarıkuş, Çulluk, Bıldırcın, Ördek, Kaz, Kuğu, Üveyik, Tarakçın Korukçun, Sığırcık bulunur. Son zamanlarda gerek ilaçlama gerekse yanlış avlanma sonucu av kuşları çok azalmıştır. Çevredeki daimi kuşlar ise Kara Batak ve çokça Kestane Kargası bulunur. Bölgedeki diğer av hayvanları ise şunlardır: Tavşan, Çakal, Tilki, Domuz, Ayı, Sansar, Kunduz (dere boylarında) eskiden Geyik ve Karaca da bulunurdu. Günümüzde ne yazık ki kalmamıştır.
Av Balıkları

Akçakoca sahillerinde daimi olarak; İstavrit, Mezgit, Karagöz, İzmarit, Kefal, Zargana, Gelincik, Kayacık, Yağcı gümüş balığı, Kırlangıç, küçük Köpek balığı, Vatoz,İskorpit ve Çarpan  Kalkan,Lüfer,Uskumru Palamut,Barbunya avlanır .
İlçemizde Melenağzı, Kalkın, köyleri ile Merkez Mahallerinden yaklaşık 550 kişi balıkçılıkla iştigal etmektedir.Bu balıkçılarda 7 metre ve daha yukarı büyüklükte 18 adet tekne mevcuttur. 7 metreden küçük 10 ile 26 beygir gücü arasında motoru bulunan tekne sayısı 150 adettir.Kıyı balıkçılığı yapan daha küçük teknelerden 60 adet mevcuttur. Diğerleri tayfadır..Akçakoca kıyılarında balık yatakları mevcut değildir. Balık yatakları Batıda Karasu doğdu Alaplı, Ereğli kıyılarında rastlanmaktadır.Akçakoca’da avlanan balıklar göçmen balıklardır.Karadeniz göçmen balıkları Akçakoca kıyılarında yoğunlaşmıştır. Genellikle boğaz ağzında birikmektedir. Göç mevsiminde Akçakoca kıyıları ve açıkları verimli bir avlanma alanı olmaya başlar.
                                      
 
AYLARA GÖRE TUTULAN BALIK ÇEŞİTLERİ AKÇAKOCADA
OCAK- Hamsi,Kefal,Uskumru,Kalkan
ŞUBAT- Hamsi,İşkene,Kalkan,Kefal
MART – İşkene,Kalkan,Kefal,Zargana
NİSAN – Çinakop,İşkene,Kalkan,Kefal,Tekir
MAYIS – Çinakop,İstavrit,Kalkan,Kefal,Kofana,Lüfer,Tekir,Zargana
HAZİRAN – Çinakop,İstavrit,İşkene,Kefal,Kofana,Lüfer,Barbun,Palamut
TEMMUZ – Çinakop,İstavrit,Kefal,Kofana,Lüfer,Palamut
AĞUSTOS – Kofana,Lüfer,Palamut
EYLÜL – Lüfer,Palamut
EKİM – Kefal,Palamut
KASIM – Kefal,Lüfer,Uskumru,Palamut
ARALIK – Palamut,Uskumru,Kefal
 
 
FLORA
 
İlçe dahilinde Devlet ormanlarından yılda yaklaşık 7272 metreküp yapacak ve yaklaşık 500 ster yakacak üretimi Gerçekleştirilmektedir
 
Akçakoca'nın 30 km'lik sahil şeridi, fındık tarlaları ve tabii ormanlarla bezenmiş olup; kayın, meşe, kestane ve ıhlamur en sık rastlanan ağaçlardır. Fındık bahçeleri ve ormanlarda doğal olarak yetişen dağ çileğinin tadına doyum olmaz.
 
Cevizcilik Çalışmaları
İlçemizde; fındığa alternatif ürün çalışmaları doğrultusunda ceviz bahçesi konusuna ağırlık verilmiş ve bu doğrultuda geçmiş yıllara ilave olarak 9 köyümüzde konuya ilgi duyan çiftçilerimize, 400 adet 2 yaşlı aşılı ceviz fidanı dağıtımı yapılmıştır. Gerekli teknik bilgi ve kontroller düzenli oralıklarla devam etmektedir
 
 
Meyvecilik Çalışmaları
1999 Yılı dikim mevsiminde, ilçemiz genelinde yüksek verimli ve aşılı, çeşitli meyve fidanı çiftçilerimize bedeli mukabilinde dağıtılmış, dikim ve bakım konusunda gerekli açıklayıcı bilgi aktarımı yapılmıştır
 
Kivi Bahçeleri ve tesis çalışmaları
Çiftçilerimize önceki yıllarda dağıtımı yapılan ve bahçe tesisi oluşturulan bahçelerde kivi fidanlarının bakım ve kontrol çalışmaları devam etmektedir. Deneme mahiyetinde 1500 adet kivi çeliği köklendirilerek çiftçilerimize dağıtılmak üzere hazır hale getirilmiştir
İlçe dahilinde yaklaşık l6.953 hektar devlet ormanı mevcut olup, orman sınırlandırması ve kadastrosu yapılmıştır. Tamamen yapraklı ağaçlardan müteşekkil orman varlığı yaklaşık 2.500.000 metre küptür.
Bağlı 43 köyün ll. İ Orman Kanununun 31. madde kapsamında, 26 sı ise 32. Madde kapsamında, 6.sı ise kapsam dışı köylerdendir.Koçarda %85,Akkaya da %86,Deredibi inde % 87,Başaftun da % 87,Tepe köyde % 76,Çiçek pınarda % 66 orman sahası bulunmaktadır,.Hasançavuş,Esmahanım,Hemşin,Ketmenli,Uğurlu köylerinde orman yoktur.Yenice,Tahirli,Karatavuk,Göktepe,Dilaver, de az orman vardır.Karatavuk,Kurukavak,Çayağzı,Akkaya,Dadalı,Deredibi,Balatlı,Beören,,Tepeköy,Altunçay Aktaş ormancılığın fazla yapıldığı yerlerdir.Kurukavak,Karatavuk Aktaş orman bölgesine bağlıdır,Deredibi,Balatlı,Beyören,Altunçay,Dadalı,Tepeköy,Düzce Akçakoca yoluna yakınlığı nedeni ile ormancılık rahat yapılmaktadır,aynı şekilde Akkaya,Çayağzı köyler ide Ereğli Akçakoca yolu üzerindedir
İlçe dahilinde Devlet ormanlarından yılda yaklaşık 7272 metreküp yapacak ve yaklaşık 500 ster yakacak üretimi Gerçekleştirilmektedir
İlçemizde bu yıl ortalama 7 hektar alana tohumdan ve ayrıca l8.000 adet fidan dikilerek ağaçlandırma faaliyetleri önemle sürdürülmektedir.
 
EĞİTİM
 
AKÇAKOCADAKİ  EĞİTİM  KURUMLARI
    
 
 
DÜZCE AKÇAKOCA Akcakoca Anadolu Lisesi 3806188674 3806188885 Ayazlı Mah.Eregli Cad. Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Akçakoca Anadolu Otelcilik ve Tur.Meslek L 3806119380 3806119381 OSMANiYE MAH. ÇUHALLI ÇARSiSi iSTiKLAL CAD NO:7
DÜZCE AKÇAKOCA Akçakoca Anadolu Öğretmen Lisesi
DÜZCE AKÇAKOCA Akçakoca Anaokulu 3806116502 ORHAN GAZi MAH. ALi SERVET SOK.
DÜZCE AKÇAKOCA
Akçakoca Anadolu Teknik Lisesi, Teknik
Lise ve Endüstri Meslek Lisesi 3806187060 3806187062 AYAZLI MAH DÖNGELLi CADDESi NO:4
DÜZCE AKÇAKOCA Halk Egitim Merkezi 3806114148 3806112941 HACIYUSUFLAR MAH.ÖGRETMENEVi BiNASI KAT:2
DÜZCE AKÇAKOCA ilçe Milli Egitim Müdürlüğü 3806114034 3806113878 Esentepe Mah. Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Dereköy ilköğretim Okulu 3806255249 Dereköy Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Deredibi ilköğretim Okulu 3806242143 Deredibi Köyü
DÜZCE AKÇAKOCA Akçakoca ilköğretim Okulu 3806114133 3806114019 YALI MAH. SANTRAL CAD. LiSE SOK.
DÜZCE AKÇAKOCA Gönül Yavuz ilköğretim Okulu 3806114088 3806113951 YALI MAH.ÇUKUR TARLA MEVKii
DÜZCE AKÇAKOCA Dilaver ilkögretim Okulu 3806312052 Dilaver Köyü
DÜZCE AKÇAKOCA Tepeköy ilkögretim Okulu 3806255454 Tepeköy Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Atatürk ilkögretim Okulu 3806113473 3806118764
Osmaniye Mah.Lise Arkası Akçakoca
DÜZCE AKÇAKOCA Beyören ilkögretim Okulu 3806242010 3806242010 BEYÖREN KÖYÜ
DÜZCE AKÇAKOCA Arabacı ilkögretim Okulu 3806233008 Arabacı Köyü Akçakoca -Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Subaşı ilkögretim Okulu 3806255201 Subaşı Köyü Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Melenagzı ilkögretim Okulu 3806286048 Melenagzı Köyü Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Esmahanım ilkögretim Okulu 3806312015 Esmahanım Köyü Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Altuncay ilkögretim Okulu 3806255008 ALTUNÇAY KÖYÜ
DÜZCE AKÇAKOCA Balatlı ilkögretim Okulu 3806242100 Balatlı Köyü Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Orhangazi ilkögretim Okulu 3806114039 Orhangazi Mahallesi Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Cumhuriyet ilkögretim Okulu 3806113717 3806113356 YENİMAHALLE KENTMENLİ CADDESi
DÜZCE AKÇAKOCA Uğurlu ilkögretim Okulu 3806292025 3806292042 Uğurlu Köyü
DÜZCE AKÇAKOCA Esentepe ilkögretim Okulu 3806115324 HACIYUSUFLAR MAHALLESiKOKURDANCADDESi
DÜZCE AKÇAKOCA Hamiyet Sevil ilkögretim Okulu 3806187066 3806188991 Ayazlı Mah.Eregli Cad. Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Akkaya ilkögretim Okulu 3806217185 AKKAYA KÖYÜ
DÜZCE AKÇAKOCA Dadalı ilkögretim Okulu 3806187484 Dadalı Köyü Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Çayağzı ilkögretim Okulu 3806217011 3806217011 Çayagzı Köyü Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA imam Hatip Lisesi 3806188933 3806188932 Ayazlı Mah. Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Kız Meslek Lisesi 3806114131 Osmaniye Mah.Ozon Sok. Akçakoca-Düzce
DÜZCE AKÇAKOCA Akçakoca Lisesi 3806114564 3806113384
Osmaniye Mah. Çuhallı Çarsısı Akçakoca
Düzce DÜZCE AKÇAKOCA
Mesleki Egitim Merkezi 3806114532 3806112612
OSMANiYE MAHALLESi ATATÜRK CAD.(ESKi
FiSKOBiRLiK BiNASI) AKÇAKOCA-DÜZCE
DÜZCE AKÇAKOCA Öğretmen Evi ve Aksam Sanat Okulu 3806119279 3806113701
HACI YUSUFLAR MAH.ESENTEPE MEVKii. AKÇAKOCADÜZCE
DÜZCE AKÇAKOCA Akçakoca Ticaret Meslek Lisesi 3806114563 3806114262
ORHANGAZi MAH SANTRAL CAD. 66/A
AKÇAKOCA - DÜZCE
DÜZCE AKÇAKOCA Kurukavak Yatılı ilkögretim Bölge Okulu 3806263158 3806263158 KURUKAVAK KÖYÜ
AKÇAKOCA MİLLİ EĞİTİM KRONOLOJİSİ
 
Bu bölüm Akçakoca Milli Eğitim Müdürlüğünce hazırlanmıştır.
1902    Osmaniye Mahallesi Sübyan Mektebi açıldı.
1904    Osmaniye Mahallesi Sübyan Mektebi Osmaniye iptidai Mektebi oldu.
1920    Osmaniye İptidai Mektebi Osmaniye Zükür (erkek) Mektebi oldu.
1922        Osmaniye Ü
1923        İnas (kız) mektebi açıldı.
1926    Akçaşehir İstiklal Muhtelit (karma) Mektebi açıldı.
1927    Beyören köyü ilkokulu açıldı.
1928    Dadalı köyü ilkokulu açıldı.
1936    Yenice Köyü ilkokulu açıldı.
1937    Esmahanım Köyü İlkokulu açıldı.
1939    Edilli köyü ilkokulu açıldı.
1941    Uğurlu Köyü ilkokulu açıldı.
1942    Göktepe Köyü ilkokulu açıldı
1942    Aktaş Köyü ilkokulu açıldı.
1943    Melenağzı Köyü ilkokulu açıldı.
1943    Kınık köyü ilkokulu açıldı.
1945    Koçar köyü ilkokulu açıldı.
1945    Dilaver köyü ilkokulu açıldı
1945    Karatavuk ilkokulu açıldı
1945    İstiklal Muhtelit Mektebi Akçakoca Devrim İlkokulu adını aldı
1946    Kalkın köyü ilkokulu açıldı.
1946    Aftundere (Altunçay) Köyü ilkokulu açıldı
1946    Kurukavak köyü ilkokulu açıldı
1948    Özel Akçakoca Ortaokulu açıldı.
1948    Balatlı köyü ilkokulu açıldı
1949    Akçakoca Ortaokulu Milli Eğitim Bakanlığına devredildi
1949    Aftunağzı (Çayağzı) Köyü İlkokulu açıldı
1954    Ayazlı Köyü İlkokulu (Barbaros) açıldı.
1955    Arabacı köyü ilkokulu açıldı.
1956    Kirazlı köyü ilkokulu açıldı
1958    Hemşin (Armutlu) Köyü açıldı.
1958    Akkaya Köyü İlkokulu açıldı
1958    Döngelli Köyü ilkokulu açıldı
1959    Başaftun (Subaşı) Köyü İlkokulu açıldı.
1959    Nazımbey Köyü İlkokulu açıldı
1959    Deredibi Köyü İlkokulu açıldı
1959    Yalı ilkokulu açıldı
1960    Çiçekpınar Köyü İlkokulu açıldı
1961    Tahirli Köyü İlkokulu açıldı
1961    Fakıllı Köyü ilkokulu açıldı
1961    Ayazlı Köyü İlkokulu açıldı, Ayazlı Mahallesi ilkokulu adını aldı.
1962    Tepe Köy İlkokulu açıldı
1962    Kurugöl Köyü ilkokulu açıldı
1962    Ayazlı Köyü ilkokulu açıldı
1963    Yalı İlkokulu yeni binasına geçti.
1965    Halk eğitimi Merkez Müdürlüğü açıldı.
1965    Koçullu Köyü İlkokulu açıldı.
1966    Paşalar Köyü ilkokulu açıldı
1966    Akşam Kız Sanat Okulu Öğretime başladı
1966    Akçakoca Ortaokulu yeni binasına taşındı.
1967    Küpler Köyü İlkokulu açıldı
1968    Altunçay Köyü 2 (Dereköy) ilkokulu açıldı
1969    Akçakoca Ortaokulunun lise kısmı açılarak Akçakoca Lisesi adını aldı
1970    Doğancılar Köyü İlkokulu açıldı
1970    Akşam Kız Sanat Okulunun Pratik Kız Sanat Okulu açıldı
1972    Sarıyayla Köyü İlkokulu açıldı
1972    Kurukavak Köyü İlkokulu açıldı
1972    Beyhanlı Köyü İlkokulu açıldı
1972    Barbaros İlkokulu ahşap binası yandı.
1973    Barbaros ilkokulu yeni binasına taşındı
1974    Sarıyayla Köyü 2. İlkokulu açıldı.
1974    Kurugöl Köyü 2. İlkokulu açıldı
1975    Davutağa Köyü İlkokulu açıldı
1976    Kepenç Köyü İlkokulu açıldı
1976    Uğurlu Ortaokulu açıldı
1977    Akçakoca Lisesi kendi binasına taşındı
1978    Ticaret Lisesi açıldı
1980    Hasançavuş 2. (Karaburun) ilkokulu açıldı
1981    Endüstri Meslek Lisesi açıldı
1983    Kız Sanat Ortaokulu açıldı
1985    Davutağa Köyü 2. İlkokulu (İmraz Mah.) açıldı
1986    Devrim İlkokulu Atatürk İlkokulu adını aldı
1986    Kız Sanat Ortaokulu Kız Meslek Lisesi oldu
1988    Beyören Ortaokulu yeni binasına geçti
1990    Arabacı Ortaokulu İlköğretim okulu oldu.
1991    Yenimahalle ilkokulu açıldı
1992    Kurukavak İlköğretim okulu açıldı
1993        Bolu  Abant  İzzet  Baysal  Üniversitesi  Akçakoca  Turizm  İşletmeciliği 
Otelcilik Yüksek Okulu açıldı.
1995    İmam Hatip Lisesi Kuruldu
1996        Meslek Yüksek Okulu hizmete girdi.
1997                                                                                                                              Sevil İlköğretim Okulu hizmete girdi
1998                                                                                                                              Esentepe İlköğretim Okulu hizmete girdi.
1999                                                                                                                              Anadolu Lisesi hizmete girdi.
2006        Yeşil Düzce Üniversitesi kuruldu ve Akçakoca’daki yüksek öğretim kurumları Yeşil Düzce Üniversitesine bağlandı.
 
EĞİTİM VE KÜLTÜR DURUMU
İlçemizde ilköğretim bölümünde 2005-2006 eğitim ve öğretim yılında 7'si merkezde, 17'si köylerde 24 ilköğretim okulu bulunmaktadır. 39 köy okulumuz "Taşımalı Eğitim-öğretim Kapsamında" 845 öğrenci ile 9 taşıma merkezi okullara taşınmaktadır. 4873 öğrenci, 222 öğretmen ile öğrenimlerini devam ettirmektedirler.Orta öğretim de ise merkezde, bir lise (1969), bir Ticaret Meslek Lisesi (1978), bir Endüstri Meslek Lisesi (1981), bir Kız Meslek Lisesi (1986), bir İmam Hatip Lisesi (1993),bir Anadolu Otelcilik Turizm Meslek Lisesi (2001), bir Anadolu Lisesi (2002)Kız Meslek Lisesi bünyesinde bir Pratik Kız Sanat Okulu (1967), 1863 öğrenci ve 125 öğretmenle öğrenimlerini devam ettirmektedirler.
İlköğretim ve ortaöğretimde toplam 6736 öğrenci eğitim ve öğretime devam etmekte olup öğretmen sayısı 359'dur.Okul öncesi eğitim kurumu olarak Milli Eğitime bağlı 1 adet 4, 5 ve6
yaş gruplarında toplam 101 öğrenci ve 4 öğretmenle eğitim veren anaokulumuz mevcuttur.
  Anasınıfı sayımız 23 olup, 366 öğrenci,13 kadrolu öğretmen ve 13 kadrolu usta öğretici ile eğitime devam etmektedir.İlköğretimde toplam 215 derslik,ortaöğretimde toplam 72 derslik olmak üzere ilçede toplam 287 derslik vardır.Birleştirilmiş İlköğretim okullarımız dışında 12 İlköğretim Okulumuzdabilgisayar laboratuarı mevcut olup 130 adet bilgisayar vardır.7 Lisemizde de bilgisayar laboratuarı mevcut olup 80 adet bilgisayar vardır.4 adet ilköğretimde,11 adet de ilköğretimde olmak üzere toplam 15 adet folklor ekibimiz bulunmaktadır. İlçemizde 4 yıllık Düzce üniversitesine bağlı Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu ile 2 yıllık Meslek Yüksek Okulu vardır.Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Meslek Yüksek Okulunda 445 öğrenci lisans eğitimi,37 öğrenci lisansüstü eğitim almakta olup 15 akademik personel görev yapmaktadır.Meslek Yüksekokulunda gündüz ve gece olmak üzere İşletme ve Muhasebe bölümlerinde öğretim yapılmakta olup 549 öğrenci 8 akademik personel mevcuttur.Yüksekokullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Akçakoca Çok Programlı Lise binasında akademik ve idari faaliyetlerini sürdürmekte olup,Akçakoca kampusunun inşaatı tamamlanmak üzeredir.


Halk Eğitim Faaliyetleri:
İlçemizde vatandaşlarımıza ve gençlerimize değişik alanlarda bilgi ve beceri kazandırarak boş zamanlarını faydalı aktivitelerle değerlendirmek amacıyla Halk Eğitimi çalışmaları önem verilerek yürütülmektedir.
Nitekim 2004-2005 Eğitim-Öğretim yılında muhtelif dalda 64 adet kurs açılarak, bu kurslarda 1235 vatandaşımıza yeni bilgi ve beceriler kazandırılmış, 2005-2006 eğitim-öğretim yılında da 70 adet muhtelif konulu kursta toplam 1515 vatandaşımızla faaliyetler sürdürülmektedir.
 
Mesleki Eğitim Merkezi :    

1991 yılında kurulan Çıraklık Eğitim merkezi 2005-2006 Eğitim yılında 24 meslek dalında 78 adet çırak öğrenci,14 meslek dalında 36 kalfa öğrenci ve 7 öğretmenle eğitimine devam etmektedir.
Öğretmen evi:İlçemizde 7katlı 140 yatak kapasiteli bir de öğretmen evi bulunmaktadır.
Kütüphane Durumu
İlçemiz Kültür Bakanlığımıza bağlı 1 Halk Kütüphanesi faaliyette olup, kütüphanede 9760 adet konularına göre hikaye ve roman türü eserler mevcuttur.Diğer yandan ilçe Lisesinde 5275, Endüstri Meslek Lisesinde 945, Kız Meslek Lisesinde 1657, Ticaret Meslek Lisesinde 1199 periyodik eser, ansiklopedi ve kitaptan müteşekkil kitaplıklar öğrencilerimizin yararlanmalarına açık bulunmaktadır.
 
 
Spor Faaliyetleri
İlçe gençliği sporun her çeşidine yatkındır.İlçede 1100 kişilik çim menşeli tribünlü 1 futbol stadyumu, 250 kişilik 1 kapalı spor salonu mevcut olup, Aktaş,Altunçay, Kınık,Uğurlu köylerinde valeybol/basketbol sahası,Altunçay, Döngelli, Çayağzı, Uğurlu, Kurukavak, Ortanca ve Melenağzı köylerinde futbol sahaları mevcuttur. Gençliğin spor ile kanal ize edilebilmesi yönünden Kaymakamlığımızca zaman, zaman çeşitli dallarda muhtelif organizasyonlar düzenlenmektedir.
Ancak, şehir stadyumunun çimlendirilmeye ve onarımına ihtiyaç duyulmaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİ DURUMU
6 Temmuz 2005 tarih ve 25867 sayılı resmi gazetede yayınlanan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelik çerçevesinde ilçemizde Kasım 2005 tarihinden itibaren Aile Hekimliği sistemine geçilmiş olup 13 Aile Hekimliği birimi ve 1 Toplum Sağlığı Merkezi Tabipliği kurulmuştur.İlçemiz Devlet hastanesi 2001 yılında 18336 M² lik bir arsa üzerine kurulmuş olup, bina yerleşim alanı 4859 M² dir. 100 yatak kapasitesine sahip olan hastanemiz halen fiili 50 yatak ile 2. basamak sağlık hizmeti vermekte 2'si merkezde 4'dü köylerde 6 sağlık ocağı vardır. Hastanemizde 6 uzman, 9 pratisyen hekim, 2 diş hekimi, 27 hemşire ,11 ebe, 59 u sağlık personeli olmak üzere toplam 98 personel ile görev yapmaktadır. 2004 yılı kasım ayında hastanemiz yardım derneği tarafından bahçe içerisinde 375 m² lik alan üzerinde 11 yatak kapasiteli Diyaliz ünitesinin inşası bitirilmiş olup, Ekim 2004 Ayı'ndan beri hizmet vermektedir.Hastanemizde üç adet ameliyathane mevcut olup, ikisi donanımlı ve faal durumdadır. Lokal vakalar için üçüncü ameliyathanenin bu sene faaliyetegeçirilmesi planlanmaktadır. İki adet doğum odası mevcuttur. Ayrıca 2001 yılında 112 Hızır Acil Servis Devlet hastanesi bünyesinde kurulmuştur.Mevcut sağlık teşkilatımıza ilaveten halen ilçemizde 6 serbest diş tabibi, 9 eczane faaliyet göstermektedir.
ESKİ AKÇAKOCA HAKKINDA KISA NOTLAR
Cumhuriyetmeydanı : Şuan çarşı merkezini oluşturan fındık heykelin bulunduğu yerde Atatürk heykeli vardı,merasimler burada yapılırdı,şimdi park olan yerde 40 yıl önce Akçakoca belediyesinin binası vardı,üst katı belediye alt katı öğretmenler lokali idi,yanında bahçesi vardı burası yıkıldı şimdiki park yapıldı,bahçenin kıyısında plaj vardı,daha sonra buraya şimdiki liman barınak yapıldı
Hediyelik eşya : Deniz kabuklarından hediyelik eşyalar yapılırdı,bunu eniyi ilçenin tek okulu müdürü Gavsi beydi o mükemmel deniz kabuklarından hediyelik eşya yapardı,bu eşyalar Petek diye bir dükkanda satılırdı,şimdiki terzi Sedat ın bulunduğu yerde idi
Pazaryeri : Şimdiki balıkçı barınağın bulunduğu yerde Pazar yeri vardı barınak olunca pazaryeri,yalı mah.Bekocuların dükkanları yanında kurulurdu,Daha sonra rahmetli Hüseyin Yanmaz modern bir Pazar yeri yaptı,eski Pazar yerinde 40 yıl önce çok turistler gelir burada alışveriş yapardı çok rahat ed erlerdi çünkü turistlere çok önem veriliyordu,barınak şu an gezilmez hale geldi.Çuhallı’ya da Pazar kuruldu caminin arkasındaki parkta
Turizm derneği : Eski belediye binasının alt katı ortasında idi,çok faal ve etkindi,turistler dolup taşardı,turizm derneği çok etkinlikler yapardı,sık sık hoparlörden sık sık anons yapılır gelen misafirler icra edilirdi.Yıllar sonra Turizm Bakanlığı Akçakoca’da bir turizm bürosu açtı bundan sonra bütün etkinlikler durduruldu ve eski canlılık kalmadı,gönüllüler kendi köşelerine çekildiler.Turizm derneği ilgisiz kaldı.
Kaynak: İbrahim Tuzcu 2010
 
1996 YILI DÜZCE DEPREMİNDE DÜZCE VE İLÇELERİNDE ÖLÜ VE YARALI DURUMU
 
İLÇE                                     ÖLÜ                                    YARALI
 
MERKEZ                              118                                           813
GÖLYAKA                           105                                         1250
CUMAYERİ                           30                                               7
ÇİLİMLİ                                 54                                               8 
GÜMÜŞOVA                       124                                             65
AKÇAKOCA                           0                                             14
YIĞILCA                                 0                                               0
KAYNAŞLI                             0                                               0
TOPLAM                              270                                        1157
 
 
1999 YILI DÜZCE DEPREMİNDE DÜZCE VE İLÇELERİNDE ÖLÜ VE YARALI DURUMU
 
İLÇE                                ÖLÜ                                       YARALI
 
MERKEZ                           463                                              1849
GÖLYAKA                            1                                                 67
CUMAYERİ                          0                                                 22
GÜMÜŞOVA                        4                                                 34
ÇİLİMLİ                                0                                                 25
AKÇAKOCA                        2                                                 96
YIĞILCA                              0                                                  42
KAYNAŞLI                      316                                                544
TOPLAM                          782                                              2678
                  
 
 
 
AKÇAKOCADA   YERLEŞİM  BİRİMLERİN   ESKİ  VE YENİ  ADLARI
 
 
 
ESKİ ADI                                                             YENİ ADI
ÇUKALI                                                              ÇUHALLI
MİLAN DERESİ                                                  MELENAĞZI
BEYVİRAN ( BELVİRAN)                                BEYÖREN
GEBEKİLİSEBALA ,ESKİYURT                      AKTAŞ
KIRAN                                                                ESMAHANIM-UĞURLU
KIZILCA KİLİSE                                               NAZIMBEY
DEPEKÖY                                                          TEPEKÖY
BAŞEFTUN  AFTUN-İ ULVA                          ALTUNÇAY-DEREKÖY-SUBAŞI
ŞİPİR ,HASANCILAR                                        ÇİÇEKPINAR
BULATLI  -BAYAT-I ,BAYAT-BOL               BALATLI
KABAKLI                                                           KAPKİRLİ
KOÇKÖYÜ                                                        ORHANGAZİ
KERAMEDDİN                                                 YUKARI MAH.
AFTUN –Nİ SULFA                                          ÇAYAĞZI
AZLAĞA    ( GÖÇÜLLÜ)                                 AYAZLI
KARKIN-I ,TOPUZ                                           KALKIN –PAŞALAR
AKKİYE                                                             AKKAYA
BAYHANI-I                                                       BAYHANLI
GÜNEY-FAKİRLİ                                             FAKILLI
 
KENTMENL-İ                                                  KENTMENLİ
DE-ORTACA                                                   ORTANCA
KOÇ-ELİ,KOÇARLI                                        KOÇULLU
KURUCAGÖL                                                 KURUGÖL
GAZCUMA                                                     ARABACI
KOÇER,KUÇAR                                             KOÇAR
ARMUTLU                                                     HEMŞİN
MEZE                                                              UĞURLU
TAHİR-İ                                                          TAHİRLİ
VAKIF                                                            YEŞİLKÖY
KINIK                                                             KADIKÖY
GENÇ-KELEŞ                                                KEPENÇ
CİNCİ                                                             DEREDİBİ
 
Kaynak: Şükrü Dönmez ( Akçakoca 2000 ktb)
 
18. YÜZYILDA  DİVANİ  DEFTERİNDE  BULUNAN  YERLEŞİM  BİRİMLERİ
 
Akkaya ,  Arabacı ,  Dadalı,   Aftuni ,  Fakıllı ,  Karkın ,  Kıramca Kilise ,  Keramettin,   Hacı Yusuflar,   Kabakçılar ,  Yukarı mahalle Koçköy,  Aşağı mahalle ,  Tahirli ,  Kabaklı dır.
 
18.YÜZYILDA AKÇAKOCADA İLK VAKIF
 
İlk vakıfı  Yenice köyünde Hocaoğlu İshak efendi İbni Bekir,Hurşit Kibaroğlu, Hutioğlu Ali Çavuş  kurmuştur.
 
18 . YÜZYILDA     AKÇAKOCADA İLK TARİKAT
 
Nakşi Tarikatından Derdinli Hacı Mehmet Efendidir,Yukarı Mahallede ikamet etmiştir( Kaynak  Horasanlı Dervişler)
 
18 . YÜZYILDA       AKÇAKOCADA  MUKAYYİDİ
 
Çakıroğlu Mustafa Bin Ali,Arabacı  Köyünde  yaşardı
 
18 . YÜZYILDA        AKÇAKOCA ZAPTİYE NEFERİ
 
Küçükoğlu Ali Bin Ali Oğlu Ahmet Aftunide yaşarmış
Kaymakoğlu Ahmet Bin Mehmet    Aşağı mahallede yaşarmış
Kapudan Kırma İsa Bin Osman       Kabaklıköy de yaşarmış
 
18 . YÜZYILDA     AKÇAKOCADA 1834 YILINDA KAÇ ASKER VARDI
 
1834 te Akçakocalı 32 asker vardır ,denizci oldukları için,1834 te askerlik 12 yıldır, 5 yılı Nizamiye,7 yılı redif olmak üzere,1877 de ordu tekrar düzenlenmiştir.Bu denizcilerimiz 4 ü Aşağı mah, 2, si Yukarı mah,5 i ,Kabakçılar,1 i,Kabaklı 1 i, Koçköy, 2 si, Dadalı,6 sı, Aftuni,1 i, Karkın,1 i, Kırımca Kilise, 6 sı, Akkaya,2 si, Fakıllı,2 si, Arabacı Divanındandırlar
 
18 . YÜZYILDA      AKÇAKOCADA       AYANLIK
 
18 Yüzyılda Akçakoca da sarhoş Osman adında bir ayan vardır.Bu ayan gece gündüz içkiden başını kaldıramadığı için sarhoş Osman adı ile tanınmaktadır ayanla ilgili olarak idam ettiği adamları Akçaşehirde Konak yerinde evin önünde kuyuya attırdığı yazılıdır.Akçakocadaki zalimane davranışları ile dikkat çeken sarhoş Osman ve kardeşi hacı Mustafa mutedil ayan olan Üskübü ayanı Topçuzade Mehmet ağa ya rakip olmuş.bundan rahatsız olan İstanbul hükümeti Bolu voyvodası Seyyid İbrahim ağayı arabulucu tayin etmiştir (1807)
 
18. YÜZYILDA AKÇAKOCADA       MEKTEBİ-MÜREBBİYE
1903 yılında Akçakocada 39 öğrencili 1 adet rüştiye 50 öğrencili 1 adat medrese ( çarşı camii medresesi ) vardı
 
18. YÜZYILDA AKÇAKOCADA ÖLÜM FELSEFESİ
 
Erkek mezarındaki başlıklar,büyük sarıklı olanlar ulema ve paşalar,uzun külah üzerine sarık tasvirliler derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar,köy ağalarını üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını belirtir.Hüve l-Hayyu l Baki veya Hüve l-Baki ifadeleri şunu gösterir insanın fani olduğu baki olanın Allah olduğunu işaret eder
 
 
18 . YÜZYILDA AKÇAKOCADA    SÜT   ÜRETİMİ  VE HAYVANCILIK
 
Sağman manda yukarı mahalle,Kabakçılar mahallesi,Hacı Yusuflar mah.,Koçköy,Aşağı mah.,Kabaklı köy,Fakıllı köyü,Çayağzı köyü,Başaftun köyünde Mandacılık fazla miktarda vardı ama şu anda Manda yoktur.Ayrıca Öküz hayvanı da yine aynı köylerde fazla miktarda vardı şu anda yok olmuştur .Manda ve Öküz çok yarayışlı bir hayvandı maalesef teknolojiye yenik düşmüştür.Ayrıca yine taşımacılıkta büyük rol oynamıştır gücü,Öküz,At,Merkep,Bargir ve Katırdır. Bu hayvanlar insanlara çok faydalı olmuşlardır .Öküzler Aftüni,Akkaya,Dadalı,Arabacılar,Karkın,Fakıllı,Tahirli   çok vardı,bu köylerde ayrıca az miktarda da Mandalar vardı,daha sonralar bu hayvanların yerini sağman inekler almıştır bu hayvanlar hemen hemen Akçakoca da her kesimde vardı maalesef şimdi yalnız köylerde sağman inekçilik yapılmaktadır en çok Öküz Dadalı köyünde,Arabacı köyünde ekim işleminde çok kullanılmışlardır
 
 
18 . YÜZYILDA AKÇAKOCADA DOKUMACILIK
 
Dokumacılık Aşağı mah.,Yukarı mah.,Kabakçılar ve Fakıllı köyünde Köse bin Ahmet oğluna mensup Halil bin Ahmet’tir.Değirmencioğlu Şakir bin Mehmet,Mültezim oğlu Mehmet bin Abdullah,Ahmet oğlu terzi Hacı Mustafa,Mehmet bin Ahmet oğlu Hacı Hasan,Ahmetoğlu terzi Hacı Osman dır
 
18 . YÜZYILDA AKÇAKOCADA  DEĞİRMENCİLER
 
Akçakocada 15 adet değirmen vardı,ama şu an Deredibi köyünde,Değirmen ağzında Altunçay da birer değirmen kalmıştır.Yukarı mah.Emin Ağazadeoğlu,Yukarı mah.Ahmedoğlu,Hacı Yusuflar mah.Kara Fazlıoğlu,Hacı Yusuflar mah.İncirlioğlu Aşağı mah. KaraSadıkoğlu Yukarı mah. Sarı Alioğlu,Yukarı mah.Eskicioğlu,Yukarı mah.Değirmencioğlu,Yukarı mah.Baki Çelebioğlu,Yukarı mah.Kerimoğlu,Yukarı mah.Hacı Hasanoğlu,Yukarı mah.Hacı Mustafaoğlu,Kabakçılar mah.Hacı Davutoğlu,Kabakçılar mah. Kıllabçıoğlu ,Kabaklı mah. Eşçioğlu,Aftuni Hakimoğlu,Aftuni Hakimoğlu Hüseyin,Akkaya köyü Hacıoğlu Ahmed,Akkaya köyü Abdioğlu Mehmed,Arabacılar köyü Genç Reis oğlu,Arabacılar köyü Hacı oğlu Ali,Arabacılar köyü Gonca oğlu Mehmed,Tahirli köyü Yahya oğlu Mehmed dirler.
 
18 .YÜZYILDA  AKÇAKOCADA  AĞAÇ GEMİLERİ YAPIMI
 
1824 Yılında 39 metre uzunluğunda bir korvet,1828 -1831-1832 yılında 38,5 metre uzunluğunda birer adet   fırkateyin yapılmıştır.19 cı yüzyılın ortalarında Akçakoca iskelesinde kullanılan belli başlı kayık türleri şunlardır, kayık,mandıralı kayık,elemine kayık,kereste maana veya mavna,hatab mavna,filuka dır.Kayıklar 4000 kilelik,3000 kilelik,200 kileliktir,filuka 100 kileliktir.Ayrıca Fıkratyn,kalyondan küçük,tek ambarlı ve üç direkli,yelkenli savaş gemisidir.Şalope küçük yelkenli ve anbarsız gemilerdir,brikten küçük ateş gemisinden büyüktür,daha çok kalyonların yedeğinde haberleşme vasıtası olarak kullanılmıştır.Korvet ise üç direkli savaş gemisidir 20-30 kadar top bulunur.Akçakocada o dönem gemisi olan  5 aile vardı Yukarı mah. Hacı molla ağa , Yukarı mah. Hacı çelebi oğlu Yukarı mah. Mehmed oğlu Edrun,Yukarı mah. Eskici oğlu,Kabakçılar mah. Hacı Davut oğlu dur Gemilerde çalışanlara da reis,gemici,fılukacı lar vardır.Daha sonra Akçakoca öteli Ayazlı mezarlık arasında büyük gemi yapım atölyeleri vardı bu atölyeler sonra tek kaldı Cideli Mehmet usta yıldırım( halen sağdır) bu atölyeyi devam ettirmiştir. 1985 yılında oda kapatmıştır,Ayazlı mahallesinde cami altında Sami Tana ait bir atölye vardı .1987 yılında oda kapatıp Kefken adasında halen bu işi sürdürmektedir,Ayazlı mahallesinde en son olarak İlyas Gümüşe ait atölye vardır halen devam etmektedir .Kapkirli mahallesinde de halen devam eden bir atölye daha vardır Mustafa Karakaşa ait halen devam etmektedir ,Döngelli köyündeki atölyede 2004 yılında kapanmıştır.Bunların yerini artık sac yapımı gemiler almıştır bu gemiler Ereğli Alaplı arasında kurulan büyük atölyelerde devam edilmektedir
 
 
 
GEMİ YAPIMINDA KULLANILAN KERESTELERİN SU HIZARLARI İLE KESİLMESİ
Su hızarı su değirmenlerinde olduğu gibi olasılıkla suyun hareket gücünden faydalanarak yapılan ve dairesel hareketin doğrusal harekete çevrilerek odun ve kereste üretimini sağlayan ağaç testereleridir.Aftuni ( Altunçay,Dereköy,Subaşı ) bölgesinde 25 adet su hızarı vardır Arabacı köyünde18 adet su hızarı vardır. Bunlar şu anda teknolojiye yenik düşmüştür kullanılmaktadır
Kaynak  : Dr.Zeynel Özlü (Karadeniz de bir kıyı kenti ktb.)
 
 
19 .YÜZYIL BAŞINDA 1907 YILINDA AKÇAKOCADA ETNİK HALKIN NÜFUSU
 
Akçakoca da 1907 yılında nüfusu 6400 dü .1200 Laz,800 Gürcü,600 Abaza,200 Çerkez,1100 Trabzon muhaciri, geri kalanda Müslüman Türk tür
Kaynak : Şükrü Dönmez
 
 
 
KAYNAKLAR
 
 
      AKÇAKOCA’NIN COĞRAFIYASI    : Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Derl.İbrahim Tuzcu-2010
 
·         AKÇAKOCA’NIN YAPILANMASI :
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         KURTULUŞ SAVAŞINDA AKÇAKOCA :
·         Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan 1997,Drl.İbrahim Tuzcu -2010
·         AKÇAKOCA’NIN KÖYLERİ KÜLTÜRLERİ :
·         Kenan Okan-1997.Şükrü Dönmez-2000,Mustafa Kocadon-1960 ,İbrahim.Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA ‘DA ULAŞIMI SAĞLAYAN FİRMALAR:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA İDARİ DURUM  :
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA EĞİTİM KÜLTÜR DURUMU: Akç.Kaym.St.,Ml.Eğit.Md,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA EĞİTİM FAALİYETLERİ                   Akç.Kaym.St.,Ml.Eğit.Md.,Derl.İbrahim Tuzcu  
·         AKÇAKOCA’DA KÜTÜPHANE                                         Akç.Kaym.St,Ml.Eğt.Md,Derl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA SPOR FAATİLİYETLERİ:
·         Akç.Kaym.St.İlç.Spor Md.Drl.İbrahim Tuzcu-2010  
·         AKÇAKOCA’DA SAĞLIK HİZMETLERİ:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA TURİZM DURUMU:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA TARİHİ         
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA BEY KİMDİR           :
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
·          
·         AKÇAKOCA’DA  ESKİ ESERLER:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA MEZARLIKLAR:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,drl.İbrahim Tuzcu-2010
        AKÇAKOCA’DA CAMİLER
        Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA AKARSULAR:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,drl.İbrahim Tuzcu-2010
 
·         AKÇAKOCA’DA GEZİLECEK YERLER:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,Vikipedi net st.,drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA EV TİPLERİ:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,Vedia Emiroğlu,Vikipedi net.st.drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA ÖRF VE ADETLERİ 
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,Vikipedi net,Vedia Emiroğlu ,drl.İbrahim Tuzcu-2010 
·         AKÇAKOCA’DA MÜZİK KÜLTÜRÜ:   
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997Vikipedi net.st.,Vedia Emiroğlu,,drl.İbrahim Tuzcu-2010                    
·         AKÇAKOCA’DA HALK OYUNLARI :
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,Vikipedi net st.,Vedia Emiroğlu,drl.İbrahim Tuzcu-2010                   
·         AKÇAKOCA’DA GÜREŞLER:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,drl.İbrahim Tuzcu-2010   
·         AKÇAKOCA’DA YEMEKLER:   
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,drl.İbrahim Tuzcu-2010   
·         AKÇAKOCA’DA GİYİM VE KUŞAM:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,Vedia Emiroğlu,Vikipedi net.st.,drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA EL SANATLARI          :
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan -1997,Vikipedi net.st.,Vedia Emiroğlu,drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA İKLİM GRAFİĞİ:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA KURUMLAR:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA KONAKLAMA VE LOKANTALAR:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA TARIM:  
·         İlç.Tar.Md.Akç.Kaym.St.                 
·         AKÇAKOCA’DA HAYVANCILIK           :
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA ORMANCILIK:
·         Akç.Kaym.St.
·         AKÇAKOCA’DA SANAYİ:
·         Akç.Kaym.St
·         AKÇAKOCA’DA SU ÜRÜNLERİ:
·         Akç.Kaym.St.,Şükrü Dönmez-2000,Kenan Okan1997,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA BELEDİYE BAŞKANLARI          :
·         Akç.Bld.St
·         AKÇAKOCA KAYMAKAMLARI:
·         Akç.Kaym.St
·         AKÇAKOCA’NIN ÇETELERDEN TEMİZLENMESİ:
·         Kenan Okan-1997
·         KURTULUŞ SAVAŞINDA SEVKİYAT YAPAN GEMİLER:
·         Kenan Okan-1997
·         KURTULUŞ SAVAŞINDA JANDARMA TEŞKİLATI:
·         Kenan Okan-1997
·         AKÇAKOCA’DA ALAMAN MEZARLIĞI:
·         Kenan Okan-1997
·         AKÇAKOCA’DA CENEVİZLİLER DÖNEMİ:
·         Kenan Okan-1997
·         AKÇAKOCA’DA OSMANLILAR DÖNEMİ:
·         Kenan Okan-1997
·         AKÇAKOCA’NIN BOLU SANCAK BEYLİĞİNE BAĞLANMASI:
·         Kenan Okan-1997
·         AKÇAKOCA’NIN BOLU VOYVODASINA BAĞLANMASI:
·         Kenan Okan-1997
·         1908-1923 DÖNEMİ:
·         Kenan Okan-1997,Şükrü Dönmez-2000
·         AKÇAKOCA’DA İLK BOYLAR:
·         KENAN OKAN-1997,Şükrü Dönmez-2000
·         ORHANGAZİ AKÇAKOCA’YA GELDİMİ?:
·         KENAN OKAN-1997,Şükrü Dönmez
·         ORHANGAZİ HANGİ KÖYLERDE BULUNMUŞTUR:
·         KENAN OKAN-1997,Şükrü Dönmez
         CEPHELERDE AKÇAKOCALILAR:
         Kenan Okan-1997,Şükrü Dönmez-2000,İbrahim Tuzcu-2010
·         ŞEHİTLERİMİZ :
·         Şükrü Dönmez-2000,Geltog st.– İbrahim Tuzcu-2010
·         METEOROLOJİ BİLGİSİ:
·         İlç.Met.md.
·         JEOLOJİK DURUMU:
·         Şükrü Dönmez-2000
·         BİTKİ ÖRTÜSÜ:
·         Şükrü Dönmez-2000
·         RÜZGAR:
·         Şükrü Dönmez-2000                                                                          
·         AKÇAKOCA’DA ABAZA İSYAN :
·         Kenan Okan-1997,Şükrü Dönmez-2000,Derl.İbrahim Tuzcu-2010
·         İDARİ BİRİM ADLARI:
·         İlç.Nüfus md.Akç.Kaym.St,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
·          
·         NUFÜS HAREKETLİLİĞİ:
·         İlç.Nüfus md.
·         İLK GÖÇLER            :
·         Lazuri net.derg.
·         1877-1916 VE GÖÇ ANILARI:
·         Lazuri net.derg.
·         MİLLİ EĞİTİM KRONOLOJİSİ :
·         Akç.Mil. Eğt..Md.
·         FINDIK ZİRAATİ VE ÇEŞİTLERİ :
·         İlçe Zir.ods.,İlç.Tar.Md,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Drl.İbrahim Tuzcu-2010
     ESNAF KURULUŞLARI :
         İbrahim Tuzcu-2010
      ÇUHALLI ÇARŞISININ KURULUŞU:
·         Şükrü Dönmez-2000
·          DÜZCE DEPREMİ:
·         Düzce Bld. St.
·         AKÇAKOCA’DA ÖZEL TELEFONLA :
·         İbrahim Tuzcu-2010
·         AKÇAKOCA’DA GEMİ YAPIM :
·         Doç. Zeynel Özlü 2006- İbrahim Tuzcu-2010
·         LAZ KÜLTÜRÜ:     
·         Artvin anskl.
·         GÜRCÜ KÜLTÜRÜ: 
·         Kafkas gürcü st.,Maçaheli net
·         HEMŞİN KÜLTÜRÜ:
·         Hemşinliler eğt kült.dernğ
·         ABHAZYA KÜLTÜRÜ:
·         Düzce Kafkas dernğ.
·         MANAV KÜLTÜRÜ:
·         Sümeyye Koktürk,Sosyalist net
·         AKÇAKOCA KÖYLERİ:
·         İbrahim Tuzcu
 
DİP NOTLAR
 
AKÇAKOCA BÖLGESİ JEOLOJİK KISMI M.T.A.1965 ANK
BEDRİ HABİÇOĞLU                          Kafkasyadan göçler
BOLU SALNAMESİ                            Bolu Tarihi
CEVDET TÜRKKAYA                       Osmanlı Oymak ve Cemaatler 1979
DÜZCE KAFKASYA DERNEĞİ       Kafkasya Kültürü
GÖRSEL YAYINLARI                        Foklör,Enstrümanlar
HAYRİ ERSOY                                    Laz Kültürü
İBRAHİM YAVUZ                              Sosyal siyaset
KDZ.EREĞLİ ECZANE VE TEKNIKSEYNLER RERNEĞİ 2009 Akçakoca
KENAN OKAN                                    1997  Akçakoca
M.ZEKİ KONRAPA                            Bolu Tarihi ve Bolu Matbaası
MİTHAT ÖZKÖK                                                   Akçakoca t.d.Yayınları
PROF.MEHMET MAKSUDOĞLU                       Osmanlı Tarihi
MEYDAN LAROUSSE ANA BRİTANNİCA
M.VANİLİŞİ-A.TANDİLOVA                               Gürcü Kültürü
SÜMERYYE KOKTÜRK                                       Manav Kültürü
RİZE VALİLİĞİ                                                      Hemşin Kültürü
ŞÜKRÜ DÖNMEZ                                                   2000-Akçaşar
11-YURT ANSİKLOBEDİSİ
TARİH TOPLUM DERGİSİ 1986
T.B.M.M. ZABİT CEDERESİ CİLT 23                Akçakoca’ya ismi verilişi
DOÇ. ZEYNEL ÖZLÜ                                            2006 Karadenizde kıyı kenti
 
 
AKÇAKOCA İLÇESİ ÖNEMLİ TELEFONLARI
 
KAYMAKAM                                                          :          6114001
İLÇE JAN.KOM.                                                      :          6114006
BELEDİYE   BAŞ.                                                     :         6114002
ASKERLİK ŞB.                                                         :          6114059
CUMHURİYET BAŞ SAVCISI                                 :         6114024
ABANT İZZET BAYSAL YÜK. OK.                       :          6112999
SAVCILIK                                                                  :          6114024
ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ                                :          6115620
SULH CEZA HAKİMLİĞİ                                       :           6114892
ASLİYE CEZA HAKİMLİĞİ                                               6112735
EMNİYET    MÜD.                                                               6114020
MÜFTÜLÜK                                                             :           6114188
TAPU SİC. MÜD.                                                      :           6114180
İLÇE GENÇ. VE SPOR MÜD.                                  :           6114582
METEOROLOJİ  MÜD.                                           :           6114146
 NÜ,FÜS   MÜD.                                                        :           6112730                                   
ÖZEL İD. MÜD.                                                         :          6114050
SİVİL SAVUNMA MÜD.                                          :          6112909
MAL MÜD.                                                                 :          6114003
VERGİ DAİRESİ                                                        :          6113653
İLÇE MİLLİ EGİT. MÜD.                                         :           6114034
HALK EĞİTİM MERK.                                             :           6114148
SAĞLIK GRUP BAŞ.                                                 :          6114171
DEVLET HAST.                                                         :          6114005
P.T.T                                                                            :          6114515
TARIM İLÇE MÜD.                                                   :          6113387
SEDAŞ                                                                         :          6112144
HALK KÜTÜPHANESİ                                             :          6112140
TURİZM MÜD.                                                           :          6113148
ORMAN İŞLT. MÜD.                                                 :          6113336
TC ZİRAAT BAN.                                                      :          6114004
HALK  BANK.                                                            :          6112020
FİSKO MÜD.                                                              :          6114010
TİC. VE SAN ODASI                                                 :          6114144
ESNAF VE SANATKARLAR ODASI                      :          6114975
ZİRAAT ODASI                                                         :          6114578
ŞÖFÖRLER VE OTO. ODASI                                   :          6114658
İŞ BANKASI                                                             :           6114733
KIZILAY                                                                   :           6112725
HUZUREVİ                                                               :           6114560
THK                                                                            :          6113443                                                                             
MUHTARLAR DERNEĞİ                                        :           6114292
AKÇAKOCA 1. NOLU SAĞ. OCAĞI                     :           6114171
AYŞE HANIM 2. NOLU SAĞ OCAĞI                    :           6116914
AKÇAKOCA SAHİL GAZETESİ                            :           6115007
HALK SİG.                                                                :           6114578
İSVİÇRE SİG.                                                           :           6118474
SİTE DÜĞ. SALONU                                               :           6113595
ÖZEL ALBAYRAK SR. KURSU                            :           6113716
SEÇKİN DERSHANESİ                                           :           6112234
AYGAZ                                                                     :           6114109
İPRAGAZ                                                                  :           6114077
MOGAZ                                                                     :           6115012                        
AVUKAT ALİ OSMAN KÜÇÜK                            :           6115161
AVUKAT AZADE AY                                             :           6114620
AVUKAT HAMİT KARAKOÇAN                         :            6112194
AVUKAT İSMAİL AKTEPE                                 :             6114299
AVUKAT ZEKİ TURHAN                                     :             6114713
ARAS KARGO                                                        :             6117100
ŞİFA ECZ.                                                                :             6114571
SEZEN ECZ.                                                            :             6113220
SEÇKİN ECZ.                                                          :             6113366
İSMAİL CEMAL                                                     :             6114573
HAYAT ECZ.                                                             :          6114572
ÇUHALLI ECZ.                                                       .             6112084
AKÇAKOCA ECZ.                                                  :             6116433
 
Kaynak  : Akçakoca kaymakamlık sitesi
 
 
 
 
 
 
 
 
                                                                                                                                                          
AKÇAKOCA NIN KÖYLERİ
Aktaş,Akkaya,Arabacı,Altunçay,Balatlı,Beyören,Beyhanlı,Çayağzı,Çiçekpınar,Davutağa,Dilaver,Dadalı,Dereköy,Deredibi,Döngelli,Doğancılar,Esmahanım,Edilli,Fakıllı,Göktepe,Hasançavuş,Hemşin,Kurugöl,Kalkın,Karatavuk,Kepenç,Kınık,Kirazlı,Koçar,Koçulu,Kurukavak,Küpler,Melenağzı,Nazımbey,Ortanca,Paşalar,Sarıyayla,Subaşı,Tepeköy,Tahirli,Uğurlu,Yenice, Yeşilköy
 
 
 
 
 
AKTAŞ KÖYÜ
Düzce iline 48 km,Akçakoca ilçesine 9 km uzaklıkta,denizden 300 mt yüksektedir.150 hane 377 nüfusu vardır.Komşu köyleri Tahirli,Arabacı,Koçullu, Hemşin dir.M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu’dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,1150-1200 yıllarında Romanya Dobruca’dan gelen Gagavuz Türkleri,1877 yılında Doğu Karadenizden gelen Laz lar yaşamışlardır.Laz köyüdür en çok göç veren karışık dağınık köy statüsündedir, Köyün bilinen şimdi tarihi yönü kalmamıştır hep munkariz olmuştur buraya ilave edeceğimiz değirmenler vardır bunlarda munkariz olmuştur köyde ortak Lazların değirmeni vardı bunu ortak olarak kullanırlardı 10 hane idiler,Salih Çakır a ait Doktor Hüseyin’e ait MustafaTandoğana ait değirmenler vardı,tabıkı Güççe deresinde de su azalınca değirmencilikte tarihe karışmıştır,buradaki taşların jeolojik olarak incelenmesi lazımdır Kaplan dede dağı etekleri altında kurulan köydür,Sarıyayladan gelen su Aktaş şelalesinden Koçulu,Arabacı suyu ile birleşerek Edilli ağzından denize dökülür.Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır eskiden Osmanlı hükümetine buradan İstanbul a gemi yapımı için kereste nakliyatı yapılırdı ,köye ilk fındık 1900 yılında ekilmiştir Kaplan dede etekleri altında kurulmuş bir köydür, Aktaş şelalesi köye çok önem kazandırmıştır 3.5 km şelale yolu turizme açılmış buraya turistlerin gelmesi sağlanmıştır. Tv belgesellerine konu olmakla beraber turistlerin ilgisini çekmekte geziler düzenlen mektedir. Bizans ve Cenevizliler zamanında Hıristiyanlara ait demirci dükkanları ve mezar kalıntıları son zamana kadar rastlandıysa da bu kalıntılar daha sonra munkariz olmuştur. Kilise artıklarında rastlanmaktadır. Köy çok temiz şirin bir köydür Aktaş şelalesi  Edilli köyünden denize dökülmektedir. Aktaş Şelalesinin dökülüşünü izlemek üzere orman içine inen patikadan yürüyüş başlıyor. Yol boyunca kaldirik ve kabalak bitkisiyle kaplı nem oranı yüksek orman yolunda üç küçük köprü geçilerek dere paralelinde ilerlerken kireç taşı gözenekli yapısıyla minik bir mağara, yosun tutmuş kayalar, yüksek dallarından sarkan sarmaşıklarıyla anıt ağaçlar, su sesine karışan görünmeyen orman kuşlarının korosu, balta girmemiş Amazon Ormanlarında olduğunuz hissi uyandırıyor. Şelalenin dökülüş yerine ulaştığınız anda 40-50 metrelik kambur bir kaya üzerinden gelen şelale suyu, dere olup yoluna devam edişini görüyorsunuz. Düz ve yüksek duvar görünümlü, doğal kayalardan oluşan çevreniz bitkilerle kaplı gökyüzünü görmenize çok küçük bir pencere bırakıyor. Şelalenin ışık aldığı saatlerin 11.00, 15.00 arası olduğunu anlıyor, kestane, meşe, kayın, ardıç ağaçları, eğrelti otu, karayemiş, orman gülleri eşliğinde dönüşe geçiyorsunuz. Enerjinizi ekonomik kullandıysanız indiğiniz zorlu yokuştan tırmanıyor, soluğu girişte bulunan çay ocaklı barakada alıyorsunuz. Çay bahçesi olarak hizmet veren kulübede tost benzeri yiyecekler, köy kahvaltı çeşitleri, Robinson hayatı yaşamak isteyenler için kamp sahası da bulunuyor. Medeniyetten uzak kalacak olanlar için, pat pat aracıyla kamp sahasına çıkmak isteyenler Rasim Aydın'ı 0535 789 03 54 no lu telefondan arıyorlar. 450 rakımlı Derebaşı çadır yerinden önce yeşil bir orman denizi, Akçakoca sahilleri, Alaplı, Zonguldak Ereğlisi, Karadeniz görülüyor. Rasim, bölgeye gelenlere rehberlik yapıyor, şelalenin üzerinde ki kademelerde yer alan göllere götürüyor, sarkıt dikitlerle süslü mağarayı gösteriyor, trekking yapmaya doyuruyor kültür bakımından köyde laz kültürü hakimdir Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda bu bölge müslüman olur 1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Doğu Karadeniz halkı batıya göç ederler Aynı halk Akçakoca dada aynı kültürlerini sürdürmektedirler. Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler.Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir.1828-1829 Osmanlı Rus Savaşlarında Laz Savaşçıları Osmanlı cephesinde yer almışlardır. Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan  Berlin Anlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü. Bu savaştan olumsuz etkilenen Lazlar Bursa, Yalova, Karamürsel,İzmit, Adapazarı, Karasu,Akyazı, Geyve,Hendek, Sapanca, Zonguldak, Düzce , Akçakoca gibi bölgelere göç ederek dil ve kültürlerini buralara taşıdılar. Akçakoca’da merkez ve köylerde yerleştiler. Lazlar Akçakoca’da daha çok Merkez İlçedeki  Osmaniye , Ayazlı Mahallesinde ve Edilli , Döngelli, Uğurlu Köylerinde kalabalık gruplar halinde bulunmaktadır.
Neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil,kemençe,mızıka ve akordeon  ile çalınan ve oynanan oyunlar vardır.Köyde kendilerine göre iki kişiyle oynanan Çerkez  oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak oyunlara eşlik ederler.,üçayak ve kemençe ile oynanan oyunlar vardır.Kafkas kültürü daha revaçtır. El çırpma(çepikli) oyunları meşhurdur Bir ağaca yumurta asılır, onu silhı ile kim kırarsa Tesayüzden çorap hediye edilir ,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü  hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Lazların yerel oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Bar,Halay,Horon,Sallama,Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirleri.
ir,Karadeniz folklörü hakim köyde,kemençe,tulum,kaval,zurna,davul çalınmaktadır.Karadeniz e özgü kıyafet  biçimleri tercih edilmektedir,Karadeniz e özgü yine Laz yemekleri revaçtadır.Köyde,taşımalı eğitim,mobil sağlık sisteminden faydalanmaktadır,elektrik,suyu,telefonu,1 camii, vardır,kanalizasyonu yoktur.Kurtuluş savaşında 8 asker şehit vermiştir Es kot-Eski yurt-Gebe kilise-Ak taş diye anılmıştır,1972 yılında Gebe kilise Hıristiyan  kelime dır diye köyün ismi Ak taş olarak değiştirilmiştir,eski tarihi kalıntılar üzerine fındık ekilerek tarihi kalıntılar yok edilmiştir.Ak taş şelalesi köye son zamanlarda çok önem kazandırmıştır görülmeye değerdir ,doğa yürüyüşü,piknik alanları mevcuttur,Ereğli,Alaplı ,Koca ali sahillerini buradan görmek mümkündür.Köy yolu asfalttır.meyvecilik yapılmaktadır,ormancılık ve meyve dikimi revaçtadır
 
 
AKKAYA KÖYÜ
Düzce ye 46 km,Akçakoca ya 12 km uzaklıktadır,98 hane,470 nüfusu vardır ,denizden 150 mt yüksektedir.Düzce il sınırını Zonguldak il sınırından ayıran köy konumundadır,Alaplı ve Beyhanlı köyüne komşudur
M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,1150-1200 yıllarında Romanya Dobruca dan gelen Gagavuz Türkleri, Bu köye daha sonra 1960 dersim isyanından sonra Kürt aileler buraya yerleştirilmiştir Ayrıca Yörük han oba taraflarından pek çok aileler gelip yerleşmiştir.Eski adı
Akkiye olan bu köy şimdilerde Akkaya  diye anılmaktadır,8 km köyün içinden ileride Değirmendere mevkiinde beyaz renkte büyük kayalıklar vardır,bundan dolayı bu ismi almıştır,  3 adet deresi vardır Çakpelit deresi,Soğuksu deresi,Küçük deresi dir,yıldırım dağı eteklerine kurulmuş bir köy dür .Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır,Osmanlı donanmasına buradan İstanbul a gemi yapımı için kereste sevkıyatı yapılmıştır% 86 ormanlık alanı ,% 12 mısır ziraatide vardır,burada bazı yaban hayvanlarına rastlamak mümkün dur .Köy taşımalı eğitim sistemi ve mobil sağlık sisteminden faydalanmaktadır,1 camii,1 değirmeni,elektrik,kanalizasyonu,içme suyu,telefonu,1 adet köy kalkındırma kooperatifi vardır,yerli az dağınık köy statüsündedir,istiklal savaşında 5 adet asker şehit vermiştir.Köy yolu asfalttır Çakpelit deresi Ereğli Akçakoca yolu üzerindeki köprü altından başlayarak kemerli 8 dükkan ebir kilise,saray artıkları halen durmaktadır koruma altına alınmıştır,mimarı artıklar ve bulgular yazıtlar bir evde bulunan pratili tabula çok önemlidir.Kocaman dere yatağında ki bir yazıtta yunanca bir köy ismi yazmaktadır.Bizanslılara ait deniz kenarında bir iskele vardı,şimdi münkariz olmuştur,derenin denize döküldüğü yer olan Cumayanı’nda Pazar kurulurdu,fakat dere suyun yükselmesi neticesinde bu Pazar daha da tepeye kurulur.Köye ait Pelit deresi mesire ve dinlenme yeridir,buraya çok insanlar gelip piknik yapmaktadır,Pelit deresi ilerisinde mühimmat karakolu vardır bir jandarma astsubay ve erler burayı beklemektedir,biraz daha ilerde Erdemir fabrikasının kireç taşı sorunu bu köyden sağlanmaktadır,burada taş kırma tesisi vardır.Ayrıca demir cevheri ne rastlanmış,zira demirci dükkanların çok olduğu buna işarettir bu demir cevheri bu ormanlarda fırınlanıp,buranın halkı bu demirleri işlerdi demircilik had safhada idi,mezarlıklarda bile eski demir kalıntılarına bile rastlanmıştır,Manganez madeni,ve denizde doğal gaz kuyusu platformu vardır.Kocaman ormanlık alanı 1 km içerde bir adet yatılı vardır bu ormandaki karacalarda koruma altına alınmıştır,bu alan şu anda piknik alanı olarak insanlara hizmet vermektedir.Bu köy 1797 yılında 85 hane idi 1965 yılında nüfusu 308 idi,yerli eski bir köydür,az dağınık yerdir Çakpelit dere ağzındaki kurulan SPİKLİON KELESENOS sitesi dirAkkaya nın üstünde şimdiki mobil petrol ün üstünde çakpelit deresinden gidilir,burada Bizanslılardan kalma bir adet mezar taşı bulunmaktadır,burada Bizanslılar 100 adet köleyi esir almışlar ve çeşitli işlerde kullanmışlardır.Bu köyde 18ci yüzyılda İtalya ve Fransızlar petrol aramışlardır 2 adet kuyu açmış kapatmışlardır,çakmak taşı,bos gazı yani kömür gazı mevcuttur Batı Karadeniz Demirciaönü Tabiatı Koruma Alanı:  Düzce ili, Akçakoca ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Saha; 430 Ha. büyüklüğündedir. Akçakoca'ya 10 km. uzaklıktadır. Sahada; kayın,gürgen,kestane ve meşe türlerinin yer yer saf, yer yer karışık meşcereleri oluşturması, optimum yağış alanlarından doğal özellikleri bozulmamış bir örneğini teşkil etmesi yanı sıra zengin bir alt flora ve fauna potansiyeline sahip yöre, nadir bir ekosistemi özelliği göstermektedir. Kayın,gürgen, kestane, meşeDemirciaönü Tabiatı Koruma Alanı:  kavak, ıhlamur, kızıl ağaç, yabani fındık, orman gülü, ayı üzümü, böğürtlen, kocayemiş, orman sarmaşığı, ısırgan ve çayır otları sahada bulunan başlıca bitki türleridir. Sahada; ayı, yaban domuzu, tilki, tavşan, kurt, çakal, karaca, keklik, kartal, karga, yabani güvercin, atmaca bulunmaktadır
Köy köydeş yardımı ile güzelleştirilmiştir,bir tepe üzerine kurulan bu köy havadar temiz şirin bir köydür,eski tarihi kalıntıları ile dikkati çekmektedir,Çakpelit deresi piknik alanıdır buraya çok insanlar gelip pikniklerini yapıp dinlenirler,yine kocaman bölgesi piknik alanı insanların hizmetine sunulmuştur,karaca üretim çiftliği koruma altına alınmıştır,Mobil petrol istasyonu köye ayrı bir çehre kazandırmıştır,deniz kıyısında Nevzat Erkek e ait yerde gazino vardır,Halil Cesura aittir.Deniz kıyısındaki mükemmel kumsalı ve sahil şeridi vardır,insanların rahatça denize girilebilir düzeydedir,Botaşa ait Akkaya 1 kuyusu köyün adından bahsedilmektedir,köyden deniz sahiline doğru inmeye başlayıp evlerini buralara yapmaya başladılar,köy şu anda göç almamaktadır.Akkaya plajı olduğu halde ev pansiyonculuğu yoktur,köyde antik kalıntılar içinde bir evde Roma devrine ait bir kitabe vardır baş tarafı kırık olduğu için tarihi okunmamaktadır.Akkaya şelalesi belirli aralıklarla akar,suyu mükemmeldir.Bu su Akçakoca’ya getirilmesi söz konusu olmuştur ama maliyeti nedeni ile vazgeçilmiştir.Av turizmin açık olduğu bir yerdir avcıları bu köye davet ediyorum
Manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır: Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır
ARABACI KÖYÜ
 
Düzce ye 45 km,Akçakoca ya 6 km dir en yüksek tepesi 200 mt dir .Komşu köyleri,Koçulu,Koçar,Göktepe,Aktaş,Tahirli,Edilli dir.125 Hane-451 Nüfusu vardır
M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,1150-1200 yıllarında Romanya Dobruca dan gelen Gagavuz Türkleri,1916 yılında da Rize den çok miktarda göç gelir Eskiden Bizanslılar zamanında Gazcuma bölgesinde ,Aktaş,Koçulu,,Tahirli,Göktepe,Koçar  Emirköy,Kırgızlar köylerinin pazaryeri idi.Halk buraya gelir alışverişlerini burada yaparlardı,eskiden bu köyde GAZ YAĞI  satışı çok olduğu için diğer köy komşuları gaz ihtiyacını karşılamak için buraya gelirlerdi bundan dolayı  Gazcuma denir. Bu olay Arabacıya elektrik gelinceye kadar devam etmiştir .Ayrıca bu komşu köyler burada toplanır alışverişlerini yapardı ve camide namazlarını kılarlardı Gazcuma denen yer bir toplanma yeri idi burası çok nam kazanmıştı,fakat bu güzellikler daha sonra tarihe karışmıştır. Osmanlı zamanında savaşlara arabaları ile çok yardımcı olmuşlardır.Orhan bey bu köyden süvari ve at arabaları yardımı almıştır,İstiklal savaşında ençok şehit veren köydür.Köy Gazcuma,Arabacılar diye anılmışlardır,1085 yılından beri köyün ismi vardır.Köye Balkan harbinden sonra Bulgaristandan 10 aile göçmen gelir halen bu göçmenler durmaktadırlar Köy yerli bir köydür,1324 yılında divanı teşkilatı vardı,köy Akderenın yanına kurulmuştur 2. göç dediğimiz Doğu Karadenizden çok göç almıştır.Bu köyde Bizanslılardan kalma sepetçilik  yapılırdı son yıllara kadar bu sepetçilik devam etmiştir,komşu köyler buradan çok sepet alırlardı dışardan gelenlerde vardı.Not: Kazcuma değil Gazcuma dır,diğer kitaplarda yanlış telaffuz edilmiştir,gerçeği Gazcuma dır.1916 Yılında karşı mahalle ve yukarı mahalleye Rize’den gelen göçmenler tarafından kurulmuştur,köyde Ordudan gelenlerde olmuştur ,daha önceleri de manav Türkleri burada eskiden beri vardı Arabacı köyüne giderken,sağda Akdere kıyısında:Cumayeri hamamı,Cumayeri cami,Cumayeri piknik yeri,Cumayeri kabristanı,Asırlık çınarları,Cumayeri mesire yeri turistlerin uğrak yeridir Kuran okumalı Mevlitler burada okunur.Bu cami Kepenç,Ortaca,Göktepe,Kınık,Emirköy,Koçar,Aktaş,Arabacı,Kırgızlar,Tahirli köyleri buraya gelir ibadetlerini buralarda yaparlardı.Ayrıca Horasanlı Şecaattin kara Ahmet dede dere kenarında bir tekke kurmuştur.15.yüzyılda yıkılır,kestane kalaslarından yapılan çandı cami idi,birde su değirmeni yapılmıştı,cami bahçe içinde çardak yapılmış,bütün ayanlar buraya gelir bu kamelyada oturur alışveriş antlaşmalarını burada yaparlarmış. Ayrıca yukarı mahalle sakinleri çoğunlukla Arabacı köyden buraya yerleşmişlerdir,bunlar Hüseyin beyler,Köyağası,Demircioğlu Mehmet,Bekiroğulları(Yılmaz) bunlar Arabacı köydendirler
Denizgezler,Bayraktarlar(Hocaoğlu) bunlar Uğurlu köyü üzerindeki Aydoğan köyün Balazar köyünden buraya gelmişlerdir ilk fındığı bu köye Hocaoğlu Mehmet dikmiştir Bir adet değirmende mevcuttur,göçmenler mahallesinde Cenevizlilerden kalan kilise ve artıkları da şimdilerde yok olmuştur
Kurugöl,Küpler,Aktaş tan çıkan akarsu Arabacı köyün yanından Edilli ağzına dökülen Akdere ,ve Kurudere vardır.Cumayeri yolu üzerindeki mezarlıktaki Zincirlikuyu suyu tatlı ve soğuktur ama şimdilerde kapatılmıştır,Kaplan dede dağı eteklerinde kurulmuştur Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir Cumayeri piknik alanı,camisi,doğal güzelliği,asırlık çınar ve gürgen ağaçlık içinde olan resteurantı,Cemal Çelik’e ait balık resteurantı,yerli ve yabancı turistleri buraya çekmektedir,şirin bir köydür,Gazcuma,ve Aşağı Yukarı mahalle diye 3 mahalle vardır, Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır,Osmanlı donanmasına buradan İstanbul a gemi yapımı için kereste sevkıyatı yapılmıştır% 86 ormanlık alanı vardır,burada bazı yaban hayvanlarına rastlamak mümkün dur
Doğu Karadeniz kültürü hakimdir Karadeniz folklörü hakim köyde,kemençe,tulum,kaval,zurna,davul
çalınmaktadır.Karadeniz e özgü kıyafet  biçimleri tercih edilmektedir,Karadeniz e özgü yine  yemekleri revaçtadır,Köyde,mobil sağlık sisteminden faydalanmaktadır,elektrik,
suyu,telefonu,2 camii, vardır,kanalizasyonu vardır,1 ilköğretim okulu vardır.Kurtuluş savaşında 7 asker şehit vermiştir.Karışık ve dağınık köy statüsünde dır,köy yolu asfalttır,karışık dağınık köy statüsündedir,ormancılıkta revaçtadır
ALTUNÇAY
 
Düzce ye 22 km Akçakoca ya 17 km uzaklık tadır,denizden 150 mt yüksektedir,,en yüksek yeri 335 mt dir .Tepe köy,Subaşı,,Dere köy komşu köyleridir156 Hane 518 Nüfusu vardır
M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı, bu köyde yaşamışlardır.Yerli az dağınık köy statüsündedir Altunçay Köyü bölgesinde sekiz ayrı yerleşim yeri bulunmakta iken, ekonomik ve sosyal şartlar nedeniyle bunların çoğu birleşerek üç yerleşim yerine düşmüştür. Altunçay Köyü 1962 yılına kadar Aftundere (bir ara Hekimoğlu) imini taşırken, bu tarihte ilçedeki bazı köy isimleri ile birlikte değiştirilerek "Altunçay" adını almıştır. Aftun Bizanslıların verdiği bir isimdir,köyün içinden geçen kilsuyu deresi ile bu iki kelime birleştirilerek Aftundere ismini alır,Hekimoğlu bir oba aşireti ola Ahmet Hekimoğlu tarafından verilen bir isimdir şimdilerde bu münkariz olmuştur.Dereköy köyün içinden geçen kilsuyu deresinden ismini alır,Değirmenköy burada eskiden 6 adet değirmen varmış bu değirmenler sayesinde Bolu,Düzce den gelen mısırlar buralarda öğütülerek tekrar geri gidermiş köye bu açıdan kazanç sağlanırmış onun için Değirmenköy adını almıştır.Altunçay toprak zenginliği bol olan ova platformunda kurulmuştur.Bir rivayete görede köyde kendir yetiştirilir bu işlenir pamuk haline getirilir bundan don yaparlarmış beyaz olduğundan akdon denmiş Akçakocalılar akdonlular geldi dermiş,yukarı akdonlar,Altunçay,aşağı akdonlar Dereköy lüle re denirmişAdapazarında kolera hastalığına yakalanan bir asker kışladan kaçar bu köye gelir bu hastalığı bu köye de bulaştırır bu köy Topçuköy dür bu köy bu hastalıktan yok olur halen mezarlıkları Altunçayın güneyinde üzerinde kestane ağaçları var halen durmaktadır.Şimdiki köprü yanında da Değirmenköy vardı buda yok olur bu köy de daha sonra  Altunçay ile birleşir Tez deresi boğazında büyük mezar kalıntıları vardır,300-400 kişiliktir,Altunçaydan Çayağzı’na giden yolda gelin indiren dağ vardır,buradan gelin giderken attan düşer gelin attan indirilir yaya olarak yola devam edilir ondan dolayı buraya gelin indiren dağı denir bu yol yakın zamanda açılacaktır 9 km dir.Altunçay dan Çayağzı’na buradan gidip gelinmektedir,kiliselik denilen yerde kilise artıkları,heykeller,yazıtlar vardır Apollon heykeli buradan İstanbul Arkeoloji  müze müdürlüğüne getirilmiştir.Köyde Bitinyalılar zamanında demir ürettikleri anlaşılmaktadır,çevrede bol miktarda demir ocakları ve cüruflarına rastlanmaktadır.Eskide n Akçakoca  Çuhalıdan Dadalı,Başaftun,köyleri üzerinden Haciz dağı aşılarak Düzce Tavuk köyüne ordan Beçiyörük köyünden Düzce ye ulaşılırdı.Buradaki su değirmenleri,su hızarları çok ilgi çekmekte idi ama maalesef şimdi bunlardan hiç biri kalmamıştır münkariz olmuştur Köyde at yarışları ve bayramlarda güreşler yapılırdı ama bu ananelerde yok oldu.Dağlarda linyit kömürü,kılsuyu deresinde Hematit filizlerine rastlanmıştır bu madenle ilgilenilirse  bu madenler işlenilebilir ,ayrıca bu dağlarda mermer de vardır .Demir elde edilebilmesi için dağlarda oyuklar açılarak keresteler yakılarak yüksek fırın elde edilirmiş bunlara halen Dereköy bölgesinde görmek mümkündür.Ormanlardan fıçı tahtaları,gemi için keresteler bu köyden sağlanmakta idi, halen Cafer Düzce nin evinde büyük eski su hızarı mevcuttur,Köprünün doğusunda demir eritme ocakları var Bizanslılardan kalma 1970 yılındı Bolu müze müdürlüğü buradaki demir  eritme ocaklarında kazı yapmış ama hedefine ulaşamamıştır,çünkü o zaman teknoloji şimdiki kadar gelişmemişti buraya şimdiki teknoloji ile tekrar araştırma yapılması durumunda buranın çok önem kazanacağı malumdur,ayrıca bu ocakların içinde fazla çakmak taşın olduğuda söylenmektedir.,bu ocağın kapısı büyük taşlarla kapalı bir şekilde durmaktadır yeri bellidir bu ocağın çevresinde bol miktarda demir kalıntılarına fazlaca rastlamak mümkündür Bu ocaklar toprak seviyesinden 50 mt yüksektir üzerinde 100 yıla yakın kestane ağaçları vardır 2009 yılında araştırmacı yazar İbrahim Tuzcu tarafından bu parçalar Erdemir de tahlil yaptırıldı ve Polezik Hematit karışımı maden olduğu tespit edildi görülüyor ki bu dağlarda demir cevheri çakmak taşı var olduğuna işarettir buraların MTA tarafından değerlendirilmeye açılması lazımdır .Köprü yanındaki su halen bir boru ile durmaktadır bu su kılsyundan gelmektedir,bu su kükürt içermektedir,bu suyun analizini eski Akçakoca kaymakamı Murat Hamzaoğlu Bursa Uludağ üniversitesine tahlil yaptırmıştır lakin bundan bir netice çıkmamıştır bu suyun tekrar tahlile gönderilip takip edilerek hayata geçirilmesi lazımdır.Bu demir eritme ocaklarında çalışanları izlemek için ocak amirleri Göktepe denen mevkiden çalışanları izlerlermiş,ayrıca köyde kireç taşı,mermer taşı ocakları,tepecik tepesi,ala kirse dağı( gelin indiren dağı) da denir buradan Çayağzı’na 2-3 saatte gidilebilmektedir,kilise mevki eski mezarlıklar vardır bu köy gerçekten görülmesi lazımdır tarih kokmaktadır.Tepecik mevkindede köyün doğusunda burası aynen bir fes biçimindedir iki kat aşamalı taşlar döşelidir üzerinde fındık ağaçları vardır,bir rivayete göre buraya Adapazarı’ndan bir Rum komutan gelir gidermiş bu tepenin altında bir çarşının olduğunu söylermiş çarşı ağzı kapanmış vaziyette ama büyük bir taş tepenin altında durmaktadır,bu taşın çarşı kapısının taşı olduğu söylenmektedir.Ayrıca tepecik mevkisine gitmeden bir adet kilisede vardır bu kilisede munkariz olmuştur,tuğla kalıntıları halen mevcuttur,yine bu kiliseye varmadan kestanelik mevkindede bir mezarlık vardır. 3 adet deresi vardır, Kilsuyu deresi, Ihlamur deresi,Aftun deresi bunlar birleşerek Çayağzı’na dökülmektedir.Yıldırım dağı sırtlarında kurulmuştur Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir,çok eski bir köy olması köyün isminden çok bahsedilmektedir,kilise mevkiinde Apollon heykeli İstanbul müzesinde sergilenmektedir bu mevkide 300-400 mezarlık vardır,ormanlarda demir elde etmek için ocaklara rastlanmaktadır,gelin indiren dağında çok güzel yürüyüş parkuru vardır,piknik yapılacak yerler mevcuttur.Turizme elverişli olması için kilise bölgesi,Üskübü’deki kalıntılar gibi güzel bir hale getirilmeli turistlerin buralara çekilmesi mümkündür.Yabancılara ait mezar kalıntılarını da temizleyip turizme kazandırılmalıdır,tepecik tepesini de turizme açmak lazımdır Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır,Osmanlı donanmasına buradan İstanbul a gemi yapımı için kereste sevkıyatı yapılmıştır,burada bazı yaban hayvanlarına rastlamak mümkün dur. Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır,köy bayramda 3 mahalleye bölünür ve her gün bir mahallenin bayramı olur ve diğer iki mahalle o gün bayramı olan mahallenin evlerini ziyaret ederler,bu köy içinde çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır Altunçay köyü kültür ve gelenekleri bakımından Manav Türkleri kültürüne sahiptir.HIDIRELLEZ kutlamaları en belirgin kültür izidir.Bundan başka bayramlaşma,selamlaşma,yardımlaşma,büyüklere saygı,Avcılık, başlıca örf ve adetlerdir. DÜĞÜNLERDE İSE: oynanan oyunlar:Alaplı çiftetellisi,misket ve Kasap havasıdır.Bu değerler köy gençleri tarafından yaşatılmaktadır. Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,. Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek    oyunları da oynanır Köyde 1 ilkokul,2 değirmen,2 camii,1 sağlık evi,.içme suyu,elektrik,sabit telefonu kanalizasyonu  vardır ilköğretim okulu,valeybol, futbol, basketbol sahası, .Ayrıca mobil sağlık sisteminden faydalanıyor,ptt acentesi , çocuk oyun parkı vardır 20 dönüm alanda ağaçlandırma yapıldı 1 adet orman kalkındırma kooperatifi vardır, köy yolu asfalttır,ormancılık,sebzecilik,meyvecilik,% 17 mısır ziraati yapılmaktadır,ayrıca dağlarında eskiden demir madeni bulunmuştur,yine kireç taşı da vardır
BALATLI
 
Düzce ye 32 km,Akçakoca ya 8 km uzaklıktadır,denizden 280 mt yüksektir,.komşu köyleri,Beyören,Fakıllı,Çiçekpınar, Deredibi Kirazlı dır. Köyün en yüksek yeri 405 mt dir.Rakım 270 tir140 Hane,618 Nüfusu vardır.1085 Yılında Artuk beyle gelen Oğuz Türklerin üçok koluna mensup obaların Akçakoca ya gelmesiyle bazı köyler kurmuşlardır Kayı boyunda da Türkler vardır Selçuklu zamanında 1202 yılında Selçuklu beyliği sona erdiğinde, Moğol istilası öncesi Kastamonu ve yöresinde oğuzların kıyı boyundan olan boyları bu köyde yerleşip yaşamışlardır eski yerli az dağınık köy statüsündedir. Buranın şimdiki köy halkı Düzce Çerkez Taşköprü den sivrisinek ve sıtma hastalığından kalkıp Akçakocaya göç gelmişler ve Balatlının üst kısımlarına tepelere yani Kıran tepe,Duraça tepesi,Dezanlar tepesinde yerleşirler bunlar Bayat kolundan Yörüklerdir bu tepelerde çok Bitinyalılar çeteleri varmış bu çetelerden bıkıp daha sonra aşağı ya doğru meralara inip şimdiki köyü kurmuşlardır . Köy halkı bayat soyundandır, bir rivayete göre, eskiden at hayvan yetiştiriciliği çok fazla olduğundan savaşlara buradan çok at verilmiştir bundan dolayı Bolat,  Bulatlı,Bayat,Balatlı olmuştur.Yerli bir köydür eskiden burada çok mera olduğundan bu merada çok otlu ve atların bu otları otlamasından dolayı buraya Bolotlu ,,Balatlı diye devam eder,köy halkı hayvancılıkla uğraştığı için bu meraların dağ eteklerine çıkarlar ve köyü kurarlar. Köyde bazı insanlar muhtarlık yapmıştır Ayan Ali Güngör,Hacı Galip Aygör,Mustafa Ok,Gürbüz Saygı,Mehmet Akan,İsmet Efetürk,Eyüp Karameşe,Şakir Ok,köy odalar ve konakları vardır gelen misafirler buralarda ağırlanır
Köy yerli bir köydür,1324 yılında divanı teşkilatı vardı, Balatlı, Beyören ,Deredibi aynı mezra içinde idiler 1958 yılında ayrılırlar Ayrıca Kirazlı ile Yeşilköy bu divana bağlı idi 1952 yılında Balatlıdan ayrılmışlardır.Düzce Akçakoca şosesi olmadan Akçakoca,Doğancılar,Beyören,Balatlı dan 3-4 saatte  Düzce Çilimli’ye çıkılırdı bu güzergah kullanılıyordu ,bu yol halende kullanılıyor herhangi bir taksi gidebilir.  1871 arazi yoklama defterinde ismi geçmektedir 1797 de divan olmuştur.1940 yılında 30 hane vardır( Refik Özden) bu bilgilere ulaştım kendisine teşekkür ederim.yün doğusunda Roma dönemine ait kalıntılar vardır,adı belli olmayan Dede mezarı köyün 1 km  güneyinde dağın eteğindedir eskiden yağmur duaları burada yapılırmış ,köy kadınları dede hayır’ı veya dede bezdirme hasırı yaparlarmış çocuklara dağıtırlarmış.Bu dede mezarı bazı defineciler tarafından kazılmıştır,Oda yanı denilen yerde gavur odası vardır burada Bitinyalılar yaşamışlardır o zaman kayalardan odalar yapılmış bu odalara gavur odası ismini vermişlerdir,Bitinyalılar bu kaya odalarında otururlarmış halen bu kalıntılarda köyde rastlanmaktadır köyün üst tarafları çok kayalıktır yaşlı kayalar mevcuttur.İncirlik dağı sırtlarında kurulmuştur Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir tepede kurulan şirin bir köydür 2007 yılında yapılan yeni güreş sahası ve her bayramın 3. günü,burada yapılan güreş organizasyonu köyün tanıtılması açısından çok önemlidir ayrıca bayramlarda halende devam eden bayram şenlikleri köye bir neşe katmaktadır,köy turizm açısından zengin değildir,yalnız burada olan güreşler köye bir güzellik katmaktadır .Ayrıca eskiden manda güreşleri yapılırdı,mandalar bir çubuk avlısı içine alınırdı,avlının bir yanı açık bırakılırdı mandalar orada güreştirilirdi sonunda biri pes eder,kendi evine kadar koşar,bezende yolda dönüp kapıştıkları olurdu bunu  görmek için halk birbirini ezerdi Ayrıca Doğancılar,Fakıllı  Beyören ,Balatlı at ları Fakıllı Akçakoca şosesinde yarıştırılırdı köyde hep güreşler konuşulur Şu anda tek güreş yapılan köydür Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır,Osmanlı donanmasına buradan İstanbul a gemi yapımı için kereste sevkıyatı yapılmıştır,burada bazı yaban hayvanlarına rastlamak mümkün dur
Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır,köy bayramda 3 mahalleye bölünür ve her gün bir mahallenin bayramı olur ve diğer iki mahalle o gün bayramı olan mahallenin evlerini ziyaret ederler,bu köy içinde çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur  Manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmış tır Köyün kendine has folklor ekibi yoktur Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır.Köyün 1 adet kooperatifi,1 cami,elektriği,sabit telefonu,vardır sağlık ocağı,sağlık evi yoktur ama mobil sağlık sisteminden faydalanıyor,taşımalı eğitim sisteminden faydalanıyor,kanalizasyonu yoktur,buğday üretimi fazla yapılan yer dır .istiklal savaşına 9 asker şehit vermiş tır.% 50 tarla arazisi vardır,buğday ziraatide,meyvecilik yapılmaktadır,5.3 hayvancılık ta yapılmaktadır,ormancılıkta revaçtadır
BEYÖREN KÖYÜ
 
 
 
Düzce ye 30 km, Akçakoca ya 6 km uzaklıktadır,Denizden 180 mt yüksekte,en yüksek yeri 250 mt dir,.Komşu köyler Balatlı, Doğancı,Fakıllı,Deredibi,Kınık,Çiçekpınar dir . 236 Hane, 752 Nüfusu vardır .  1085 Yılında Artuk beyle gelen Oğuz Türklerin üç ok koluna mensup obaların Akçakoca ya gelmesiyle bazı köyler kurmuşlardır Kayı boyunda da Türkler vardır Selçuklu zamanında 1202 yılında Selçuklu beyliği sona erdiğinde, Moğol istilası öncesi Kastamonu ve yöresinde oğuzların kıyı boyundan olan Türk obaları burada yaşamışlardır eski yerli dağınık köy statüsündedir   Balatlı, Beyören ,Deredibi aynı mezra içinde idiler. Yörük idiler, 1958 yılında ayrılırlar.Düzce Akçakoca şosesi olmadan Akçakoca,Doğancılar,Beyören,Balatlı dan 3-4 saatte  Düzce Çilimli’ye çıkılırdı bu güzergah kullanılıyordu ,bu yol halende kullanılıyor herhangi bir taksi gidebilir .Yerli bir köydür Beyler, Beyvıran, Belvıran, Beyören diye anılmışlardır, kıran mevkiinde hastalıktan kırılan halk tepeye doğru giderler buraya yerleşirler kıran tarla virane olmuştur civar köyler bunlar viran olan yerden geldiler derler bir rivayete görede üçok obalarınca kurulan buralar da oba beyleri Deredibi- Balatlı köylerini kurunca virane olan buraya da oba beyin ismi verilmiş merkezde bulunan mezarlık taşların tercüme edilmesiyle 700 yıllık bir yerleşime sahip olduğu bilinmektedir,1950 yılında Beyveren,1956 yılında Beyören olarak anılmaktadır,yerli bir köydür 1324 divanı teşkilatı vardı .Beyler mahallesi ,köye girişte kuzey batıda Yenice köy adı vardı bu köy munkariz olunca Beyler mahallesine taşınmıştır,Beyörenin olduğu yer ise 3 semtten oluşmaktadır birincisi köyün güneyinde bulunan Edilli semtinden,ikincisi ise köyün doğusunda kalan patlak özünden,üçüncüsü Balatlı Hasancı özü semtinden gelmeler olmuştur bunu kanıtlayan eski mezarlıklar gezilirken 1807 tarihli Hacı Bekir  ağa mezarından bunu öğrenmekteyiz,bu 3 semt dışarıdan göç gelmedir,Beyler mahallesinde eskiden çok zenginler vardı çok ayanlar vardı onun için bu isimi almıştı
Deredibi, Beyören, Çiçekpınar arasında kalan Kıran tarla da suyun etrafında toplanan insanlar sıtma hastalığı yüzünden tepelere giderek yerleşmişler.Kıran tarla mevkiinde herhangi bir tarlada kazı yapıldığında mezar kalıntılara,demir ve hurdalara rastlanmıştır Kilise tepe denen yerde doğusunda camii kalıntıları vardır,harçlı taşlara da rastlanmaktadır köyün Beyören Balatlı arasındaki kuzeyinde kalmaktadır İlhamurlu adı altında geçmektedir.Evlerin camları evin tavan kısmındaydı,eler birbirine yapışık ve yakındı nedeni ise eşkıyalardan korunmak içindi o zaman evler eşkıyalar tarafından basılır soyulurdu birbirlerine daha rahat seslenebilmeleri için yapmışlardır.Köyün içinde köy konağı yanı başında tarihi su kuyusu vardır üzeri kapalıdır halen mevcuttur eskiden bütün köy bu suyu kullanmıştır.İlk fındık buraya gelince fındık bahçelerine domuz hayvanının girmemesi için 1.5x1.5 metre kuyular açılıp domuz avla sı yapılmıştır şu anki yeri Yenice köy mevkiin dedir köyün girişi kuzey batısında görülebilir Osman Kalaycı fındıklığı ile Yücel Çelik fındık bahçesi arasında mevcuttur bu tarihi yerleri görmek isteyenler gidip görebilirler 80 yıllık geçmişi vardır,.Köyün ilgi çeken yanı 260 hanenin içinde hiçbir zengin yoktur fakirde yoktur paylaşım eşittir ekonomi açısından iyidir.İncirlik sırtı eteklerinde kurulmuştur Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir tepede kurulan şirin bir köydür .Ayrıca eskiden manda güreşleri yapılırdı,mandalar bir çubuk avlısı içine alınırdı,avlının bir yanı açık bırakılırdı mandalar orada güreştirilirdi sonunda biri pes eder,kendi evine kadar koşar,bezende yolda dönüp kapıştıkları olurdu bunu  görmek için halk birbirini ezerdi Ayrıca Doğancılar,Fakıllı  Beyören ,Balatlı at ları Fakıllı Akçakoca şosesinde yarıştırılırdı köyde hep güreşler konuşulur Bu köyde sera çiçekçiliğe önem verilmelidir çünkü hemen hemen her evde 20-30 adet saksı çiçeği vardır  Doğancı Beyören arası çiçekçilik için muntazam bir yerdir buranın bu konu üzerinde durup bunu hayata geçirmelidir,ayrıca eski güreşlerinde tekrar canlandırılması için uğraş verilmelidir bunlar köyün tanıtımında büyük rol oynayacaktır,turizm açısından pek parlak bir koy değildir.Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır,köy bayramda 3 mahalleye bölünür ve her gün bir mahallenin bayramı olur ve diğer iki mahalle o gün bayramı olan mahallenin evlerini ziyaret ederler,bu köy içinde çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur Ramazan ve Kurban bayramında güreşler yapılır Manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmış .
Köyün kendine has folklor ekibi yoktur Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır. Köyde1 ilköğretim okulu,2 cami,sağlık ocağı,1 köy kalkınma kooperatifi,ptt acentesi,içme suyu,elektriği,sabit telefonu, kanalizasyonu,1 değirmeni,amatör futbol spor kulübü vardır % 58 tarla arazisi vardır,buğday ekim alanı geniş ,meyvecilik  çok olan bir köydür,istiklal savaşına 5 adet şehit vermiştir
BEYHANLI KÖYÜ
 
 
Düzce iline 51 km ,Akçakoca ilçesine 12 km uzaklıktadır,denizden 100 mt yüksektir ,rakım sıfırdır.Komşu köyleri Akkaya, Çayağzı komşu köyleridir,85 hane 223 nüfusu vardı.1085 Yılında Artuk beyle gelen Oğuz Türklerin üçok koluna mensup obaların Akçakoca ya gelmesiyle bazı köyler kurmuşlardır Kayı boyun dada Türkler vardır Selçuklu zamanında 1202 yılında Selçuklu beyliği sona erdiğinde, Moğol istilası öncesi Kastamonu ve yöresinde oğuzların kıyı boyundan olan boyları bu köyde yerleşip yaşamışlardır eski yerli az dağınık köy statüsündedir.
Günhan aşiretinin zamanla değişikliğe uğramasıyla ilk buraya gelenler Akçakoca’nın Altunçay Köyü’ne yerleşmişlerdir.Diğer kolu da Çayağzı köyüne yerleşmişlerdir.Beyhanlı Köyü tek baba ve oğlu ilk hane kuranlarmış.1877 yılında köy Çayağzı-Altınçay-Akkaya-Alaplı’dan iç güveysi göç almışıdır.Babaları Davut, oğulları da Ali,İlyas imiş Günhan aşiretinden olan Davut ağa bu köyün Rumlardan korunması ve asayişin sağlanması için görevlendirilmiştir. Davut ağaya devlet bey ismini vermiştir bundan dolayı Beyhanlı ismini almıştır.Bu 3 haneden çoğalmışlardır.1968 yılına kadar Çayağzı muhtarlığına bağlıydılar,bu köyde %70 Bülbül sülalesi olarak gerçek kimliğini korumuş manav bir köydür.Bülbüller hariç diğerleri köye damat gelmişlerdir.Köyün koruculuğunu Halil Bülbül yapmaktadır.Yıldırım sırtları eteğinde kurulan köydür Köy köydes yardımı ile modern köy halini almıştır ,tepe de olması havadar sakin,güzel bir köydür .Sahile doğru inildiğinde Şel mevki dediğimiz yerde petrol istasyonu,pide salonları,temiz kumsalı,temiz denizi,misafirler insanları bu köye çok şey kazandırmıştır,bazı köylüler sahile doğru evlerini bu yöne doğru yapmaktadır ,ayrıca 1980 yılları itibariyle buraya Düzce den yazlık olarak yada sürekli kalmak için buraya çok miktarda kalanlar vardır sahil kesimi tamamen evlerle dolmuştur ,yazın burada nüfus yoğunluğu yaşanmaktadır.Bir ara gazinolar bile açıldı ama son yıllarda kapatılmıştır,yalnızca burada 1990 yılında açılan Ünnü motel vardır pansiyonculuk köyde yapılmamaktadır ancak Şel mevkiinde zaman zaman yapılmaktadır,ekmek fırını,marketleri,bir adet moteli,pide salonları,petrol istasyonu, kahvehaneleri sahili,kumsalı ile köye çok şey kazandırmaktadır,son yıllarda en büyük gelişme gösteren bir köydür.Beşiktaş kulübünde futbolu bırakan Ertuğrul Sağlam ailesi de bu köyde ikamet etmektedir Köyün alt kısmında yapılan lüks daireler de göz kamaştırmaktadır Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır son yıllarda Şel mevki denilen yerde plaj ve kampingleriyle de ekonomiye katkısı vardır.Köy un hepsi müslümandır. Manav Türklerinin tüm örf ve adetleri vardır keşkek,hamurlu kıymalı kulak denilen bır ceşıt mantı,v daha ceşıt yemekleri mevcuttur. misafir perver bır yapıya sahiptirler.fakat dışarıdan gelip köye sonradan yerleşenler ıcın pek anlayışlı degıllerdır.kendi dünyalarında yasamayı severler.borçlarına sadık efendi dinlerini gayet iyi yasalar. Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır,köy bayramda  evlerini ziyaret ederler,bu köy içinde çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır: Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır. Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur, Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek  oyunları da oynanır. Köy taşımalı eğitim sisteminden yararlanmaktadır.İçme suyu,Ptt acentesi,elektrik,sabit telefonu ve 1 camisi  kanalizasyonu vardır.Sağlık ocağı yoktur fakat mobil sistemden faydalanmaktadır. Son yıllarda gelişme kaydeden  köyler statüsündedir.istiklal savaşına bu köyden katılan olmamıştır
 
ÇAYAĞZI KÖYÜ
 
 
Düzceye 38 km,Akçakoca ya 10 km uzaklıktadır .Denizden 17 mt yüksektir,en yüksek yeri 100 mt  Rakım 17 dir,.Komşu köyleri  Akaya,Beyhanlı,Döngelli Dadalı,Altunçay komşu köyleridir. 340 Hane  625 Nüfusu. vardır .M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı1150-1200 yıllarında Romanya Dobruca dan gelen Gagavuz Türkleri,,bu köyde yaşamışlardır köyde Rumlar 1915 – 1920 yılına kadar bu köyde kalmışlardır bu Rumlar daha sonra yurt dışına gitmişlerdir  Orhan beyin de süvarileri bu köyde kalmıştır savaştan sonra bunlara burada görevler verir onlarda ailelerini buraya getirir yerleşirler kayı boyu oğuz Türkleridir. Buraya Yığılca danda göç gelir,düz tarlaya yerleşirler 1915 yılında büyük sel olur halk bu düz tarladan şimdiki köyün yamacına gider yerleşirler,
1323 yılında Osmanlı  Orhan bey Karatavuk,Başaftun,Aftundere köylerinden geçerek Altunçay-Çayağzı arasındaki gelin indiren bayırını geçerek Çayağzı köyüne gelir burada kışlarlar dere yatağı kenarına denize 2 km içerde buraya yerleşir,Orhan bey buradan birçok savaşları buradan yönetmiş tır Yerli köydür,kuruluşu çok eskidir,Aftun Rumca bir kelimedir,Rumlar dere kenarında Aftun köyünü kurarlar,Orhan bey burayı zaptettiğindede Altunağzı olmuştur,daha sonrada Çayağzı olarak değiştirilmiştir Sarıalioğlu (Kıvrak) ,Bostancıoğlu ( Çengel), Yoğurtçuoğlu ( Ateşli) Parmaksızlar ( Akman) Davutoğlu Şemsi (Akçiller) Balballar bu köyün kurulmasında önemli rol oynamışlardır. Çayağzı Köyü, Altunçay Köyü gibi Akçakoca'nın en eski köylerinden biridir.Köyün ilk adı AFTUN-İ SUFLA’DIR (ikinci Aftun anlamında).Birinci Aftun ise Altunçay köyü'dür (AFTUN-İ ULVA).Köy 1.Alaeddin Keykubat döneminde kurulmuştur.Köy halkı ise Oğuzların Bozok koluna mensup Türker’dir(MANAV TÜRKLERİ).Orhan Gazi Düzce'yi almak için geldiği yılda(1323) Çayağzı ve Altunçay köylerine Cami yaptırmıştır.Çayağzı köyündeki cami hala eski özelliğini kaybetmemiştir ve yeniden restore edilmiştir. Çayağzı Köyü kurtuluş savaşı yıllarında etkin rol oynamıştır.Köroğlu Mustafa bir çete kurmuş,bölgedeki Rum,Çerkez ve Abazaların isyanlarının bastırılmasında etkili olmuştur.Özellikle de Akçakoca'da çıkan Abaza Numan isyanının bastırılmasında KÖROĞLU MUSTAFA ÇETESİ önemli pay sahibidir. Çayağzı köyünün ismi önceden Aftunağzı idi.Şu an ise Çayağzı köyü’dür. Saray tepe denilen yerde (Ünnü motelin olduğu yerde) eskiden iskele vardı,Bitinyalılar bu iskeleyi deniz ticaretini buradan yapıyorlardı,tepede saray ,hamam kalıntıları bulunmuştur,Kral kızın mezar taşı köyün içinde bir dükkan önünde durmaktadır,Üskübü’den Ereğliye kadar döşenen kaldırım taşları mevcuttur.Köyün 1 km ileriside 2 adet mezar vardır köylü buraya yağmur duasına çıkarlar,bir rivayete görede saray tepedeki mağara girişi kale nin bulunduğu yere çıkarmış,her hangi bir tarla kazıldığında tarlada mezar kalıntılarına rastlanır.Şimdiki su deposunun olduğu yerde Alişin Reşidin oturduğu yerde üzüm bağcılığı yapardı Selanik muhaciri idi Tepeç mahallesi denirdi burada birde köşkü vardı ,buradaki Rumlar terk ederken mal varlıklarını bıraktıkları söylenmektedir Dombayıcı dağı dediğimiz yerde Karahasan kışlasında İtalya ve Fransızların kaldığı görülmüştür 1630 yılında bunlar bura petrol aramışlardır,bir rivayete göre burada iki adet kuyu varmış ama ağaçların altında kalmıştır buraların tekrar jeolojik olarak araştırılması lazımdır
Kıl suyu,Ihlamur dere,Aftun dere,Çayağzı na gelir birleşir buradan denize akar,Yıldırım sırtların eteğinde kurulmuştur
Saraytepe de 1975 yılından beri kurulmaya başlanan evler ve siteler vardır.,harika kumsalı,plajı vardır bu yüzden köy sahil kesimine rağbet etmiştir,ayrıca Düzceden de buraya çok gelen olmuş ve yerleşmiştir.Burada bir adet motelde vardır pansiyonculuk pek gelişmemiştir,yazın nüfus fazlalığı yaşanmaktadır. Bir ara sahil kesimin da açılan gazinolar son yıllarda kapatılmıştır,eski orman deposunun bulunduğu yerde Botaşa ait tesisler 2007 yılında hizmete girerek buraya güzel bir görünüm kazandırmıştır.Saray tepesinde bir adet makineli tüfek atışı menfezi vardır,saray hamam kalıntıları,köyün içindeki kral kızın mezar taşı bir dükkan önünde durmaktadır,Üskübü Ereğliye kadar döşenen kaldırım taşları mevcuttur,Orhan beyi yaptırmış olduğu çandı camii halen durmaktadır,yanındaki eski mezarlıkta durmaktadır.Ayrıca Altunçay Çayağzı arasında kalan gelin indiren mevkiinde 8 km lik yol ile buradan gelip gidilmektedir,köy ayrıca Akçakoca festivali et tkinliklerinede burada eğlenceler,yemekler doğa yürüyüşü leri yapılmıştır,bazı yerli yabancı turistler buralara gelmektedir şirin sakin cana yakın insanları ile köy turizm açısından çok zengindir.Yılın her mevsiminde Çayağzı deresinde olta balıkçılığı da yapılmaktadır.Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır,ayrıca BOTAŞ tarafından kurulan  doğal gaz tesisleri buraya ayrı bır önem kazandırmıştır
Osmanlı donanmasına yapılan gemiler için buradan keresteler İstanbul’a sevkiyatı yapılıyordu ,buradaki ormanlarda da bazı yaban hayvanlarına rastlanmaktadır
Konya,Denizli Ordu kültürü vardır
Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır .Akkaya , Beyhanlı Çayağzı köyleri ramazan bayramı birinci gününde  Çayağzı köyü ,ikinci günü gün Çayağzı’nda Bayramlaşmalar yapılır.Bu 3 köy geleneksel olarak bayramları sürdürürler. Akkaya köyünde kullanılır.Kurban bayramında birinci gün kurban kesimi yapılmaz.İkinci günü Akkaya ,üçüncü  gün Beyhanlı , dördüncü gün köy içinde  çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır Çayağzı köyü kültür ve gelenekleri bakımından Manav Türkleri kültürüne sahiptir.HIDIRELLEZ kutlamaları ve VATANPERVERLİK en belirgin kültür izidir.Bundan başka bayramlaşma,selamlaşma,yardımlaşma,büyüklere saygı,Avcılık,balıkçılık başlıca örf ve adetlerdir. DÜĞÜNLERDE İSE: oynanan oyunlar:Alaplı çiftetellisi,misket ve Kasap havasıdır.Ancak son yıllarda bu kültür değerleri bu köyde yozlaşma aşamasındadır.Üç ayak gibi doğu Karadeniz kültürü bu köye sıçrayarak öz kültürü yozlaştırmaya başlamıştır Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,. Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır.Şuanda kendi folklor kültürü kaybolmuştur.Karadeniz folklörü kültürü hakimdir.Eski ananeleri yozlaşmıştır. Köy taşımalı eğitim sisteminden faydalanmaktadır,içme suyu,kanalizasyonu,ptt acentesi,elektrik,sabit telefonu,vardır,sağlık ocağı sağlık evi vardır ama mobil sistemden faydalanmaktadır,köy ulaşım yolu asfalttır.1 Değirmen,1 camii 1 de amatör futbol spor kulübü de vardır, 6.050 dönüm ormanlık alanı vardır,sebzecilik son zamanlarda artmıştır,hayvancılık % 5.3 tür,ormancılık had safhada idi halen orman işletme şefliğine ait orman işlerinde çalışılmaktadır.1450-1750 yılları arasında deniz kenarında gemi yapımı yapılıyordu,ayrıca Zonguldak a maden direği buradan sevki yapılıyordu.İstiklal savaşında bu köyden şehit yoktur
ÇİÇEKPINAR KÖYÜ
 
 
Düzce ye 32 km,Akçakoca ya 7 km uzaklıktadır, Rakım 75 ,komşu köyleri Tepeköy,Dadalı,Fakıllı,Deredibi,Doğancılardır,denizden 85 mt yüksektedir,en yüksek yeri 130 mt dir.106 Hane,277 Nüfusu vardır .1877 Yılında Osmanlı Rus harbi sonrası ACARYA ,ZUNDUGA köyünden VAŞNİZE( İhtiyaroğlu)  ailesi KOCAMAN  ailesi önce Adapazarı’na ,sıtma hastalığı nedeni  Akçakoca ya gelerek daha önceleri devlet orman arazisi olan DOĞANİÇİ  ( Akkaz korsanları tarafından yok edildi) köyüne gelerek bugünkü ACARA köyünü kurarlar. Bu aile 4 oğlu ve kızları kocaları olmak üzere 5 hane olurlar ,Damatları Acar yanın MAHUNSET KÖYÜNDEN AHISKA(OĞUZ) Ailesindendirler Ayrıca yalnızca Batumlu olan Gürcüler 1877 yılında Ordu Fatsa’ya ordanda araba yolu ile GÜNEY( Akkaz korsanlar tarafından yok edildi)  köyüne gelir yerleşirler,buraya ilk gelen Batum lu HASAN AĞA kendi adını verdiği köyü kurar buraya HASANCILAR denir. Köye daha sonra gelen aileler olur. ŞİPİR( Çabuk yürüyen demek) köyü böylece çoğalarak kalabalık laşır Akçakocadaki Gürcüler Acara dili konuşur Eskiden Güney,Doğaniçi olan köy Batum göçmenleri tarafından Şipir olarak kurulur.Hızar deresi ve Kara dere buradan geçiyor suyu pırıl pırıldır,ıhlamur ağacının da çevrede çok olması dikkati çekmiş ve daha sonra bu köye Çiçek pınar ismi verilmiştir. 1870 yılında 4 kişi gelir,1870 yılı öncesi bu köyde Dadalı köyünden olanlar vardır,Dadalılar tekrar Dadalı köyüne geri dönerler, bunlar Şipiloğulları dır Köye ilk Şerif ağa Osman Varıcıoğuları ndan gelir ilk muhtardır.Daha sonra Hasan ağa gelir ve kendi mahallesini kurar köyde 3 mahalle vardır Acara,Hasancılar,Şipir bunlar birleştirilerek Çiçekpınar olur Hirareoğluları(Muti,mutlu,Mutioğlu) bunlar 3 amca gelirler,Sümer aileleri ile akrabadır.Ahmet Süner köyün kurulmasında büyük rol oynamıştır
Hasancılar bölgesinde Beyören Yörükleri oturmakta idi hastalıktan ötürü burayı terk edince  buraya Goncalar,Arslanlar yerleşirler,burada daha önce Osmanlı zamanında Ermeniler vardı,bunlar  daha sonra Kılsuyuna giderler,bu Hıristiyanlardan kalan mezar kalıntıları demir ve hurda lara rastlanmıştır.İncirlik sırtlarında kurulmuştur. Köyde köydes yardımıyla güzelleştirilmiştir,turizm açısından zengin değildir 1 adet resteurantı vardır Akçakoca-Düzce yolu üzerinde burada mangal sefası, fındık çorbası mükemmel yemek çeşitleri vardır.Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadırGenellikle Kafkas Gürcü ve Doğu Karadeniz  kültürü hakimdir biraz yozlaşma görülse de bu gelenekler devam etmektedirKöyün bütününde günlük konuşma dili Gürcücedir. Bazı Türkçe kullanılan isimler dışında
Acara-Guria lehçesi Gürcüce konuşulmaktadır. Köy halkı köyün otantik yapısını korumaya azami özen göstermektedir. Köyde halen 150 -200 yıllık eski  evlere rastlanmaktadır. Bu evler özüne uygun olarak ustaca restore edilmekte, kendi tarihi dokusu içerisinde korunmaya çalışılmaktadır. Köyde eski imece usulü ( meci) çalışma devam etmektedir. Aileler baba mirası arazilerini erkek çocuklara devrediyor. Bu nedenle de köye dışarıdan insanların yerleşimi engellenerek kapalı toplum özelliğini sürdürmektedir. Evliliklerse, yine akraba olmayan sülaleler arası yapılmaktadır. Ancak bu gelenek günümüzde tüm köyün birbirine bir şekilde akraba olması sebebiyle çevre şehirler ve köylerdeki Gürcü ailelerle ilişki içine girmek suretiyle gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Yerli halk dışarıdan bir kişiye, ekonomik şartlar ne kadar gerektirse de, arazi satmamaktadır.Yada köy halkının buna rızası aranmaktadır. Köy halkının geleneksel yapıyı korumaktaki bu hassasiyeti son derece saygıdeğer bir davranıştır.
         Çağın getirdiği globalleşme süreci içerisinde, içine girdiğimiz arabesk kültür asimilasyonu tehlikesinde, kendini bu derece koruyabilmeyi başarmış, öz kültürü ve gelenekselliği kaybetmemekte bizlere göre daha fazla mücadele etmiş,bu köy halkı önünde, saygı ile eğiliyorum. Tüm hemşerilerimizi kültürel değerlerimizi korumakta ve geliştirmektedir
Düğün eğlencesinde dire şeklinde oynanır.Bunlar misafirlerden oluşur ve oynayarak düğün sahibinden bazı şeyler istenir,. Örneğin tavuk gelsin vaha hey,içki gelsin vaha hey,baklava gelsin vaha hey v.b.gibi sözler söyleyerek devam ederler,sonunda bir tepsi gelir,tepsinin üstüne gelen istekler bırakılır en sonunda gelin ve damadı  çağrılarak oyun bitirilir,oyun daire içine el çırparak ve çökerek oynanır,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur Davul,Zurna,Saz Kemençe karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,oyunları da oynanır.Köyde1 resteurantı,elektriği,sabit telefonu,içme suyu ptt acentesi,1 kereste biçme atelyesi,1 cami vardır .Taşımalı eğitim sisteminden faydalanıyor,sağlık ocağı ve sağlık evi yok ama mobil sağlık sisteminden faydalanıyor,kanalizasyonu yoktur Köyde istiklal savaşına katılan yoktur.Göçmen ,dağınık köy statüsündedir
 
DAVUTAĞA KÖYÜ
 
Düzce iline 66km,,Akçakoca ilçesine 27 km uzaklıktadır.Rakım 230dür.Esmehanım,Küpler,Dilaver komşularıdır .71 Hane, 180 Nüfus vardır.1877 Yılında Osmanlı Rus savaşında Kafkas’lardan göçler başlar.Güney Kafkasya’nın ABJWA-AŞUBA koluna mensup TAVAT prens sınıfından Esma Hanım diye hatun Güney Kafkasya’dayken kocasına ben savaşlardan bıktım buraları terk edecem,batıya gideceğini söyler ama kocası Hamit Ağa karısını dinlemez,Hamıt ağa bu ara hastadır ve sonunda Hamıt ağa ölür. Kafkasya’dan Rus zül umundan bıkan Abaza ve Çerkezler Anadoluya göç ederler ,bunlardan Esmahanım,Sait ağa,Hurşit ağa,İsmail ağa Sinop Ayancık kazasına gelirler burada 6 ay kadar dururlar Düzce de Abazaların olduğunu öğrenirler Düzce kazası o sıralar Kastamonu’ya bağlı idi ve buradan yola çıkarak Düzceye gelirler şimdiki Uzun Mustafa’da 3 yıl kalırlar o sıralar burası bataklık olduğu için burada sivrisinekten barınamazlar hastalık ve ölü verirler devletten yardım isterler devlet bunları Çilimli kazasına gönderir burada avlanırken Akçakoca Kaplan dede dağlarını aşarlar ve Kurukavak köyüne gelirler orda yarleşenlerin olduğunu görürler aşağıya doğru inerler dere boyunu takıp ederler.İskan idaresine yerleşmek için müracaat eder,Abazalar yerleşmek için vadileri tercih     ederler. .İskan idaresine yerleşmek için müracaat eder,Abazalar yerleşmek için vadileri tercih ederler.Abazacada PST olan hayat yeri taşıyan yer demektir.Memleketlerinde buna uygun olan Kıran Köyü güneyine vadiye,dere kenarına yerleşirler.Buralar devlet orman arazisidir., Kıran ( şuan munkariz olmuştur Uğurlu ve şimdiki Esmahanım arası) bölgesini seçerler buraya yerleşmeye karar verirler buradan geri dönerek Çilimli’ye döner çoluk çocuklarını ve akrabalarını alarak tekrar Akçakoca Kıran mevkiine gelirler ve yerleşirler fakat buladada eski Rum,Gürcü,Laz lar vardır bunlarla geçinemezler Esmahanım çocuklarını alır şimdiki yer olan Esmahanım mevkisine gelir buraya yerleşir ve köyü kurar köyün kurulmasında çok emeği vardır.Bundan dolaylıda bayan olduğu için arkadaşları tarafından da ödüllendirilerek köyün ismini Esmahanım köyü olarak Akçakocaya bildirirler bu köy sonsuza dek devamlı yaşatılacaktır.Daha sonra muhtarlık sürtüşmesi yüzünden 1932 yılında Dilaver bey kendi muhtar seçilince köye de kendi ismini verir böylece Esmahanımdan ayrılarak ayrı bır muhtarlık olur,yine daha sonra burada yine muhtarlık sürtüşmesi yaşanır 1960 yılında Davut ağa muhtar seçilince köye de kendi ismini verir. Dilaverden ayrılarak ayrı bir muhtarlık olur ve köy Davutağa diye Akçakoca kayıtlarına girer .Esmahanım,Dilaver,Davutağa aynı zamanda kurulur fakat Dilaver Esmahanımdan,Davutağa da Dilaverden ayrılır,Esmahanımın kocası kafkasyada Abhazya da 10 yıl kalır burada Abazacayı öğrenir tekrar Kafkasya’ya geri döner ve burada hastalanarak ölür Esmahanım savaş zulmünden çocuklarını korumak için Anadoluya göç eder,yol arkadaşları da,İsmailağa,Hurşitağa,Saitağadır bunlar Esmahanımı bırakmamışlardır,Esmahanımın kocası Hamıtağadır.Köyün diğer adı da Acıelmadır Köye 1916 yılında 2 ci göçte Rize Pazar dan ve  Giresun’dan göç gelmiştir.
 Kıran mevkii’ne yerleşen Esma Hanım daha sonra kendi adına güneye giderek bu köyü kurmuştur ama Kıran Mevkii’nde eskiden Ceneviz ve Bizanslardan kalma kilise ve mezar kalıntıları vardı ama bunlar münkariz oldu.Bu köyün tarihi yerleri pek bulunmamaktadır.
Ordulu dağlarından çıkan akarsu Küpler Deresi ile birleşerek Gubi deresi ile birlikte köyün içinden geçerek Uğurlu’dan Melenağzı’nda denize dökülür.Dilaver deresi diye anılır.Ordulu dağı  Yörük tepesi eteklerine kurulmuştur Köyde Akçakoca festivaline katkı amacıyla bazı gösteriler,yemekler,kıyafetler,defileler yapılır.Köyde turizm ancak doğa yürüyüşü,canlı alabalık avcılığı yapmak için şirin mükemmel bir köydür.Orman içinde mükemmel doğasıyla da meşhurdur.Ayrıca 2 kız kardeş kendi evlerinde gelinlik dikerler bunların ünü İstanbul kadar varmıştır.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır İsa’dan önce 331 tarihinden itibaren Abhazlar Kafkasya’daki yurtlarında 1864 yılına kadar genellikle bağımsız olarak yaşamışlardır. Abhazya geçmiş yüz yıllarda sıra ile Türklerin ve Gürcülerin işgali altında kalmıştır. Nüfusunun büyük bir çoğunluğu Türk hakimiyeti esnasında islamiyeti kabul etmiştir. Müslüman olmuş büyük bir nüfuz Abhazya da oluşmuştur.1864 yılında Rusların hakimiyetine giren Abhazya’da, 1866 yılında başlattıkları bir ayaklanma başarısız kalmıştır. Bu dönemde birçok Abaza Türkiye’ye göç etti.1.yy.dan itibaren Abhazya ve Gürcistan’ın ayrı bölümleri yavaş birleşmeye başladı.İlk Abhaz kıralı Lav’on tarafından birleştirilen Abhaz grupları; Abhazgia, Apsilla ve Misimya, Lazikikayı ve Batı Gürcistan’ı da katarak kendini yörenin tek hakimi ilan etmişti. Abhazya 3 ve 4. yüzyıllarda Hıristiyan oldu. Pitsunda şehri bu dinin merkezi oldu. 5. ve 6. yüzyıllarda  bu din Abhazya’nın resmi dini olmuştur. Abhazya 6. yüzyılda en parlak dönemini yaşadı. Abhazya 8. yüzyılda Arapların işgaline uğradı. 16. yüzyıldan itibaren Abhazya Osmanlı hakimiyetine girdi. İslam kültürünün etkisi altında kaldı. 1810 yılında Abhazya Rus hakimiyetine girdi. Ab hazlar, 1821, 1894, 1830 ve 1840 ve daha sonraki yıllarda Ruslara karşı çetin mücadeleler vermeye başladı.Şeyh Şamil, Muhammet Emin ve Maenkats liderliğinde diğer Kafkas Boylarıyla birlikte uzun yıllar Ruslara karşı savaştılar.11-22 Mayıs 1864 te Abhazlar Ruslarla intihar savaşı yapmaya başladılar. 1864 te ilk göçler başladı. 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı, bölgede büyük bir nüfus kaybına neden oldu.
Köyün genel nüfusu bir kuzey Kafkas topluluğu olan Abhazlar'dan oluşmaktadır. kısmen Hemşinli bulunmaktadır. Yöresel yemekleri, Abhaz ve Hemşin yemekleridir. Bunlar içinde Abısta (Abhazlara özgü bir ekmek türü), haluj (abhaz mantısı), sızbal (genellikle erikten yapılan bir tür meze) gibi çeşitler mevcuttur. Gelenek bakımından abhaz geleneklerine bağlı kalınmıştır. Yöresel oyunları; Abhazlar için Apsuva koşara ve Rinnadır. Abhazların neredeyse tüm oyunları kızlı-erkekli eşler şeklinde oynanır. Hemşinlilere özgü oyunlar ise horondur ve tulum ile onlara da kızlı erkekli oynarlar Abhazların geleneksel çalgıları akordeon ve mızıka,tahta,sopa dır. Aynı zamanda da düğünler de tahtalara vurularak da ritim tutulur. Abhazların sadece kendilerinde özgü bir gelenekleri vardır. Abhazlar kendi aralarında soylara (sülalelere) ayrılır. Esmanahım daki Abhazlar, Kabba,Suktar(Kutarba), Koadzba, Aşuba, Argun, K'eçba, Kurua, Kurkunaa, Akhba, Çiüşba, Khikuba vb. sülalelerden oluşur. çoğunlukla Kabba ve "Koadzba" soyundandır. Başka soylardan da aileler de bulunmaktadır. Köydeki konuşma dilleri Abhazca ve Hemşin dilleridir. Çerkez nakışları,kamçının örülmesi,feden Çerkez hasırları el sanatlarıdır Yöresel oyunları Abaza’lar için Apsuva,koşara ve rinadır.Abaza’ların neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil,kemençe,mızıka ve akordeon  ile çalınan ve oynanan oyunlar vardır.Köyde kendilerine göre iki kişiyle oynanan Abaza oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak,oyuncuların ayak figürlerine uydurarak oyunlara eşlik ederler., oyunda oyuncu başı vardır herkese iyi oyun seyrettirmek için iyi oynayanları oyuna davet eder tek tek ve oyunda yaşlı erkeklere genç kızlar eşlik eder genç kızlar sıraya dizilir sırası gelen yaşlı erkek oyuncuya eşlik eder bu şekilde oyunlar devam eder ,. El çırpma(çepikli) oyunları meşhurdur Bir ağaca yumurta asılır, onu silhı ile kim kırarsa Tesayüzden çorap hediye edilir.Köyün içme suyu şebekesi yapılmıştır,telefonu,elektriği bir camisi vardır ,kanalizasyonu yoktur taşımalı eğitim sisteminden ve mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır. Köyden istiklal savaşına katılan olmamıştır,yeni göçmen az dağınık köy statüsündedir.% 20 tarla arazisi mevcuttur
 
DİLAVER KÖYÜ
 
Düzceye 66 km,Akçakocaya 27 Km uzaklıktadır,.denizden 170-235 mt yüksektir.en yüksek yeri 400mt dir. Rakımı 175 dır, 76 Hane183 Nüfusu vardır, komşu köyleri Esmehanım,Davutağa,Küpler komşularıdır, 1877 Yılında Osmanlı Rus savaşında Kafkas’lardan göçler başlar.Güney Kafkasya’nın ABJWA-AŞUBA koluna mensup TAVAT prens sınıfından Esma Hanım diye hatun Güney Kafkasya’dayken kocasına ben savaşlardan bıktım buraları terk edecem,batıya gideceğini söyler ama kocası Hamit Ağa karısını dinlemez,Hamıt ağa bu ara hastadır ve sonunda Hamıt ağa ölür. Kafkasya’dan Rus zül umundan bıkan Abaza ve Çerkezler Anadoluya göç ederler ,bunlardan Esmahanım,Sait ağa,Hurşit ağa,İsmail ağa Sinop Ayancık kazasına gelirler burada 6 ay kadar dururlar Düzce de Abazaların olduğunu öğrenirler Düzce kazası o sıralar Kastamonu’ya bağlı idi ve buradan yola çıkarak Düzceye gelirler şimdiki Uzun Mustafa’da 3 yıl kalırlar o sıralar burası bataklık olduğu için burada sivrisinekten barınamazlar hastalık ve ölü verirler devletten yardım isterler devlet bunları Çilimli kazasına gönderir burada avlanırken Akçakoca Kaplan dede dağlarını aşarlar ve Kurukavak köyüne gelirler orda yarleşenlerin olduğunu görürler aşağıya doğru inerler dere boyunu takıp ederler.İskan idaresine yerleşmek için müracaat eder,Abazalar yerleşmek için vadileri tercih ederler. .İskan idaresine yerleşmek için müracaat eder,Abazalar yerleşmek için vadileri tercih ederler.Abazacada PST olan hayat yeri taşıyan yer demektir.Memleketlerinde buna uygun olan Kıran Köyü güneyine vadiye,dere kenarına yerleşirler.Buralar devlet orman arazisidir., Kıran ( şuan munkariz olmuştur Uğurlu ve şimdiki Esmahanım arası) bölgesini seçerler buraya yerleşmeye karar verirler buradan geri dönerek Çilimli’ye döner çoluk çocuklarını ve akrabalarını alarak tekrar Akçakoca Kıran mevkiine gelirler ve yerleşirler fakat burada da eski Rum,Gürcü,Laz lar vardır bunlarla geçinemezler Esmahanım çocuklarını alır şimdiki yer olan Esmahanım mevkisine gelir buraya yerleşir ve köyü kurar köyün kurulmasında çok emeği vardır.Bundan dolayı da bayan olduğu için arkadaşları tarafındanda ödüllendirilerek köyün ismini Esmahanım köyü olarak Akçakocaya bildirirler bu köy sonsuza dek devamlı yaşatılacaktır.Daha sonra muhtarlık sürtüşmesi yüzünden 1932 yılında Dilaver bey kendi muhtar seçilince köye de kendi ismini verir böylece Esmahanımdan ayrılarak ayrı bır muhtarlık olur,yine daha sonra burada yine muhtarlık sürtüşmesi yaşanır 1960 yılında Davut ağa muhtar seçilince köye de kendi ismini verir. Dilaverden ayrılarak ayrı bir muhtarlık olur ve köy Davutağa diye Akçakoca kayıtlarına girer .Esmahanım,Dilaver,Davutağa aynı zamanda kurulur fakat Dilaver Esmahanımdan,Davutağa da Dilaverden ayrılır,Esmahanımın kocası kafkasyada Abhazya da 10 yıl kalır burada Abazacayı öğrenir tekrar Kafkasya’ya geri döner ve burada hastalanarak ölür Esmahanım savaş zulmünden çocuklarını korumak için Anadoluya göç eder,yol arkadaşları da,İsmailağa,Hurşitağa,Saitağadır bunlar Esmahanımı bırakmamışlardır,Esmahanımın kocası Hamıtağadır.Köyün diğer adı da Acıelmadır Köye 1916 yılında 2 ci göçte Rize Pazar dan ve  Giresun’dan göç gelmiştir. Kıran mevkii’ne yerleşen Esma Hanım daha sonra kendi adına güneye giderek bu köyü kurmuştur ama Kıran Mevkii’nde eskiden Ceneviz ve Bizanslardan kalma kilise ve mezar kalıntıları vardı ama bunlar münkariz oldu.Bu köyün tarihi yerleri pek bulunmamaktadır Ordulu dağlarından çıkan akarsu Küpler Deresi ile birleşerek Gubi deresi ile birlikte köyün içinden geçerek  Uğurlu’dan Melenağzı’nda denize dökülür.Dilaver deresi diye anılır.Ordulu dağı Yörük tepesi eteklerine kurulmuştur. Köyde Akçakoca festivaline katkı amacıyla bazı gösteriler,yemekler,kıyafetler,defileler yapılır.Köyde turizm ancak doğa yürüyüşü,canlı alabalık avcılığı yapmak için şirin mükemmel bir köydür.Orman içinde mükemmel doğasıyla da meşhurdur. Hayvancılık ve tarıma dayalıdır.Köyde fındıkçılık revaçtadır.Fazla miktarda ormancılık yapılmamaktadır.Meyve sebze kendilerine yetecek kadar yapılmaktadır.Hayvan süt ürünlerini yapıp kendileri bunları Adapazarı,Düzce,Akçakoca pazarlarına götürüp satmaktadırlar.Arıcılık yapanlarda vardır. İsa’dan önce 331 tarihinden itibaren Ab hazlar Kafkasya’daki yurtlarında 1864 yılına kadar genellikle bağımsız olarak yaşamışlardır. Abhazya geçmiş yüz yıllarda sıra ile Türklerin ve Gürcülerin işgali altında kalmıştır. Nüfusunun büyük bir çoğunluğu Türk hakimiyeti esnasında islamiyeti kabul etmiştir. Müslüman olmuş büyük bir nüfuz Abhazya da oluşmuştur.1864 yılında Rusların hakimiyetine giren Abhazya’da, 1866 yılında başlattıkları bir ayaklanma başarısız kalmıştır. Bu dönemde birçok Abaza Türkiye’ye göç etti.yy.dan itibaren Abhazya ve Gürcistan’ın ayrı bölümleri yavaş birleşmeye başladı.İlk Ab haz kıralı Lav’on tarafından birleştirilen Abhaz grupları; Abhazgia, Apsilla ve Misimya, Lazikikayı ve Batı Gürcistan’ı da katarak kendini yörenin tek hakimi ilan etmişti. Abhazya 3 ve 4. yüzyıllarda Hıristiyan oldu. Pitsunda şehri bu dinin merkezi oldu. 5. ve 6. yüzyıllarda  bu din Abhazya’nın resmi dini olmuştur. Abhazya 6. yüzyılda en parlak dönemini yaşadı. Abhazya 8. yüzyılda Arapların işgaline uğradı. 16. yüzyıldan itibaren Abhazya Osmanlı hakimiyetine girdi. İslam kültürünün etkisi altında kaldı. 1810 yılında Abhazya Rus hakimiyetine girdi. Ab hazlar, 1821, 1894, 1830 ve 1840 ve daha sonraki yıllarda Ruslara karşı çetin mücadeleler vermeye başladı.Şeyh Şamil, Muhammet Emin ve Maenkats liderliğinde diğer Kafkas Boylarıyla birlikte uzun yıllar Ruslara karşı savaştılar.11-22 Mayıs 1864 te Ab hazlar Ruslarla intihar savaşı yapmaya başladılar. 1864 te ilk göçler başladı. 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı, bölgede büyük bir nüfus kaybına neden oldu. Köyün genel nüfusu bir kuzey Kafkas topluluğu olan Abhazlar'dan oluşmaktadır. kısmen Hemşinli bulunmaktadır. Yöresel yemekleri, Abhaz ve Hemşin yemekleridir. Bunlar içinde Abısta (Abhazlara özgü bir ekmek türü), haluj (abhaz mantısı), sızbal (genellikle erikten yapılan bir tür meze) gibi çeşitler mevcuttur. Gelenek bakımından abhaz geleneklerine bağlı kalınmıştır. Yöresel oyunları; Abhazlar için Apsuva koşara ve Rinnadır. Abhazların neredeyse tüm oyunları kızlı-erkekli eşler şeklinde oynanır. Hemşinlilere özgü oyunlar ise horondur ve tulum ile onlara da kızlı erkekli oynarlar Abhazların geleneksel çalgıları akordeon ve mızıkadır. Aynı zamanda da düğünler de tahtalara vurularak da ritim tutulur. Abhazların sadece kendilerinde özgü bir gelenekleri vardır. Abhazlar kendi aralarında soylara (sülalelere) ayrılır. Esmanahım daki Abhazlar, Kabba,Suktar(Kutarba), Koadzba, Aşuba, Argun, K'eçba, Kurua, Kurkunaa, Akhba, Çiüşba, Khikuba vb. sülalelerden oluşur. çoğunlukla Kabba ve "Koadzba" soyundandır. Başka soylardan da aileler de bulunmaktadır. Köydeki konuşma dilleri Abhazca ve Hemşin dilleridir. Köy halkı, kendi arasında bu dillerden konuşurlar
Yöresel oyunları Abaza’lar için Apsuva,koşara ve rinadır.Abaza’ların neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir, Davul ,Zurna Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil,kemençe,mızıka ve akordeon  ile çalınan ve oynanan oyunlar vardır.Köyde kendilerine göre iki kişiyle oynanan Abaza oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak oyunlara eşlik ederler ortadaki ekip sırası gelen ekibi seçer,onlar kalkar ortadakiler oturur..,üçayak ve kemençe ile oynanan oyunlar vardır.El çırpma(çepikli) oyunları meşhurdur Bir ağaca yumurta asılır, onu silhı ile kim kırarsa Tesayüzden çorap hediye edilir Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır
Köy Taşımalı eğitimden faydalanıyor,sağlık evi-sağlık ocağı yoktur ama mobil sistem uygulaması vardır.İçme suyu,PTT acentesi,elektrik,sabit telefonu,2 cami vardır,kanalizasyon ve değirmeni yoktur.Yeni göçmen az dağınık köy statüsündedir Köyden istiklal savaşına katılanlar olmamıştır.
 
DADALI KÖYÜ
 
: Düzce ye 31 km,Akçakoca ya 8 km uzaklıktadır.Denizden130 mt yüksektir, en yüksek yeri 250 mt dir. ,köy komşuları,Çiçekpınar,Çayağzı,Döngelli,Tepeköydür .155 Hane,677 nüfusu vardır .M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,bu köyde yaşamışlardır Akaya,Çayağzı,Dadalı,Altınçay,Subaşı bir muhtarlıktı. 1820 yılında bu köyler ayrılır birer muhtarlık olurlar Dadanı,Dada,Daran,Dadalı olur . 1640 yılından sonra merkezi köyler kurarlar DADA ismini oba başından almıştır,LI eklenmiştir DADALI olmuştur. Damlar,Açmalar,Yenice,Pazaryeri,Döngelli,(gerişi kebir) Tepecik,Cevizlik,Hamzaköy,Fakıllı,(Güney) bu köyler daha sonra münkariz olmuştur. Bu köylerin toplamından Dadalı köy oluşmuştur.
Dadalıda Pazar şimdiki Limak şantiyesinin bulunduğu yerde kurulurdu,eski top sahasının bulunduğu yerde Rumlar vardı bu Rumları Orhan Gazi tarafından kıl suyundaki akrabalarının yanına göç ettirildi,diğerler Orduya geri kalanlar ise yurt dışına göç ederler,İpsiz Recep zamanındada buralardan gönderilmiştir.Eski top sahanın bulunduğu yerde oturan Bitinyalılar deniz ticaretini yapmak için şimdi münkariz olan Göçülü( Ayazlı)köyü üzerinden çuhallı ya 2 yol yaparlar,geliş ve gidişlerini buralardan yaparlardı hatta eski değirmenin olduğu cevizlik  denen yerde kilise ve sübyan mektebi vardı eğitimlerini burada yaparlardı bunlar Göçülüde bulunan LAZİMARK krallığına bağlı idiler.Bu yollar halende mevcuttur birisi şimdiki hapishaneden,Döngelli köyünden eski top sahasına ,diğeri ise sanat okulun önünden,Döngelli üzerinden eski top sahasına çıkmaktadır Dadalılılar bazı Rumlarla kısa süre yaşamışlardır,su yüzünden kavgalar yapıp Şipire(yukarı şipir) oradan Acara ya( açmalar) ordanda şimdiki Dadalıya yerleşirler 1877 yılında Osmanlı Rus savaşında Doğu Karadenizden göç alarak çoğalmışlardır.Kurtuluş savaşında Döngelli,Çayağzı,Akkaya iskelelerinden karaya çıkan asker ve Akçakoca’dan cephane taşıyanlar düşman görmesin diye Dadalı köylüleri burada çadır kurar yemekler pişirirler,yedirirler,yatırırlardı kurtuluş savaşında çok büyük emekleri geçen bir köydür.Dadallı ,Döngelli,Çayağzı arasında Dombaycı dağı denilen yerde,Sevil borunun ordan yaya 1 saate gidilir burada Karahasan kışlası vardı Fadıl köyü idi burada bir kilise ve 7 adet mezar vardır Bizanslılar yaşamıştır,bu kışla daha önceleri Döngelli iskelesinde imiş 15-20 kişi boğulmuş ve burayı terk edip yukarı çıkmışlar deniz dalgaları 4-5 mt yi buluyormuş ozamanlar yine burada da Akkayada olduğu gibi 100 tane köle varmış bu köleleri 1620 yılında Akkazak korsanları tarafından yok edilmişlerdir,daha sonra bu kışlada Fransızların kaldığı görülmüştür .Yine şimdiki kaymakamlık fide yetiştirme Döngelli arası Hamzaköy de 1973 yılında 3 büyük altın küp bulunmuştur,buna devlet el koymuştur,yine bu köyü de Akkazak korsanları tarafından 1630 yılında yok edilmişlerdir.Dombaycı dağında Fransızlar, İtalyanlar tarafından  Akkaya köyünde olduğu gibi petrol aramışlardır,bu İtalyanların Fransızların bu Karahasan kışlasında kaldıkları görülmüştür,bu kalıntılara son zamanlara kadar rastlanmakta idi fakat buralar yakılıp fındık bahçeleri haline getirilmiştir Çayağzı’nda Raşit ağanın evine kadar bu kışla uzanmakta idi,yine burada kömür gazı ve linyit yatakları petrol olduğu söylenmektedir,bu yerde son zamanlara kadar 2 adet petrol kuyusu olduğu tespit edilmiştir,buraların tekrar MTA tarafından elden geçirilirse buraların önemi artacağına inanmaktayım.Alişin Raşit ağanın oturduğu su deposu olan yerde bağcılık yapan Raşit AĞA göçmen muhaciri idi. Selanik göçmeni bu burada bağcılık yapardı buraya Tepeç mahallesi denirdi bunun burada köşkü vardı Bizanslılar buraları terk ederken mal varlıklarını buraya bıraktıkları söylenmektedir Döngelli deresi Tepeköy den çıkarak Dadalı,Döngelli yi takip eder ve şimdiki Sevil borunun bulunduğu yerden denize dökülüyor ,burada eskiden bir iskelede vardı Yıldırım sırtları önündedir,Tepebaşı tepesidir Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir,Turizm yönünden fakir köydür ,Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır,daha önceleri de Osmanlı donanmasına gemi yapımı için buradan kereste nakliyatı yapılmakta idi .Köyde Karadeniz kültürü vardır.Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır,köy bayramda 3 mahalleye bölünür ve her gün bir mahallenin bayramı olur ve diğer iki mahalle o gün bayramı olan mahallenin evlerini ziyaret ederler,bu köy içinde çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır Dadalı köyü kültür ve gelenekleri bakımından Manav Türkleri kültürüne sahiptir.HIDIRELLEZ kutlamaları en belirgin kültür izidir.Bundan başka bayramlaşma,selamlaşma,yardımlaşma,büyüklere saygı,Avcılık, başlıca örf ve adetlerdir. DÜĞÜNLERDE İSE: oynanan oyunlar:Alaplı çiftetellisi,misket ve Kasap havasıdır.Bu değerler köy gençleri tarafından yaşatılmaktadır. Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir, Kemençe, Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,. Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek üç ayak    oyunları da oynanır.Köyde içme suyu ,2 cami,1 köy kalkınma kooperatifi,1 değirmeni ptt teşkilatı,köy konağı,orman koruma merkezi,elektriği,sabit telefonu vardır. 1200 dönüm tarla alanı vardır,buğday ekim alanı fazla olan köydür,tarla ziraati % 18 dir,meyvecilikte ön safhadadır % 6.2 hayvancılık yapılır,ormancılığın yapıldığı önemli bir köydür Köy taşımalı eğitimden faydalanıyor sağlık ocağı sağlık evi yoktur ama sağlık mobil sisteminden faydalanmaktadır, eski yerli dağınık köy statüsündedir.İstiklal savaşında şehit vermemiştir fakat öküz arabalarıyla cephane taşımaya yardımları olmuştur ayrıca denizden gelen askerlere karavana larla yemek yedirmişlerdir,yerli dağınık köy statüsündedir,hayvancılık 4.2 dir,buğday ziraati fazladır,% 18 mısır ziraati yapılmaktadır
 
DEREKÖYÜ
 
Düzce ye 22 km Akçakoca ya 17 km uzaklıktadır ,rakımı 125 mt dir .Altunçay, Tepeköy, Subaşı komşu köyleridir .46 Hane 246 Nüfusu vardır.Aftun Bizanslıların verdiği bir isimdir,köyün içinden geçen kilsuyu deresi ile bu iki kelime birleştirilerek Aftundere ismini alır,Hekimoğlu bir oba aşireti olan Ahmet Hekimoğlu tarafından verilen bir isimdir şimdilerde bu münkariz olmuştur.Dereköy köyün içinden geçen kilsuyu deresinden ismini alır,Değirmenköy burada eskiden 6 adet değirmen varmış bu değirmenler sayesinde Bolu,Düzce den gelen mısırlar buralarda öğütülerek tekrar geri gidermiş köye bu açıdan kazanç sağlanırmış onun için Değirmenköy adını almıştır.Dereköy toprak zenginliği bol olan ova platformunda kurulmuştur Başaranlar Kentmenli köyünden buraya göç gelmişlerdir,halen Kentmenlide akrabaları vardır.Hatemoğulları Kafkas kökenli Gürcistan’dan Giresun’a ordan Tepeköye gelirler,Raşit Hatemoğlu daha sonra Dere köyüne damat gelir,bunlara bu Düzce lakabı şunun için takılmıştır Giresun’da Hatemoğulları nereye göç gitti derler oradakiler Düzce ye derler orda bu lakap devam eder. 1939 yılında soyadı kanun çıkınca Düzce soy ismini alırlar halen Dere köyde ikamet etmektedirler.1989 da Altunçaydan ayrılarak 50 hane olarak yeni muhtarlık olurlar
Bir rivayete görede köyde kendir yetiştirilir bu işlenir pamuk haline getirilir bundan don yaparlarmış beyaz olduğundan akdon denmiş Akçakocalılar akdonlular geldi dermiş,yukarı akdonlar,Altunçay,aşağı akdonlar Dereköy lüle re denirmiş Köyde Bitinyalılar zamanında demir ürettikleri anlaşılmaktadır,çevrede bol miktarda demir ocakları ve cüruflarına rastlanmaktadır.Eskiden Akçakoca  Çuhalıdan Dadalı,Başaftun,köyleri üzerinden Haciz dağı aşılarak Düzce Tavuk köyüne ordan Beçiyörük köyünden Düzceye ulaşılırdı.Buradaki su değirmenleri,su hızarları çok ilgi çekmekte idi ama maalesef şimdi bunlardan hiç bırı kalmamıştır munkariz olmuştur Köyde at yarışları ve bayramlarda güreşler yapılırdı ama bu ananelerde yok oldu.Dağlarda linyit kömürü,kılsuyu deresinde Hematit filizlerine rastlanmıştır bu madenle ilgilenilirse  bu madenler işlenilebilir ,ayrıca bu dağlarda mermer de vardır .Demir elde edilebilmesi için dağlarda oyuklar açılarak keresteler yakılarak yüksek fırın elde edilmiş bunlara halen Dereköy bölgesinde görmek mümkündür.Ormanlardan fıçı tahtaları,gemi için keresteler bu köyden sağlanmakta idi, halen Cafer Düzce nin evinde büyük eski su hızarı mevcuttur Kilsuyu deresi, Ihlamur deresi,Aftunderesi bunlar birleşerek Çayağzı’na dökülmektedir .Yıldırım sırtlarında kurulmuştur. Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir,çok eski bir köy olması köyün isminden çok bahsedilmektedir,,ormanlarda demir elde etmek için ocaklara rastlanmaktadır,gelin indiren dağında çok güzel yürüyüş parkuru vardır,piknik yapılacak yerler mevcuttur.Turizme elverişli olması için kilise bölgesi,Üskübü’deki kalıntılar gibi güzel bir hale getirilmeli turistlerin buralara çekilmesi mümkündür Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır köyde tavuk hayvancılığı revaçtadır Köyde bayramlar çok güzel olur beklide başka hiçbir yerde olmayan sistem vardır,köy bayramda 3 mahalleye bölünür ve her gün bir mahallenin bayramı olur ve diğer iki mahalle o gün bayramı olan mahallenin evlerini ziyaret ederler,bu köy içinde çok güzel bir yaşlı genç kaynaşmasına vesile olur manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır Dereköy köyü kültür ve gelenekleri bakımından Manav Türkleri kültürüne sahiptir.HIDIRELLEZ kutlamaları en belirgin kültür izidir.Bundan başka bayramlaşma,selamlaşma,yardımlaşma,büyüklere saygı,Avcılık, başlıca örf ve adetlerdir. DÜĞÜNLERDE İSE: oynanan oyunlar:Alaplı çiftetellisi,misket ve Kasap havasıdır.Bu değerler köy gençleri tarafından yaşatılmaktadır. Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur, Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek    oyunları da oynanır,Köyde içme suyu,  1 adet ilkokul var ama taşımalı eğitimden faydalanılıyor,sağlık ocağı sağlık evi yok ancak mobil sağlık sisteminden faydalanılıyor,1 camii,elektrik,sabit telefonu,ptt acentesi vardır  kanalizasyonu yoktur ,camiye ait 20 dönüm fındık bahçesi vardır, yeni kurulan yerli,az dağınık köy statüsündedir,İstiklal savaşında 1 kişi şehit olmuştur
 
DEREDİBİ KÖYÜ
 
: Düzce ye 27 km,Akçakoca ya 12 km uzaklıktadır .Denizden 120 mt yüksektir. Rakımı 100 dur, komşu köyleri,Beyören,Balatlı,Fakıllı,Çiçekpınar ,Tepeköy,Subaşı dır,94 Hane,389 Nüfusu vardır M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı, 304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı 1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları, 1085 Yılında Artuk beyle gelen Oğuz Türklerin üç ok koluna mensup obaların Akçakoca ya gelmesiyle bazı köyler kurmuşlardır    Bolatlı(Balatlı)Cinci(Deredibi),Beyler(Beyören), Koçeli(Kepenç),Doğancılara gelip yerleşirler.Burada Güney Köy’ünü kurarlar,bu köy daha sonra az da olsa münkariz olur.Ahmet han zamanında Akkazlar korsanları tarafından yağmalanıp yok edilir.18.yy’da burada  Güney köyü kurulur.Daha sonra 1877 Osmanlı-Rus savaşında 15 aile Giresun- Ordu dan Düzce’ye gelir,orada sivrisinek bataklık çok olduğu için Akçakoca’ya doğru gelip ilk önce çuhalıdaki Tarım Kredi nin olduğu yere yerleşirler daha sonra içeriye doğru, şuandaki tek kurumunun olduğu yere gelirler.Fakat burada da sivrisinekten telak olurlar buralar zaten devlet arazisi değildi.Devlet arazisi olan şimdi ki Cinci Köy’üne gelip yerleşirler.Beyören- Balatlı mezrasına bağlı idiler Bu cinci köyünü 1620 yılında  Karadenizden gelen Akkazak korsanları bu köyü hep öldürür ve yok ederler kalanlar ise Balatlı mezrasına giderler bazıları da divani Keramettine  giderler 1916 yılında 2.göç dediğimiz doğu Karadeniz göçü gelmiştir.Giresun- Ordudan çok göç almıştır.Arazi azlığı nedeniyle buradan dışarıya çok göç vermiştir.Kürt Ramazan çavuş 1938de,Ustahasanoğulları Halil İbrahim 1938 yılında Cinci köyü münkariz olduktan sonra, köye gelir,1877 Osmanlı Rus savaşında Giresun ve Ordudan gelenler olur bunlardan Cart Haliller Giresun’dan Düzceye gelir,İmamlar köyüne yerleşirler,sinek ve sıtma hastalığından dolayı Akçakocaya gelirler ,Bu köy ilk önce Balatlı mezrasına bağlı idi. 1958 yılında ayrılıp muhtarlık oldu Bu köy daha sonra Rezedende azda olsa göç gelir eski yerli dağınık köy statüsündedir.   Balatlı, Beyören ,Deredibi aynı mezra içinde idiler Yörük idiler, 1958 yılında ayrılırlar Daha önceleri Cinci köy diye anılan bu köy münkariz olunca Giresun ve Ordudan gelenler tarafından kurulmuştur,Haciz deresi kenarında kurulduğu için bu ismi almıştır Cortoğlu( Coşar) Ali,Ramazan çavuş (Çiftçi),Mollaosmanoğlu (Uzun),Haççakaloğlu(Menteşe)Dursun kahyalar(Husan) bunlar bu köyün kurulmasında öncülük etmişlerdir,AliÇoşar bu köyde 32 yıl muhtarlık yapmıştır .Kıran tarla mevkiinde eskiden çok sıtma hastalığından çok insanlar kırılmışlar,ondan dolayı da buraya kıran tarla ismi verilmiş ,sonrada burayı terk edip Balatlı mezrasına yerleşirler.Kıran tarla mevkiinde su varmış bu su çok iyi bir su imiş kadınlar bu suyu almak için 40- 50 kişi sıra bekler miş su almak için,kıran tarlada halen dahi herhangi bir tarlayı kazıdığında mezar kalıntıları çıkmaktadır,tuğla,kiremit parçaları çıkmaktadır.Ayrıca burada çok demirciler varmış halen bile bu kalıntılara rastlamak mümkündür,Karafar dediğimiz bölgede 1932 yılında Topçu Taburu buraya gelir yerleşir, bir adette Aydın bölgesinden deve buraya getirilir askerlere yardım amacıyla çünkü  burada çok soygunlar yapılıyordu,Askerler Heciz köprüsünde nöbet tutarlardı,1954 yılında 1 asker köprüden düşer,ölür Raşit onbaşı idi. Düzce Akçakoca kurtuluş savaşında çok rol oynamıştır bütün sevkiyatılar bu haciz köprüsünden sağlanırdı,ama burada soygunlar asker kaçakları bir yuva haline getirince devlet buraya bir karakol yapar şimdiki şifalı suyun olduğu yere burası son zamanlara kadar vardı,Haciz yolun dar ve uçurumlu olması burada sık,sık trafik kazaları meydana gelirdi,Haciz İsmi buradaki çeteler soygunlarından dolayı buraya halk haciz ismini vermiştir.1954 yılında Hendekli bir şoför kaza yapar 14 kişi ölür,1957 yılında 1 gelin 1 kızı ile beraber sele kapılıp ölürler Tarihi Mehmet Arif köprüsü diğer adı kanlı köprüdür,birde tahta köprü vardı.İncirlik sırtlarından gelen Kara dere,veHızar deresi Deredibi(Haciz) deresi ile birleşir ve çuhalı çarşısına denize dökülür,2. büyük akarsuyudur İncirlik sırtları eteğinde kurulmuştur Haciz tepesi Tepebaşı tepesi.Köy eskiden Düzce Akçakoca yolu üzerinde idi yeni yol yapılınca önemini yitirdi.Düzce Akçakoca karayolu üzerinde şifalı su dedikleri yer bazı hastalıklara iyi geldiği söylenen suyu vardır ayrıca piknik ve mesire yeri olarak ta burası son yıllarda muntazam bir şekilde halkın ilgisini çekmektedir,Ayrıca Deredibi orman deposu vardır bu depoya yakın yerde Behçet hastalığına iyi söylenen bir suyu vardır bunu halk bilmemektedir ama İstanbul hıfzısıhha dan ekipler gelip incelemeler yapmışlardır.Haciz köprüsü tarihi bir köprüdür, fidanlık alanı içerisindedir koruma alanı içine alınmıştır Kıran tarla mevki arkeologlar tarafından değerlendirilirse burada çok tarihi bir yapılar ve kalıntıların olacağı ve köyün tanıtımına katkı sağlayabilir,köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır ,arı cılık son yıllarda önem kazanmıştır ,orman işletmesine ait odun deposu bu köydedir fidancılık ve ormancılık dikim işlerinde bu köyden çalışanlar çoktur. Ormancılığın çok önemi vardır Düzce.-Akçakoca karayoluna yakın oluşu nedeni ile sevkiyatın ve istihsalinde çalışanlar çoktu.Deredibi orman deposu buradadır fidanlık sahası vardır koruma alanı altına alınmıştır. Eskiden Biçilen keresteler dereye atılır Çuhalı da denize gelir ordan Zonguldaka sevki yapılırdı . Doğu Karadeniz halkı batıya göç ederler Aynı halk Akçakoca dada aynı kültürlerini  devam ettirmektedirler,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır   yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir.1 adet orman kooperatifi,1 cami,elektriği,sabit telefonu,ptt acentesi vardır. Taşmalı eğitim sistemi ve mobil sağlık sisteminden faydalanıyor , sağlık evi  vardır,, fakat faal değildir ,kanalizasyonu yoktur,göçmen az dağınık köy statüsündedir.Köyden istiklal savaşına katılan yoktur yalnız Kore savaşına katılan vardır
 
DÖNGELLİ KÖYÜ
 
Düzceye 36 km,Akçakocaya 7 km uzaklıktadır,rakım 90 mt,en yüksek yeri 100 mt dir .Komşu köyleri Dadalı,Doğancı,Fakıllı,Çiçekpınar,Çayağzı’dır,150 Hane,539 Nüfusu vardır.M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,bu köyde yaşamışlardır Osmanlı zamanında daha sonra buraya 1877 Osmanlı Rus harbinde Doğu Karadenizden laz göçü gelir buraya yerleşirler. Köyün eski ismi Rumlardan kalan ismi Gerişi Sagir ( Fiskodan Sevil Yamak mahallesine kadar), Gerişi Kagir ( Sapaktan Pazaryeri şimdiki Limakın olduğu yere kadar olan kısımdı ).Köyün isminin burada çok yemiş yetiştiriliyormuş muşmula meyvesi çok olduğu için bu ismi vermişlerdir,1877 Hopa göçmenleri tarafından tekrar kurulmuştur,15-20 yılldırda İnebolu göçmenleri artmıştır ,köy çok göç almaktadır,köy Şimdiki limakın bulunduğu yerde 1 fil, 3 sandal ,10 mt büyüklüğünde 7 mt uzunluğunda kayadan tekne şeklinde taşlar vardı,2 adet kuyuda son zamanlarda kapatılmıştır. Memedali Cumhurun evin önündeki kuyu 18 mt uzunluğunda4 mt enindedir su yoktur kullanılmamaktadır öbürü ise Göçürler köyündedir ama oda kapanmıştır Haydar Çakmak tarlasındadır,ayrıca bu köyden limakın olduğu yerden ve köyün içinden Göçürler köyüne 2 yol vardır halen kullanılmaktadır,üst yol Teknik liseye ,alt yol hapishane köprüsüne çıkmaktadır,Şimdiki Dsi kampın olduğu yerde Kurtuluş savaşında Akçakocaya büyük hizmeti olan İpsiz Recep’in karargahı vardı münkariz oldu burada iskele vardı buradan nakliyecilik yapılırdı bu iskelenin çok önemi vardı halen bu isim le burası anılmaktadır İpsiz Recep’in karargahın bulunduğu yerde büyük kavlan ağaçları vardı burada Ayazlı mahallesi ve Döngelli köyü halkı Hıdırellezlerini burada kutlarlardı,bazı büyük düğünlerinde burada yapıldığı söylenmektedir Dadalı köyünden çıkan,yani eski Karahasan kışlası dediğimiz yerden çıkan dere Döngelli deresi olarak Sevil borunun önünden denize dökülmektedir Dadalı köyünden çıkan,yani eski Karahasan kışlası dediğimiz yerden çıkan dere Döngelli deresi olarak Sevil borunun önünden denize dökülmektedir Yıldırım sırtları ve  Tepebaşı  tepesi etekleri altında kurulmuştur Köyde turizm çok canlıdır Döngelli deresi ve Çayağzı deresi arasında kalan çok güzel kumsalı vardır bu kumsalda ayrıca Yaşar Aydına ait banklow tipi evler vardır kafeteryası vardır,çadır turizmi de yapılmaktadır buraya çok çadır kurulmaktadır,Ayrıca Sevil borunun yukarısında dere kenarında ördek avcılığı yapılmaktadır
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa ve sanayi kuruluşlarına dayanmaktadır Lazlar 6. yüzyılda Bizanslıların etkisinde kalarak Hiristiyanlığı benimsediler,doğu Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda Lazlar müslüman olurlar,1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Lazlar batıya göç ederler Lazlar ve Mergeller aynı kökten gelmektedir. Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.
Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir. ,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Lazların yerel oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır
Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirleri. Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur.ama mobil sağlık sisteminden faydalanıyor, Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon,2 cami1 fındık kırma fabrikası 1 yem fabrikası 1 tarım atelyesi,5 adet boru profil fabrikası 3 benzin istasyonu,Macit boru dekorasyon atelyesi,2 kereste biçme atelyesi,2 kürek sapı imalathanesi,3 kahvehanesi 2 bakkalı vardır.Eski göçmen dağınık köy statüsündedir.İstiklal savaşına 2 şehit varmıştır,ayrıca İpsiz Recep çetesinde bulunan Baso Mustafa bölgede çok  mücadele vermiştir ,İpsiz Recep in  en yakın silah arkadaşıdır.Son yıllarda göç alan,göçmen dağınık köy statüsündedir
 
DOĞANCILAR KÖYÜ
Düzceye 35 km,Akçakocaya 4 km uzaklıktadır,Rakımı 100 mt dir,en yüksek yeri 135 mt dir,.Köy koşuları Beyören,Balatlı,Fakıllı,Kepenç ,Ortanca dır. 56 Hane,229 Nüfusu vardır .Osmanlı zamanında daha sonra buraya 1877 Osmanlı Rus harbinde doğu Karadenizden laz göçü gelir buraya yerleşirler ,1890 yılında 24 hane 130 nüfusu vardır 1990 yılında 84 hane 375 nüfusu vardır Bitinyalılardan kalma köy, kalıntılardan münkariz olmuştur
Köy eskiden şimdiki elektrik trafo istasyonu ve Ayazlı tarafında bulunan Gökçeeli  köy ( munkariz  oldu)  vardı.Hızar ve Kara dere yanında kurulmuştu fakat burada boğulmalar oldu,daha sonra çok sinek vardı sıtma hastalığı yaygındı,Gökçeeli köy münkariz olmaya başlayınca Osman Karadayı ağa  daha tepeye yalnız başına gider yerleşir daha sonra buraya Rize,Giresun,Ordu,Kafkas Batum  Acara göçmenleri gelir köy kalabalıklaşır son yıllarda Aban İzzet Baysal yerleşkesi gelince köyde nüfus yoğunluğu yaşanmaktadır ,en fazla göç alan köy konumuna gelmiştir.Ayrıca 1980 den sonra Yığılca,Kastamonu,İnebolu göçmenleri, bu köye göç gelirler .Buraya da Akkazak korsanları gelip Gökçeeli köyünde yok etmeye çalışmıştır fakat burada Bitinya lılar yıllarca kalmışlardır.Orhan gazi ilk buraya gelir Baki çavuşa konuk olur Baki çavuş Yörükhan taifesidir. Merkez mahalle yerli olup,Acara denen yerde Gürcüler oturmaktadır,köyün girişinde de Doğu Karadeniz göçmenleri ve Yığılca göçmenleri oturmaktadır Doğancılar ( Gökçelinden münkariz) ayrılmadır,Gökçelinden Kapkirli mahallesine göç gidenler vardır Köyün eskiden Gökçeli olduğu zaman Ayazlı tarafında Karadere yanında Musa Kazımın ( merhum) tuğla ocağı vardı karşısında da bir değirmen vardı bunun yanında kestane ağacın dibinde sübyan okulu ve kilise vardı buraya Dadalı ve Döngelli köyünde oturan Bitinyalılar buraya gelirlerdi buraya gelmek için iki yol kullanırlardı birincisi Döngelliden hapishane köprüsüne diğeri de teknik liseye çıkar. Bu kalıntılar halen mevcut olmasına rağmen önem verilmeyip şimdilerde münkariz olmuştur,bence buranın kültür bakanlığınca araştırılması lazımdır beklide bazı bulgular elde edil inebilir .2008 yılında açılan Abant İzzet Baysal yerleşkesi buranın önemini fazlaca arttırmıştır.Burada eskiden Çuhallı dan Deredibi köyüne kadar  at yarışları düzenlenirdi,ayrıca Karafar denen yerde karargah vardı buraya Aydından bir adet deve getirilmiş bu deve  bu karargahta nakliyecilikte kullanılmıştır Orhan bey zamanında.Hızar deresi,Kara deresi bu dereler Deredibi deresi ile birleşerek Çuhalıyla deniz kıyısına dökülür.Karafar denen yerden keson suyu mevcuttu Akçakoca’nın su ihtiyacı buradan karşılanıyordu. İncirlik sırtları eteğinde  kurulmuştur. .Köyde köydes yardımıyla güzelleştirilmiştir,turizm açısından zengin değildir .Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa  dayanır., ve yeni kurulan üniversite buraya da ayrı bır katkı sağlamaktadır.Köyde Karadeniz kültürü hakimdir
Düğün eğlencesinde daire şeklinde oynanır.Bunlar misafirlerden oluşur ve oynayarak düğün sahibinden bazı şeyler istenir,. Örneğin tavuk gelsin vaha hey,içki gelsin vaha hey,baklava gelsin vaha hey v.b.gibi sözler söyleyerek devam ederler,sonunda bir tepsi gelir,tepsinin üstüne gelen istekler bırakılır en sonunda gelin ve damadı  çağrılarak oyun bitirilir,oyun daire içine el çırparak ve çökerek oynanır,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur Davul,Zurna,Saz Kemençe karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,oyunları da oynanır.Köyde 2 cami 1 fındık kırma fabrikası,içme suyu,elektriği telefonu vardır taşımalı eğitim ve mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır,Abant İzzet Baysal yerleşkesi buraya ekonomi açıdan büyük katkı sağlamıştır,bir Doğancılar nakliye kooperatif ide vardır.Göçmen az dağınık köy statüsündedir,kurtuluş savaşına katılan olmamıştır.şimdilerde çok göç almaktadır,
 
 
ESMAHANIM KÖYÜ
 
Düzce iline 63 km,Akçakoca ilçesine 24 km uzaklıktadır,..Denizden 150mt yüksektir.en yüksek yeri 250 mt dir’ rakım 125 dır. Küpler,Dilaver,Davutağa,Kurukavak ,Karatavuk,Uğurlu komşu köylerdir.140 Hane 323 Nüfusu vardır
1877 Yılında Osmanlı Rus savaşında Kafkas’lardan göçler başlar.Güney Kafkasya’nın ABJWA-AŞUBA koluna mensup TAVAT prens sınıfından Esma Hanım diye hatun Güney Kafkasya’dayken kocasına ben savaşlardan bıktım buraları terk edecem,batıya gideceğini söyler ama kocası Hamit Ağa karısını dinlemez,Hamıt ağa bu ara hastadır ve sonunda Hamıt ağa ölür. Kafkasyadan Rus zül umundan bıkan Abaza ve Çerkezler Anadoluya göç ederler ,bunlardan Esmahanım,Sait ağa,Hurşit ağa,İsmail ağa Sinop Ayancık kazasına gelirler burada 6 ay kadar dururlar Düzce de Abazaların olduğunu öğrenirler Düzce kazası o sıralar Kastamonu’ya bağlı idi ve buradan yola çıkarak Düzceye gelirler şimdiki Uzun Mustafa’da 3 yıl kalırlar o sıralar burası bataklık olduğu için burada sivrisinekten barınamazlar hastalık ve ölü verirler devletten yardım isterler devlet bunları Çilimli kazasına gönderir burada avlanırken Akçakoca Kaplan dede dağlarını aşarlar ve Kurukavak köyüne gelirler orda yerleşenlerin olduğunu görürler aşağıya doğru inerler dere boyunu takıp ederler.İskan idaresine yerleşmek için müracaat eder,Abazalar yerleşmek için vadileri tercih     ederler. .İskan idaresine yerleşmek için müracaat eder,Abazalar yerleşmek için vadileri tercih ederler.Abazacada PST olan hayat yeri taşıyan yer demektir.Memleketlerinde buna uygun olan Kıran Köyü güneyine vadiye,dere kenarına yerleşirler.Buralar devlet orman arazisidir., Kıran ( şuan munkariz olmuştur Uğurlu ve şimdiki Esmahanım arası) bölgesini seçerler buraya yerleşmeye karar verirler buradan geri dönerek Çilimli’ye döner çoluk çocuklarını ve akrabalarını alarak tekrar Akçakoca Kıran mevkiine gelirler ve yerleşirler fakat burada da eski Rum,Gürcü,Laz lar vardır bunlarla geçinemezler Esmahanım çocuklarını alır şimdiki yer olan Esmahanım mevkisine gelir buraya yerleşir ve köyü kurar köyün kurulmasında çok emeği vardır.Bundan dolayı da bayan olduğu için arkadaşları tarafındanda ödüllendirilerek köyün ismini Esmahanım köyü olarak Akçakocaya bildirirler bu köy sonsuza dek devamlı yaşatılacaktır.Daha sonra muhtarlık sürtüşmesi yüzünden 1932 yılında Dilaver bey kendi muhtar seçilince köye de kendi ismini verir böylece Esmahanımdan ayrılarak ayrı bır muhtarlık olur,yine daha sonra burada yine muhtarlık sürtüşmesi yaşanır 1960 yılında Davut ağa muhtar seçilince köye de kendi ismini verir. Dilaverden ayrılarak ayrı bir muhtarlık olur ve köy Davutağa diye Akçakoca kayıtlarına girer .Esmahanım,Dilaver,Davutağa aynı zamanda kurulur fakat Dilaver Esmahanımdan,Davutağa da Dilaverden ayrılır,Esmahanımın kocası kafkasyada Abhazya da 10 yıl kalır burada Abazacayı öğrenir tekrar Kafkasya’ya geri döner ve burada hastalanarak ölür Esmahanım savaş zulmünden çocuklarını korumak için Anadoluya göç eder,yol arkadaşları da,İsmailağa,Hurşitağa,Saitağadır bunlar Esmahanımı bırakmamışlardır,Esmahanımın kocası Hamıtağadır. Köye 1936 yılında  Rize,  Giresun,Trabzon’dan göç gelmiştir.Köyün 5 mahallesi vardır,bunlar Aşağı mah,Karşı mah,Dere mah,Orta mah,Merkez mah. Kıran mevkii’ne yerleşen Esma Hanım daha sonra kendi adına güneye giderek bu köyü kurmuştur ama Kıran Mevkii’nde eskiden Ceneviz ve Bizanslardan kalma kilise ve mezar kalıntıları vardı ama bunlar munkariz oldu.Bu köyün tarihi yerleri pek bulunmamaktadır.Köy merkezinde camı avlusunun olduğu yerde 150 yıllık tarihi Çınar  ağacı bulunmaktadır 2.75 çapı,çevresi 9 mt dir.Eskiden beri süregelen bütün alınan kararlar bu ağacın altında toplanılır ve burada kararlar alınır bu ağaç çok dikkat çekicidir ,zaten köyde bu ağacın etrafına toplanmıştır.Köyde otantik yapıya sahip birde ahşap yapı vardır ki tv çekimi bile dizi çekimi yapılmıştır,ayrıca tatlısu balıkçılığı dere boyunca yapılmaktadır buranın balıkçılık turizmine açılmalıdır,doğa yürüyüşünde burada mükemmel yapılabilir düzeydedir Ordulu dağlarından çıkan akarsu Küpler Deresi ile birleşerek Gubi deresi ile birlikte köyün içinden geçerek Uğurlu’dan Melenağzı’nda denize dökülür.Dilaver deresi diye anılı Ordulu Dağı ve Yörük Tepesi eteklerine kurulmuştur. Köyde Akçakoca festivaline katkı amacıyla bazı gösteriler,yemekler,kıyafetler,defileler yapılır.Köyde turizm ancak doğa yürüyüşü,canlı alabalık avcılığı yapmak için şirin mükemmel bir köydür.Orman içinde mükemmel doğasıyla da meşhurdur.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır
İsa’dan önce 331 tarihinden itibaren Abhazlar Kafkasya’daki yurtlarında 1864 yılına kadar genellikle bağımsız olarak yaşamışlardır. Abhazya geçmiş yüz yıllarda sıra ile Türklerin ve Gürcülerin işgali altında kalmıştır. Nüfusunun büyük bir çoğunluğu Türk hakimiyeti esnasında islamiyeti kabul etmiştir. Müslüman olmuş büyük bir nüfuz Abhazya da oluşmuştur.1864 yılında Rusların hakimiyetine giren Abhazya’da, 1866 yılında başlattıkları bir ayaklanma başarısız kalmıştır. Bu dönemde birçok Abaza Türkiye’ye göç etti.yy.dan itibaren Abhazya ve Gürcistan’ın ayrı bölümleri yavaş birleşmeye başladı.İlk Ab haz kıralı Lav’on tarafından birleştirilen Ab haz grupları; Abhazgia, Apsilla ve Misimya, Lazikikayı ve Batı Gürcistan’ı da katarak kendini yörenin tek hakimi ilan etmişti. Abhazya 3 ve 4. yüzyıllarda Hıristiyan oldu. Pitsunda şehri bu dinin merkezi oldu. 5. ve 6. yüzyıllarda  bu din Abhazya’nın resmi dini olmuştur. Abhazya 6. yüzyılda en parlak dönemini yaşadı. Abhazya 8. yüzyılda Arapların işgaline uğradı. 16. yüzyıldan itibaren Abhazya Osmanlı hakimiyetine girdi. İslam kültürünün etkisi altında kaldı. 1810 yılında Abhazya Rus hakimiyetine girdi. Ab hazlar, 1821, 1894, 1830 ve 1840 ve daha sonraki yıllarda Ruslara karşı çetin mücadeleler vermeye başladı.Şeyh Şamil, Muhammet Emin ve Maenkats liderliğinde diğer Kafkas Boylarıyla birlikte uzun yıllar Ruslara karşı savaştılar.11-22 Mayıs 1864 te Ab hazlar Ruslarla intihar savaşı yapmaya başladılar. 1864 te ilk göçler başladı. 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı, bölgede büyük bir nüfus kaybına neden oldu.
Köyün genel nüfusu bir kuzey Kafkas topluluğu olan Abhazlar'dan oluşmaktadır. kısmen Hemşinli bulunmaktadır. Yöresel yemekleri, Abhaz ve Hemşin yemekleridir. Bunlar içinde Abısta (Abhazlara özgü bir ekmek türü), haluj (abhaz mantısı), sızbal (genellikle erikten yapılan bir tür meze) gibi çeşitler mevcuttur. Gelenek bakımından abhaz geleneklerine bağlı kalınmıştır. Yöresel oyunları; Abhazlar için Apsuva koşara ve Rinnadır. Abhazların neredeyse tüm oyunları kızlı-erkekli eşler şeklinde oynanır. Hemşinlilere özgü oyunlar ise horondur ve tulum ile onlara da kızlı erkekli oynarlar Abhazların geleneksel çalgıları akordeon ve mızıkadır. Aynı zamanda da düğünler de tahtalara vurularak da ritim tutulur. Abhazların sadece kendilerinde özgü bir gelenekleri vardır. Abhazlar kendi aralarında soylara (sülalelere) ayrılır. Esmanahım daki Abhazlar, Kabba,Suktar(Kutarba), Koadzba, Aşuba, Argun, K'eçba, Kurua, Kurkunaa, Akhba, Çiüşba, Khikuba vb. sülalelerden oluşur. çoğunlukla Kabba ve "Koadzba" soyundandır. Başka soylardan da aileler de bulunmaktadır. Köydeki konuşma dilleri Abhazca ve Hemşin dilleridir. Köy halkı, kendi arasında bu dillerde konuşurlar
Yöresel oyunları Abaza’lar için Apsuva,koşara ve rinadır.Abaza’ların neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil,kemençe,mızıka ve akordeon  ile çalınan ve oynanan oyunlar vardır.Köyde kendilerine göre iki kişiyle oynanan Abaza oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak  oyuncuların ayak figürlerine uydurarak oyunlara eşlik ederler., oyunda oyuncu başı vardır herkese iyi oyun seyrettirmek için iyi oynayanları oyuna davet eder tek tek ve oyunda yaşlı erkeklere genç kızlar eşlik eder genç kızlar sıraya dizilir sırası gelen yaşlı erkek oyuncuya eşlik eder bu şekilde oyunlar devam eder. İçme suyu ,tamamlandı,ilköğretim okulu vardır,kanalizasyon,PTT acentesi,elektrik,sabit telefonu,1 cami,1 değirmeni vardır.Sağlık evi vardır.Köy ulaşım yolu asfaltlıdır.Esma Hanım köyü civar köylere göre daha merkezi bir yapıya sahip olduğundan Abhazya’dan Türkiye’deki yurttaşlarını görmeye gelenler burada ağırlanır ve çeşitli nedenlerden kurulmasın gereken şuralar burada yapılmaktadır.Esma Hanım köyü birçok kez Abhazya’dan gelen önemli şahsiyetleri ağarmamışlardır.Tarım kredi tarım kooperatifi vardır. Esmehanım köylüleri alışverişe 1965 yılında Düzceye giderlerdi çünkü Akçakoca yolu iyi değildi göçmen Abaza köyüdür,az dağınık köy statüsündedir,kurtuluş savaşında 6 kişiyi şehit vermiştir.Göçmen az dağınık köy statüsündedir,dağlarında linyit kömürü bulunmaktadır,orman arazisi olmayan köydür .
 
EDİLLİ KÖYÜ
 
 
Düzceye 44 km,Akçakocaya 5 km uzaklıktadır,rakımı 36 mt.denizden yükseklik 60 mt,dir,,Komşu köyleri,Tahirli,Arabacı,Kalkın, dır. 70 Hane  155 Nufusu vardır. Bu köy  1877 Osmanlı Rus savaşında çok göç alır bunlar hepsi laz kökenlidir. Edilli köyü kurulmadan önce Edilağzı vardı ilk ismi sarı elentilik tir, muhtarlık olunca Edilli olur ilkönce Aktaş ,Arabacı son olarak ta Tahirli köyüne bağlanır,ayrıca 1916-da 2. göç dediğimiz göçte de göç almıştır,göçmen bir köydür,1871 Arazi yoklama defterinde kaydı vardır.1877 lazları bu köyde aşağı mahallede Hopa’dan gelenler,yukarı mahallede ise Arhavi’den gelenler olmuştur,daha sonra köy turizm açısından değer kazanınca buraya tatil amaçlı yerleşmelerde olmuştur Köyü ilkönce Ömeroğlu kabilesi kurmuştur,bunlar ilkönce Evliya caminin oraya yerleşirler,daha sonra Edil ağzına sonrada burayı dar görünce iç tarafa doğru giderler,bu sülaleler İzmit ten Düzceye ordanda Akçakocaya sahile inerler,çünkü ozaman buralar devlet arazisi idi göç alan yerdi,İzmit’ten sinek ve tifo hastalığı çok olduğu için bu tarafları tercih etmişlerdir ,aynı şekilde Düzce dede bu olayları yaşayınca artık denize doğru Akçakocaya gelmişlerdir,ayrıca takalarla gelen ailelerde olmuştur.Bu köyü kuran aileler şunlardır,Ömeroğlu,Kahvecioğlu,Yazıcıoğlu,Şirinoğlu,Cenevizoğlu,dur.Ömeroğlu kabilesi Muti Reisoğlu dur Hopa da Ömeroğlu diye tanınırlar. Bu köy 1928 de muhtarlık olmuştur
Akdere, Aktaş şelalesi bu köyden  Arabacı ve Edilli den  geçerek denize dökülür
Kaplan dede (1158)mt, Kaplan tepesi (1o66)mt,Sivri tepesi etekleri altında kurulmuştur
Köy çok temiz şirin bir köydür,Aktaş şelalesi  Edilli köyünden denize dökülmektedir. Edilliağzı son yıllarda önem kazanınca buraya yapılan kafeteryalar ve çadır turizmi buraya ilginin git gide artığı görülmüştür. Kavlan kampın ve kafeteryası meşhurdur.Köyün ekonomisi tarıma dayalıdır tavuk kümesçiliği de son zamanlarda yapılmamaktadır Lazlar 6. yüzyılda Bizanslıların etkisinde kalarak Hiristiyanlığı benimsediler,doğu Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda Lazlar Müslüman olurlar,1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Lazlar batıya göç ederler Lazlar ve Mergeller aynı kökten gelmektedir. Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler.Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir.1828-1829 Osmanlı Rus Savaşlarında Laz Savaşçıları Osmanlı cephesinde yer almışlardır. Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan  Berlin Anlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü. Bu savaştan olumsuz etkilenen Lazlar Bursa, Yalova, Karamürsel,İzmit, Adapazarı, Karasu,Akyazı, Geyve,Hendek, Sapanca, Zonguldak, Düzce , Akçakoca gibi bölgelere göç ederek dil ve kültürlerini buralara taşıdılar. Akçakoca’da merkez ve köylerde yerleştiler. Lazlar Akçakoca’da daha çok Merkez İlçedeki  Osmaniye , Ayazlı Mahallesinde ve Edilli , Döngelli, Uğurlu Köylerinde kalabalık gruplar halinde bulunmaktadır. :  ,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Lazların yerel oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirler,. sağlık evi sağlık ocağı yoktur mobil sağlık sisteminden  faydalanılıyor ,taşımalı eğitim sistemi vardır,1 cami,içme suyu,ptt acentesi,elektrik,sabit telefonu,1 değirmeni vardır,yolu asfalttır,kanalizasyonu yoktur .Göçmen az dağınık köy statüsündedir.Kurtuluş savaşında 2 asker şehit vermiştir,meyvecilik fazla yapılmaktadır,ayrıca denizde doğalgaz araması yapılmış bır kuyu burada da açılmıştır
 
FAKILLI KÖYÜ
 
 
Düzce ye 32 km Akçakoca ya 7 km uzaklıktadır, rakım 111 dır. Komşu köyleri Çiçekpınar Beyören,Doğancı köyleri komşularıdır. 86 Hane 363 Nüfusu vardır. 1877 Osmanlı-Rus savaşında 15 aile Giresun-Görele’den Düzce’ye gelir,orada sivrisinek bataklık çok olduğu için Akçakoca’ya doğru gelip şuandaki tek kurumunun olduğu yere gelirler.Fakat burada da sivrisinekten telak olurlar buralar zaten devlet arazisi değildi.Devlet arazisi olan şimdi ki Fakıllı Köy’üne gelip yerleşirler.Beyören-Doğancılar-Çiçekpınar köylüleri;bunlar Giresun’dan geldiler çok fakirdirler diye bu köye hep yardım etmişlerdir.fakir aileler geldi durumları iyi değil diye bu köyler Fakıllı köyüne fakirli demişler daha sonra, 1925 yılında muhtarlık olunca bugünkü adını ‘’Fakıllı’’ almıştır.Köy ilk önce Güney-Fakirli-Fakıllı olur.
Fakıllı köyünün büyük çoğunluğu Giresun'un Görele İlçesi DAYLI Köyünden Rus Harbi zamanında göç etmiştir. Köyde Trabzon Vakfıkebir,Rize göçmenleri de vardır.Aşağı mahalle orta mahalle, kocaman mahalle diye 3 mahallesi vardır.İlk zamanlar deniz kenarında bir dere yatağına yerleşmişler fakat burada sivrisineklerin çok olmasından dolayı bazıları sıtma hastalığına yakalanmış ve bir zaman sonra iç taraflara doğru ilerleyerek Akçakoca'nın yaklaşık 7 km. uzağına yerleşmişler.İlk kurucuları rahmetli Hacellioğlu (HACI HALİLOĞULLARI) OSMAN’DIR.Köy coğrafi yapısı itibariyle küçük ölçeklidir.Etrafı yaklaşık 5 köy ile çevrilidir.Buna mahsuben yüzölçümü azdır, tarıma dayalı ekonomiye sahiptir,tarıma dayalı ekonomilerde toprak çokluğuyla orantılı olarak kalkınan köyler göç vermemektedir.Fakıllı köyünde ise toprak yüzölçümünün az olması sebebiyle göç hareketi hızlıdır.FAKILLI Köyü sahibi olduğu doğal güzellikleriyle, sıcak ve güler yüzlü insanlarıyla tanınmaktadır.Ülkemizde eşine ender rastlanan FAKILLI MAĞARASI adını köyün kendisinden almıştır..Mağara doğal sarkıt ve dikitlerle süslüdür.Yıl içinde binlerce yerli ve yabancı misafir tarafından ziyaret edilmektedir.Bir rivayet olarak söylenir ki; mağara içinde uzun süre kalan astım hastalarının şikâyetlerinde fark edilebilir şekilde azalmalar yaşanmaktadır...FAKILLI MAĞARASI gelişime açık turizm zenginliği olarak Akçakoca ilçesi için de bir değer olarak kabul edilmelidir. Hak ettiği değeri çok yakın zamanlara kadar alamayan bu zenginlik için bilindiği kadarıyla DÜZCE VALİLİĞİ, DÜZCE ÜNİVERSİTESİ, AKÇAKOCA KAYMAKAMLIĞI, KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İL ile İLÇE birimleri ciddi çalışmalar yapmışlardır.ve  turizme açmışlardır..Hızar ve Karaderenin birleşmesi sonucu Deredibi deresi bu köyün önünden geçmektedir.İncirlik sırtlarının eteğinde kurulmuştur.Haciz tepesi 960m’diYıl içinde yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir.Fakıllı mağarası gelişime açık turizm zenginliği olarak Akçakoca ilçesi içinde bir değer olarak kabul edilmektedir.Hak ettiği değere çok yakın zamanda ulaşacaktır.Kültür bakanlığı çalışmalarını bitirmiştir.Mağara hakkında çok ciddi çalışmalar yaparak köyün tanınması bakımından çok önemli olan bu mağara bir kültür hazinesi olarak değeri bilinmesi ve korunması lazımdır.Akçakoca'nın Fakıllı Köyünde bulunan Fakıllı Mağarasına gitmek için Çuhallı çarşısından, itfaiye ve cezaevi güzergâhını takip ederek çevre yolu köprüsü altından geçerek köy merkezine ulaşılıyor. Cami yanından ilerleyip kahveyi geçince aracı bırakıp sağ yokuşu gösteren amatör tabela doğrultusunda iniyorsunuz. Mağara girişinde sağ üst bölümde mağarayı aydınlatan şalter bulunuyor. Bunu yakıp 15 metrelik bir girişin ardından ıslak hatta su akan engebeli zeminde yürüyor, eğiliyor, bazen de ördek yürüyüşü yaparak galeriden galeriye geçiyorsunuz. 150 metresi gezilen mağarada bulunan sarkıt ve dikit oluşumlarıyla hayranlık topluyor. Beyaz oda denilen sütunların, bulunduğu oluşumlar ilgi çekiyor. 1500 metre gezi galerisi olup tamamı gezilemeyen mağaranın ilgililerin ilgisine ihtiyacı olduğu görülüyor! Mağarada astım problemi olanlar için bir bank bulunuyor. Buradaki nemli havayı bir süre teneffüs edenler mağara dışına çıktıklarında solunum rahatlığı kazanıyorlar. Çekim yapacak olanlar flaş ve sehpa getirmeliler. Alçak yerlerde başınızı vurmamaya ıslak taşlarda kayıp düşmemeye dikkat etmeliler. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır,son yıllarda Fakıllı mağaranın faaliyete geçmesi ile buranın önemini artırmıştır. Doğu Karadeniz kültürü hakimdir Giresun ve Rize yöreleri kültüründen çok şey almıştır ama son yıllarda bu kültür kendini yitirmiştir
Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil,kemençedir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu,üçayak ve kemençe ile oynanan oyunlar vardır. Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir
Köyün içme suyu şebekesi vardır,kanalizasyonu yoktur.PTT acentası,elektrik,sabit telefon,2cami,cami vakfı derneği vardır.Sağlık evi,sağlık ocağı yoktur.köy taşımalı eğitim ve mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır,göçmen dağınık köy statüsündedir.Kurtuluş savaşına katılan olmamıştır.Köy yolu asfalttır
 
GÖKTEPE KÖYÜ
 
 
Düzce ye 44 km Akçakoca ya 5 km uzaklıktadır ,denizden 100-120 mt yüksektir
Yeniköy,Kepenç,Kentmenli,Koçar,Kınık,Arabacı köyleri komşularıdır. 60 Hane  167 Nüfusu vardır.  M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı bu köyde yaşamışlardır.
1940 yılında köyde 20 hane Bulgar göçmeni Türkleri vardır.Bunlar son yıllarda buradan ayrıldılar,bunlar şimdiki Cumayanı civarında yerde oturmuşlardır.1878 yılında Osmanlı-Rus savaşında doğu karadenizden göçler olur,bu göçler bu köye gelerek yerleşirler.Daha sonra 1916 ve 1940 yılları arasında köye tekrar doğu karadenizden göçler gelir.Köyün kurulmasında öncülük eden Hacı Ahmet Solak’tır.Köyde etnik grup göçü yoktur,köyde hep Laz vardır ve hep lazca konuşulur.1935 yılında Batumdan kaçak göçmen Gürcüler bu köye gelir,bunlar daha sonra Kirazlı Köyü’ne göç ederler.1878 yılında Lazlar takalarla Samsun,Sinop’a gelir ve yerleşirler fakat buralarda duramazlar karayolu ile Akçakoca’ya doğru gelirler.Yolda akrabalarını kaybedenler,hastalıklardan ölenler olur.Ayrıca Akçakoca’ya takalarla gelenler olur.Takalarla gelenler zengin,karayolu ile gelenler fakirdir.Köy 1915 Çanakkale Savaşı’ndan sonra daha fazla göç alır,köyde 1915 yılında sıtma hastalığından dolayı çok zayiat verir,Çanakkale Savaşı’na giden en az 30 kişi geri dönememiştir bu yüzden köy çok zayiat vermiştir.Köy kadınları bu suretle dul kalmışlardır. .1877 lazlar bu köyde Merkez,Çay,Kotiller,Mekane,Cumayanı,Kazancı mahalleleri olmak üzere 6 mahallesi vardır Orhan deresi,çay deresi su altı seviyeleri çok değişkendir,Pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur  İncirlik sırtları eteğinde kurulmuştur,haciz tepesi .  Köy köydes yardımı ile modern hale getirilmiştir,yüksekte oluşu,havadar oluşu mükemmel görüntüsü ile güzel bir köydür.Köyde iki mağara vardır,bir tanesi insanların oyarak meydana getirdiği bir mağaradır,burası ibadethane olabilir,araştırılması gerekir.Yakınında Kırgız mezarlığı adı verilen mezarlık vardır,köyde Alemdar Ali ağanın mezarı bulunmaktadır.Çay mahallesinde bir adet alabalık çiftliği ile beraber restoran vardır,doğa yürüyüşü yapılabilecek yerdir Ahmet Dede türbesi ve piknik alanı çok meşhurdur .Cumayeri mesire yeri şehrin 4 km güney batısında Arabacı köy yolu üzerinde dedir etrafında asırlık çınarlar ,değirmen deresi kenarındadır.Oğuzların ÜÇ-OK koluna mensup  Kınık obaların  kurduğu Kepenç,Ortanca,Göktepe,Kınık,Emirköy,Koçar,Koçulu,Aktaş,Arabacı,Kırgız Tahirli köyleri ile Yukarı ve Aşağı mahalle,Divanı Keramettin sakinlerinin Cuma namazlarını kılmak ,Pazar alışverişlerini yapmak için seçtikleri yerdir,Dere kenarında Horasanlı Secattin Kara Ahmet Dede burada bir Tekke kurmuştur,birde bir hamam,ve su değirmeni kurulmuştur,daha sonra bu tekke yıkılarak yerine Kestane kalaslarından hiç çivi kullanılmadan Çantı Cami yapılmıştır 15. yüzyılda,Caminin bahçesinde de kamelya yapılmıştır,o zamanın Ayanları burada istirahat eder,pazara ,cumaya gelen köylülerin eniyi sebze ve meyve yetiştirenlere ve at besleyenlere burada ödül verilirdi halk teşvik edilirdi,hamamda temizlik yapanlar,Pazar alışverişlerini bitirenler Cuma namazına muta kip köylerine giderlermiş,Cami bitişiğinde Kara Ahmet Dede türbesinde de ziyaretçiler,genç kızlar çocuklar,hastalar çeşitli dileklerde bulunurlarmış,türbede mum yakar,bez parçalarını bağlıyarak dilekte bulunurlarmış,Hıdırellez günü dere kenarında yemekler pişirilir dualar okunur yemekler yenirmiş,vaat edilen adaklar kesilirmiş bu adaklar aynı yerde yenirmiş,halkımız tarafından kutsal sayılan bu mesire yeri Akçakoca belediyesi tarafından temizlenmiş tadilatları yapılmış restoranı camisiyle beraber turizme muntazam bir şekilde hizmet vermektedir turistlerin uğrak yeri haline gelmiştir görülmeye değer bir mesire yeridir,1994 yılından itibaren de temmuz ayın ikinci haftasından itibaren Ahmet Dede anma haftası düzenlenmektedir,ayrıca her yıl bahar şenlikleri de düzenlenmektedir.Bir rivayete göre Sarma Deresi çok büyüktü,köyün güney batı kısmına gemiler denizden Sarma Deresi içinden Göktepe köyüne kadar girerler bu gemilerin bağlı bulunduğu yerin adı Sinaplı diye anılır.Burası bir iskeleydi.Ormanlarda kesilen ağaçlar buradan nakliye yapılırdı.Huni şeklindeki kayaları toprağa çakıp gemileri oraya bağlarlardı,bu kayalar  köyde daha sonra hocanın üzerine çıkarak ezan okunmasında kullanılmıştır,halen bu kayalar ahşap camii çevresinde mevcuttur.İstanbul Boğazı açılınca Karadeniz deniz suyu azalır Sarma Deresinde ki suda bu yüzden azalır.Şuan ki durum çok az akarsuyu vardır.Alemdar mezarlığında yatan Ahmet Dede lakaplı ermiş bütün diğer köylerin cenazelerine gidermiş,birgün köyde cenaze olur cenazeye gitmez annesini dikkatini çeker,anne Ahmet Dede’ye seslenir ‘’oğlum cenazeye niye gitmiyorsun’’ Ahmet dede annesinin elini tutarak cenaze evine gider tabutu açar bak anne ben bu domuzun cenazesini kılmam der gerçekten tabutun içinde domuz hayvanına benzeyen mevta vardır annesi korkar ve annesine seslenir ‘’anne bunun için ben bu domuzun cenazesini kılmam der’’ köylü şaşırır.Çünkü bu ölü çok kötü bir kişiymiş,herkese kötülüğü varmış.Bu yüzden Ahmet Dede’ye ermiş lakabını vermiştir.Ahmet Dede genç yaşta bekar iken ölür Alemdar mezarlığı içinde mevcuttur.Bunu bilen kişiler buraya ziyarete gelirler.Ethem Sarı bu ermişin mezarlığını restore ettirmiştir.Ethem Sarı ayrıca Alemdar Ağa’nın mezarlığında orijinal taşlarıyla restore ettirmiştir.Buraya ziyarete gelenler çoktur.Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden gelen talebeler burada tezlerini görmektedirler.
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa da dayanır ,ayrıca köyde mantar yetiştiriliciğde yapılmaktadır. Lazlar 6. yüzyılda Bizanslıların etkisinde kalarak Hiristiyanlığı benimsediler,doğu Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda Lazlar Müslüman olurlar,1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Lazlar batıya göç ederler Lazlar ve Mergeller aynı kökten gelmektedir. Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler.Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir. Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Lazların yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da Laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Taşımalı,eğitimden,mobil,sağlık hizmetinden,faydalanmaktadır,içme suyu,kanalizasyonu,elektriği,telefonu,ptt acentesi,2 adet camii,1 kültür mantar kooperatifi,amatör futbol spor kulübü vardır.Köy yolu asfalttır,göçmen dağınık köy statüsündedir.İstiklal savaşında ençok şehit veren köydür  32 askeri şehit vermiştir,%93 fındık bahçesi vardır,
 
HASAN ÇAVUŞ KÖYÜ
 
Düzce ye 55 km,Akçakoca ya 16 km uzaklıktadır,.Denizden 50 mt yüksektir. Rakım 54 dür .Kalkın,Nazımbey,Melenağzı komşu köyleridir .156 Hane,518 Nüfusu vardır.1085 Yılında Artuk Bey ile gelen Oğuz Türklerinin Üç ok  koluna mensup obalardan yerleştirilmiştir.Bizans zamanında Ceneviz kalesi civarında Hıristiyan köyleri vardı.1167-1185 yılında buraya Selçuklu obaları gelir ve yerleşir buradaki Bizans köylerini yağma ve talan ederler bunun üzerine Bizanslar imparatora şikayet ederler.İmparator da Romanya Dobruca’da ki Gagavuz Türklerinin silahşör obalarını bu köyler yakınına yerleştirir ve yağmalanmayı önler Buradaki halk daha sonra münkariz olmuştur.Bu halk kılsuyu ve orduya göç gitmiştir diğerleri yurdu terk etmişlerdir 1877 yılında Rus-Osmanlı Savaşından dolayı  doğu Karadeniz ve Kafkasya’dan göç alır.Rusya’nın NOVRESSKY limanından köhne vapurla buldukları her türlü teknelerle batı Karadeniz’e doğru göçe başlarlar.Samsun,İnebolu en son Akçakoca Çuhalı İskelesi’ne gelirler.Günlerce gemilerde aç susuz kaldılar,deniz tutması ve tifo hastalığına yakalanıp çok zayiat verdiler.Akçakoca İskelesine çıkanlardan ölenlerin 2 yerde mezarı yapıldı.Bugünkü Mustafa Açıkalın Okulu ve Huzur Evi arasında gömüldüler birde müftülük binasının olduğu yerde gömüldüler.Yeniden sağlıklarına kavuşan Çerkez aileler Düzce kazasına gittiler,bir kısım Akçakoca’da kaldı.Bunlar daha sonra Hasan Çavuş Köyü’ne yerleştiler.Köy Çerkes ,Circasse,Kirkas,Çerkis ve Çerkez olarak anılırlar.Abasg-Karket dilleri Adige Ubi ve Abhaz lehçeleri olmak üzere 3’e ayrılır.Çerkezler köy kabile şeklinde yaşarlar.21 mayıs 1864 günü TUABSE’ye yakın Acepsu dere kenarında KBAADE ile intihar savaşı denilen mevkide Ruslarla karşılaşan son Adige fazla Dağlı ve Kırımlı hunharca ve vahşice kullanılan nefatlarla yurtlarından sürüldüler.270 yıl süren Kafkas harpleri son buldu.1864 göçünde 3milyon Çerkez nüfusu Anadolu’ya göçünden dolayı azalmışlardır.Karaburun mahallesinde Bizans döneminde kurumlu 1 iskele vardı,bu iskele çevre köyleri kullanıyorlardı.Dere içinde Ebir kilise tabanı bulunmuştur çünkü burada Protestan kilisesi vardı.Kilise civarında ki cami mezarlıklarla birlikte munkariz oldu.Halen kiliseye ait ayazma kalıntıları bahçe içinde bulunmaktadır.Burası Bizanslılara ait iskan yeriydi.Köy Göçmen köydür,Kafkasya,Rize,Pazar,Trabzon’dan çok göç almıştır.Merkez ve Karaburun mahallesi vardır.Köyün diğer adı Çerkezköy’dür.
Köye ilk gelen Hasan Çavuş Efendi bu köyün kurulmasında öncülük etmiştir.Daha önce Çerkez köy olan bu köye atalarının ismini bu köye vermişlerdir.Bu köyde Hemşin ve Laz lar da vardırOrdulu Dağı eteklerinde kurulmuştur,Yörük tepesi İlçemiz turizmin yoğunlaştığı en önemli plajlarımızdan birinin bulunduğu otel,pansiyon,restoran,kafelerin olduğu bir yerdir,plajı ile ünlü olan bir köydür, g İlçemiz turizmin yoğunlaştığı en önemli plajlarımızdan birinin bulunduğu otel,pansiyon,restoran,kafelerin olduğu bir yerdir,plajı ile ünlü olan bir köydür, elen dinlenme ve eğlGözün alabildiğince uzanan geniş, bakir kumsallı plajlar, gerisinde kamp alanları, ekonomik fiyatlı kır lokantaları, gölgeli piknik alanları ilk dikkat çeken özellik olarak görünüyor. Bir zamanlar başta Alman turistler olmak üzere karavan ve çadır turizmin en gözde tatil yerlerinden biri olan Karaburun, günümüzde daha ziyade yerli turistlere hizmet veriyor. Köy meydanına gelince ortama çok çabuk alışıyor, her yeri bir çırpıda görebiliyorsunuz. Uzun boylu ağaçlar altında ki minik parkta dinlenme molası verirken, her iki yana uzanan kumsal denize girenleri ağırlıyor. Açıklarda insana dost yunus balıkları sırt yüzgeçlerini göstererek çeşitli oyunlar yaparken ilgi odağı olup, sahillerin güvenli olduğu konusunda mesaj veriyorlar. Kıyıdan itibaren 100 metre boyunca sığ olan deniz, dalga olsa bile yüzenleri olumsuz etkilemiyor. Geniş alanda kamp yerleri, diskotek, bar, çay bahçesi, iki içkili, bir içkisiz lokanta, gelişmiş olan ev pansiyonları ihtiyaçları karşılamaya yetiyor. Mayıs ayında başlayan mevsim Kasım ayına dek tatil izni veriyor. Karaburun sahilinde denize paralel devam ettiğimiz yolun sonunda Melenağzı Köyü ile karşılaşıyoruz. B.Melen Çayının denize kavuştuğu bu bölgede, balıkçı tekneleri canlı renkleriyle, toprak renkli çaya renk katıp süslüyorlar. Dokuz Değirmen köyünden başlayan rafting katılımcılarının bitiş noktası olan Melenağzı mevkiinde bulunan köprü, çayın her iki yanını ve çevreyi seyir için imkan verirken, piknik yapmaya elverişli alanlar, pansiyon ve bahçeler göz okşuyor. Yöre halkı fındıkçılıkla uğraşıyor ve balıkçılıkla geçinenler uygun yerlere bıraktıkları ağlara az da olsa kefal balıkları doluyor.Köyün ekonomisi tarım, hayvancılık ve turizme dayalıdır Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda bu bölge müslüman olur 1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Doğu Karadeniz halkı batıya göç ederler Aynı halk Akçakoca dada aynı kültürlerini sürdürmektedirler. Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler.Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir.1828-1829 Osmanlı Rus Savaşlarında Laz Savaşçıları Osmanlı cephesinde yer almışlardır. Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan  Berlin Anlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü. Bu savaştan olumsuz etkilenen Lazlar Bursa, Yalova, Karamürsel,İzmit, Adapazarı, Karasu,Akyazı, Geyve,Hendek, Sapanca, Zonguldak, Düzce , Akçakoca gibi bölgelere göç ederek dil ve kültürlerini buralara taşıdılar. Akçakoca’da merkez ve köylerde yerleştiler. Lazlar Akçakoca’da daha çok Merkez İlçedeki  Osmaniye , Ayazlı Mahallesinde ve Edilli , Döngelli, Uğurlu Köylerinde kalabalık gruplar halinde bulunmaktadır.
Neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil,kemençe,mızıka ve akordeon  ile çalınan ve oynanan oyunlar vardır.Köyde kendilerine göre iki kişiyle oynanan Çerkez  oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak oyunlara eşlik ederler.,üçayak ve kemençe ile oynanan oyunlar vardır.Kafkas kültürü daha revaçtır. El çırpma(çepikli) oyunları meşhurdur Bir ağaca yumurta asılır, onu silhı ile kim kırarsa Tesayüzden çorap hediye edilir ,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü  hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Lazların yerel oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Bar,Halay,Horon,Sallama,Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirler.
İsa’dan önce 331 tarihinden itibaren Ab hazlar Kafkasya’daki yurtlarında 1864 yılına kadar genellikle bağımsız olarak yaşamışlardır. Abhazya geçmiş yüz yıllarda sıra ile Türklerin ve Gürcülerin işgali altında kalmıştır. Nüfusunun büyük bir çoğunluğu Türk hakimiyeti esnasında islamiyeti kabul etmiştir. Müslüman olmuş büyük bir nüfuz Abhazya da oluşmuştur.1864 yılında Rusların hakimiyetine giren Abhazya’da, 1866 yılında başlattıkları bir ayaklanma başarısız kalmıştır. Bu dönemde birçok Abaza Türkiye’ye göç etti.yy.dan itibaren Abhazya ve Gürcistan’ın ayrı bölümleri yavaş birleşmeye başladı.İlk Ab haz kıralı Lav’on tarafından birleştirilen Ab haz grupları; Abhazgia, Apsilla ve Misimya, Lazikikayı ve Batı Gürcistan’ı da katarak kendini yörenin tek hakimi ilan etmişti. Abhazya 3 ve 4. yüzyıllarda Hıristiyan oldu. Pitsunda şehri bu dinin merkezi oldu. 5. ve 6. yüzyıllarda  bu din Abhazya’nın resmi dini olmuştur. Abhazya 6. yüzyılda en parlak dönemini yaşadı. Abhazya 8. yüzyılda Arapların işgaline uğradı. 16. yüzyıldan itibaren Abhazya Osmanlı hakimiyetine girdi. İslam kültürünün etkisi altında kaldı. 1810 yılında Abhazya Rus hakimiyetine girdi. Ab hazlar, 1821, 1894, 1830 ve 1840 ve daha sonraki yıllarda Ruslara karşı çetin mücadeleler vermeye başladı.Şeyh Şamil, Muhammet Emin ve Maenkats liderliğinde diğer Kafkas Boylarıyla birlikte uzun yıllar Ruslara karşı savaştılar.11-22 Mayıs 1864 te Ab hazlar Ruslarla intihar savaşı yapmaya başladılar. 1864 te ilk göçler başladı. 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı, bölgede büyük bir nüfus kaybına neden oldu.
Köyün genel nüfusu bir kuzey Kafkas topluluğu olan Abhazlar'dan oluşmaktadır. kısmen Hemşinli bulunmaktadır. Yöresel yemekleri, Abhaz ve Hemşin yemekleridir. Bunlar içinde Abısta (Abhazlara özgü bir ekmek türü), haluj (abhaz mantısı), sızbal (genellikle erikten yapılan bir tür meze) gibi çeşitler mevcuttur. Gelenek bakımından abhaz geleneklerine bağlı kalınmıştır. Yöresel oyunları; Abhazlar için Apsuva koşara ve Rinnadır. Abhazların neredeyse tüm oyunları kızlı-erkekli eşler şeklinde oynanır. Hemşinlilere özgü oyunlar ise horondur ve tulum ile onlarada kızlı erkekli oynarlar Abhazların geleneksel çalgıları akordeon ve mızıkadır. Aynı zamanda da düğünler de tahtalara vurularak da ritim tutulur. Abhazların sadece kendilerinde özgü bir gelenekleri vardır. Abhazlar kendi aralarında soylara (sülalelere) ayrılır. Esmanahım daki Abhazlar, Kabba,Suktar(Kutarba), Koadzba, Aşuba, Argun, K'eçba, Kurua, Kurkunaa, Akhba, Çiüşba, Khikuba vb. sülalelerden oluşur. çoğunlukla Kabba ve "Koadzba" soyundandır. Başka soylardan da aileler de bulunmaktadır. Köydeki konuşma dilleri Abhazca ve Hemşin dilleridir. Köy halkı, kendi arasında bu dillerde konuşurlar.Folklorik olarak akerdıon ve mızıka vardır Kalabalık aile yapısına sahip köyde,Hopa Hemşinlilere özgü,hemşince denilen bir dil konuşulur.esasen Ermenicenin bir dialekti olan bu dil,yöreye özgüdür.düğün cemiyetleri tulum ile olan köyde,Hopa Hemşin,üçayak,Artvin temurağa horonları ve çevre Rize Hemşin köylerinin etkisi ile Rize Hemşin horonu oynanmaktadır.Hemşinliler m.ö ikinci yüzyılda Horasandan gelip İranın
Hamadan bölgesinde 400 yıl kalmışlardır,daha sonra Kars, Arpaçay ilçesinin doğusuna buradan da 623 yılında İran Bizans savaşında Çoruh nehrini aşıp bu günkü yerlerine yerleşmişlerdir Arsaklı ve Saka Türklerinin bir boyudur. Birçok savaşa sahne olan Ermenistan’da,Kafkasyada ki Arapların baskılarına dayanamayınca Ermeniler isyan edip,batıya göç etmeye başlarlar 789-790 yıllarında 12 bin Ermeni Hemşin topraklarına girdi ve bugünkü Hemşin’in bulunduğu yere bir kent kurdular buraya da  kendi isimleri olan Hamanaşen adını verdiler bu ad zamanla Hemşin’e dönüştü. Hemşinlilerde diğer eski kavimler gibi 16. yüzyıldan itibaren Müslümanlığı kabul etmişlerdir,Lazlarda deniz kenarında yerleşirken  Hemşinliler içeriye doğru dağlık bölgeye yerleşmeyi tercih etmişlerdir.Hemşinliler Cumhuriyet ilk yıllarında batı bölgelerine göç etmeye başlarlar göçler Düzce, Adapazarı,İzmit,Bursa’ya yerleşmişlerdir,.Hemşinliler eskiden Oğuz Türkçesi konuşurken daha sonra bu bölgeye gelen çok sayıda Ermenilerle birlikte yaşamaya başladıktan sonra Ermeni dil kültürünün etkisinde kalmıştır.Halk arasında bu dil Hemşince olarak bilinmektedir
Hemşinliler M.Ö. ikinci yüzyılda Horasandan gelip İran’ın Hamadan Bölgesinde dörtyüz yıl kalmışlardır. Daha sonra Kars’ın Arpaçay İlçesinin doğusuna, buradan da 623 yılında İran- Bizans Savaşı sırasında Çoruh nehrini aşıp bu günkü yerlerine yerleşmişlerdir. Arsaklı ve Saka  Türklerinin bir boyudur.Bir çok savaşa sahne olan Ermenistan’da ve Kafkasya’da ki Arapların baskılarına dayanamayan Ermeniler isyan edip batıya göç etmeye başladılar. 789-790 yılları arasında 12 bin Ermeni Hemşin topraklarına girdi ve bu günkü Hemşin’in bulunduğu yerde bir kent kurdular. Buraya kendi isimleri olan HAMANAŞEN adını verdiler. Bu ad zamanla Hemşin’e dönüştü. Hemşinliler de diğer eski kavimler gibi 16. Yüzyıldan itibaren Müslümanlığı kabul ettiler. Lazlar deniz kenarlarına yerleşirken, Hemşinliler sahilden uzak, dağlık bölgeleri tercih ettiler. Hemşinliler, Cumhuriyetin ilk yıllarınsa batı bölgelerine göç etmeye başladılar. Göçler daha ziyade Karasu, Kocaeli ilçeleri ,ile Düzce ili ve Akçakoca’ya olmuştur. Ayrıca İstanbul ve Bursa illerinde de toplanmışlardır. Hemşinliler eskiden Oğuz Türkçe’si ile konuşurken, daha sonra bu bölgeye gelen çok sayıda  Ermenilerle birlikte yaşamaya başladıktan sonra Ermeni dil kültürünün etkisinde kalmıştır. Halk arasında bu dil Hemşince olarak bilinmektedir. Karaburun mahallesinde ki pansiyon,bar ve kafelerin restorasyonu yapıldı.Köy taşımalı eğitimden yararlanmaktadır,sağlık ocağı yoktur ancak mobil sistemden yararlanmaktadır.Kanalizasyonu yoktur,PTT acentesi,elektrik,sabit telefonu vardır.Değirmen yoktur. yoktur % 4 plaj ve kayalıktır tatlısu balığı yanı sıra balıkçılılık yapılan köydür,karışık göçmen,dağınık köy statüsündedir.Köyden kurtuluş savaşına katılan olmamıştır,orman alanı yoktur
 
HEMŞİN KÖYÜ
 
Düzceye 54 km,Akçakocaya 15 km uzaklıktadır,Rakımı 250 mt dir,yüzölçümü 16.000 dönümdür,denizden 200 mt yüksektedir,köyün en yüksek yeri 345 mt dir..Komşu köyleri Yenice,Uğurlu,Aktaş tır 50 Hane,205 Nüfusu vardır .M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır
1877 yılında Osmanlı Rus savaşında Doğu Karadeniz göçü başlar daha sonra,2. göç dediğimiz 1916 göçü olur Rize’den  ve Artvin’den Lazlar gelir takalarla Karaburun iskelesine iner oradan akrabalarının yanına gelirler bilinen,(1870 li yıllar) göç sırasında Artvin Hopa Çavuşlu dan bölgeye yerleşilmiştir.Köyün adı kurulduğunda Hemşin idi.fakat devletin verdiği isim ile Armutlu oldu.,Armut meyvesinin bol olduğundan köyün adı. 1962 yılında değiştirilmiştir. Daha sonraları köy halkının tamamının Artvin Hopa Hemşin yöresi kökenli olması nedeniyle, köyün adının Hemşin olarak değiştirilmesine karar verilmiştir.Kalkın-Nazımbey den ayrılmıştır 1327 tarihinden önce birlikte idare ediliyormuş,fakat bu iki köy Hemşin köyüne bağlı imiş,artıca Karatavuk-Kurukavak Hemşin köyünden ayrılmıştır Ordulu Dağı eteklerinde kurulmuştur, 1894 yılında birinci katı taş ikinci katı ahşap yapıdır,20 cemaatli tek şerefelidir,köye kubbeli yeni cami yapılmıştır.115 yıllık cami olan Hemşin cami ,çandı cami tekniğiyle uygun olarak birbirine geçirilen uzun kütüklerle çivisiz olarak yapılmış 2008 yılında restore edilmiştir ,peyzaj ve çevre düzenlenmesi yapılarak tarihi yapı olarak ta turizme açılmıştı.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır ayrıca köyde çok armut meyvesi yetiştirilir Kalabalık aile yapısına sahip köyde,Hopa Hemşinlilere özgü,hemşince denilen bir dil konuşulur.esasen Ermenicenin bir dialekti olan bu dil,yöreye özgüdür.düğün cemiyetleri tulum ile olan köyde,Hopa Hemşin,üçayak,Artvin temurağa horonları ve çevre Rize Hemşin
köylerinin etkisi ile Rize Hemşin horonu oynanmaktadır.Hemşinliler m.ö ikinci yüzyılda Horasandan gelip İranın Hamadan bölgesinde 400 yıl kalmışlardır,daha sonra Kars, Arpaçay ilçesinin doğusuna buradan da 623 yılında İran Bizans savaşında Çoruh nehrini aşıp bu günkü yerlerine yerleşmişlerdir Arsaklı ve Saka Türklerinin bir boyudur. Birçok savaşa sahne olan Ermenistan’da,Kafkasyada ki Arapların baskılarına dayanamayınca Ermeniler isyan edip,batıya göç etmeye başlarlar 789-790 yıllarında 12 bin Ermeni Hemşin topraklarına girdi ve bugünkü Hemşin’in bulunduğu yere bir kent kurdular buraya da  kendi isimleri olan Hamanaşen adını verdiler bu ad zamanla Hemşin’e dönüştü. Hemşinlilerde diğer eski kavimler gibi 16. yüzyıldan itibaren Müslümanlığı kabul etmişlerdir,Lazlarda deniz kenarında yerleşirken  Hemşinliler içeriye doğru dağlık bölgeye yerleşmeyi tercih etmişlerdir.Hemşinliler Cumhuriyet ilk yıllarında batı bölgelerine göç etmeye başlarlar göçler Düzce, Adapazarı,İzmit,Bursa’ya yerleşmişlerdir,.Hemşinliler eskiden Oğuz Türkçesi konuşurken daha sonra bu bölgeye gelen çok sayıda Ermenilerle birlikte yaşamaya başladıktan sonra Ermeni dil kültürünün etkisinde kalmıştır.Halk arasında bu dil Hemşince olarak bilinmektedir
Hemşinliler M.Ö. ikinci yüzyılda Horasandan gelip İran’ın Hamadan Bölgesinde dörtyüz yıl kalmışlardır. Daha sonra Kars’ın Arpaçay İlçesinin doğusuna, buradan da 623 yılında İran- Bizans Savaşı sırasında Çoruh nehrini aşıp bu günkü yerlerine yerleşmişlerdir. Arsaklı ve Saka  Türklerinin bir boyudur Müslümanlığı kabul ettiler. Lazlar deniz kenarlarına yerleşirken, Hemşinliler sahilden uzak, dağlık bölgeleri tercih ettiler. Bir çok savaşa sahne olan Ermenistan’da ve Kafkasya’da ki Arapların baskılarına dayanamayan Ermeniler isyan edip batıya göç etmeye başladılar. 789-790 yılları arasında 12 bin Ermeni Hemşin topraklarına girdi ve bu günkü Hemşin’in bulunduğu yerde bir kent kurdular. Buraya kendi isimleri olan HAMANAŞEN adını verdiler. Bu ad zamanla Hemşin’e dönüştü. Hemşinliler de diğer eski kavimler gibi 16. Yüzyıldan itibaren Hemşinliler, Cumhuriyetin ilk yıllarınsa batı bölgelerine göç etmeye başladılar. Göçler daha ziyade Karasu, Kocaeli ilçeleri ,ile Düzce ili ve Akçakoca’ya olmuştur. Ayrıca İstanbul ve Bursa illerinde de toplanmışlardır. Hemşinliler eskiden Oğuz Türkçe’si ile konuşurken, daha sonra bu bölgeye gelen çok sayıda  Ermenilerle birlikte yaşamaya başladıktan sonra Ermeni dil kültürünün etkisinde kalmıştır. Halk arasında bu dil Hemşince olarak bilinmektedir. :  Neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir,Köyde kendilerine göre oynanan Hemşin oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak oyunlara eşlik ederler.,üçayak ve kemençe ile oynanan oyunlar vardır.Kafkas kültürü daha revaçtır. Bar,Halay Horon,Sallama,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Hemşin yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Ermenicenin bir dialekti olan bu dil,yöreye özgüdür.düğün cemiyetleri tulum ile olan köyde,Hopa Hemşin,üçayak,Artvin temurağa horonları ve çevre Rize Hemşin köylerinin etkisi ile Rize Hemşin horonu oynanmaktadır.
Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içmesuyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur.Mobil sağlık sisteminden faydalanıyor. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Göçmen dağınık köy statüsündedir. Köyden 1 kişi kurtuluş savaşında şehit olmuştur,% 12 mısır ziraati,yapılmaktadır,ancak orman arazisi yoktur
 
KURUGÖL KÖYÜ
 
 
Düzce ye 53 km,Akçakoca ya 14 km uzaklıktadır,denizden 500 mt yüksektedir,en yüksek yeri 680 mt yüksektir rakım 485 tir,,komşu köyleri Sarıyayla,Yeşilköy;Koçulu,Kurukavak tır.Merkez ve dağ arası diye iki mahalle vardır.150 Hane,106 Nüfusu vardır . M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1878 yılında da Rumlar buraları terk etmişlerdir
Köy 1890 yılında Ordu Gürgentepe ilçesinden Akçakoca ya göç gelir,ve Ayazlıdaki devlet arazisi olan şimdiki Çuhalıdaki Barış sitesinin bulunduğu yere yerleştirilmiştir,burada sinek ve denizde boğulmalar olunca Külünk ailesi buradan kalkıp çok eski ataların bulunduğu ve ormanların yakılıp fındık bahçesine çevrilen yere kalkıp giderler daha sonrada Çuhalıdan bu köye göç ederler ,bu büyük köyü tekrar kurarlar. Köy adını köyün biraz yukarısında bulunan ve kışın göl halini almasına rağmen,yazın kuruyan ve çorak bir araziye dönüşen bir oluşumdur,bundan dolayı buraya Kurucagöl adını vermişlerdir.Göçmen köydür 1890 yılında Ordu göçmenleri tarafından tekrar kurulmuştur . 1916 yılında 2. göç dediğimiz göçtete tekrar Ordu dan göç, gelir ve bu köy çok kalabalık bır köy haline gelir. 1898 yılında  Kastamonu sallanamesinde Kurugöl olarak kaydı vardı,iki mahallesi vardı, daha sonra 1970 yılında SarıAhmet ve Yaylacık mahallesi ayrılır ayrı bir muhtarlık olurlar Sarıyayla olur Kurugöl'ün nüfusu hareketlidr. 1960'lı yılların başlarında ilk Düzce'ye göçen Hacı Hüseyin Biriktir'den sonra köy halkından fırsat ve imkân bulanlar, Düzce ve Akçakoca'da mesken tutmuşlardır.Göçlerde köyün zor şartları tetikleyici unsur olmuştur. Hasat zamanı herkes arazisinin başına gelir, fındığını toplar, bakımını yapar ve gider
 1871 arazi yoklama defterinde ismi geçmektedir 1300ve 1700 yıllarında yaşayan halk 1700 yıllarından sonra buraları terk edilip GİRESUN, ORDU YA göç etmişler diğerleri yurdu terk etmişlerdir 200 yıl bu bölge boş kalmıştır,Akçakoca dan Ordu ya ,Ordu dan Akçakocaya 200 yıl sonra gelenler olmuştur,rivayete göre,köye ilk gelenlerden Musa hocanın cenazesinde,kardeşi Mustafa kadınlarla konuşurken şöyle bir konuşma geçer buralara geldiğimiz zaman her taraf ağaçlarla kaplıydı ,ağaçları oyup yalak yaptık ve yalaklardan su akıtarak hayatımıza sürdürdük der,bu köye ilk gelenlerin onların geldiğini Kurugöl köyü, adını, köyün biraz yukarısında bulunan ve kışın göl halini almasına rağmen, yazın kuruyan ve çorak bir araziye dönüşen bir oluşumdan almaktadır. Osmanlı kayıtlarında, köyün ilk adı Kurucagöl'dür. Osmanlı Devleti'nin birinci teşkilatlanma safhasında (1300 yılı başlarında) Bolu Sancak Beyliği kurulmuş ve Akçakoca, o günkü Akçaşar adıyla on beş köylü bir merkez olarak Bolu Sancak Beyliği'ne bağlanmıştır. On beş köyden biri, Kurucagöl'dür.1700'lü yıllardan itibaren Kurucagöl, çeşitli sebeplerden dolayı boşaltılmış, terk edilmiş, sönmüştür. Ancak, 1800'lü yılların sonlarında, Doksan Üç harbi denilen Osmanlı Rus Harbi yenilgisinden sonra Ordu'nun çeşitli bölgelerinden Kurugöl'e birbirini izleyen göçler gelerek şimdiki Kurugöl'ü oluşturmuşlardır.Kurugöl köyü, önceleri, köyün kuzeybatı yönünde bulunan Sarı yayla ve Yaylacık mahallelerini de içine alan tek bir muhtarlıktı. (Bu mahalleler, eski Kurugöl'den göçen insanlardan oluşmuştur.) Ancak daha sonra 1970'li yıllarda bu mahalleler Kurugöl'den ayrıldılar. Kurugöl şimdi, aşağısındaki, Dağ kanesi denilen mahalle ile birlikte, tek bir köy olarak varlığını sürdürmektedir.1300-1700 yıllarında Kurucagöl de hayat olduğunu,köy ve çevresinde bulunan tuğla kalıntıları bunu doğruluyor.Kaneyanı,Kırazlıkane,Dağ kanesi  mevkiinde kane,şimdiki dereye giden yolun altında kuruluyordu.Köyde değirmenler burada çok önemi vardı 2 km uzakta orman içinde akan dere üzerinde kurulmuştur,bu değirmenler yanında asker uğurlamaları şenlikler burada yapılırdı,yukarıya gidildikçe orman için den çıkan patika yol insanları Düzce ye ve ötelere kestirmeden ulaşılırdı Bu köyün batısında sarma deresi doğusunda ise Değirmen deresi geçer, her iki dere köyün  kuzeyinde birleşir Sarma deresi adıyla Değimenağzı deresine dökülür Kaplan dede  Kaplan tepe eteklerinde kurulmuştur Kurugöl sapağı 1066 mt dir Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir tepede kurulan şirin bir köydür,köy turizm açısından zengin değildir,yalnız köy yazın canlanan kışın 15 -20 hane nin barındığı bir konuma gelmiştir,köyden Düzce ovasına bağlanacak yol mesafeyi 25 km kısalacaktır,bu nedenle köye bir hareketlilik sağlayabilinir.Ayrıca Kaneler de  ortadan kalkınca köyde canlılık kalmamıştır .Yolların istenen kalite ve  rahatlık lıkta olmayışı ulaşımın zor oluşu köyün cazibe alanını daralmıştır Değirmenderesi,Kurugöl deresi muhteşem doğa ve manzarası ile mükemmel bir köy görünümdedir,2009 da yeni bir şelale bulunmuştur rafting sporu yapılabilecek durumda turizme açılmıştır Yolları asfalt olup, oksijeni bol ormanları, asırlık kayın ağaçlarıyla süslenmektedir. Kurugöl köyüne çıkıldıktan sonra, Akçakoca, Karasu, Kocaali, Ereğli ve Alaplı gibi bölgeler ayağınızın altında kalmaktadır.mutlaka yazın, ilkbahar ve sonbaharda gezilmeli ve görülmelidir. turistlik bir yerdir .bu güzelliği kaçırmayın  Köyün ekonomisi tarım hayvancılığa dayanır ,Kurugöl Köyü halkının hemen hemen yüzde yüzü, geçimini fındıktan sağlamaktadır. Ne var ki fındığı kalkınmasında bir lokomotif olarak kabul eden köylü, Akçakoca ve Düzce'ye yerleşmiş ve her biri kendine bir yol tutmuş, eğitime, sanata ve ticarete yönelmiştir. Fındığı köyde popüler hale getiren, Balcı Ahmet'tir (Ö.1970). O'nun yetiştirdiği fındıklar bol ürün verince, diğerleri de mısır, buğday ve çavdar gibi tahıl ürünlerini geri plana iterek fındığa ağırlık vermişlerdirArazilerin, önceleri başka bir tarıma elverişli olmadığı sanılıyordu. Ancak son zamanlarda alternatif tarım olarak meyveciliğe, özellikle armut ve kiviye ilgi artmaktadır.Kurugöl’de arıcılığın özel bir yeri vardır. Köy coğrafyası arıcılığa son derece elverişlidir. Özellikle Kestane balı ve Acı bal (deli bal) Kurugöl köyünün adı ile şöhret bulmuştur. Arıcılık, gün geçtikçe köyde yaygınlaşmaktadır.Ayrıca köyün değirmen deresi soğuk sularında ALABALIK yetiştiriciliği yapılmaktadır Maden direkleri dışında ,Bolu Adapazarı’nda ,Düzcede yetişen buğday,kavun,karpuz gibi toprak ürünleri manda ve öküz arabalarıyla deniz sahiline getirilir buradan da deniz yoluyla gelen gaz,ve tekel maddeleri aynı arabalarla taşınırdı,sahilde bulunan depolarda bu mallar stoklanır dı zaman içerisinde tuz ve benzeri şeyler şehir ve kasabalara sevkiyatı yapılırdı,ayrıca deniz yoluylada sandallarla başka şehirlere sevkiyatı yapılmakta idi. Köyün [[gelenek]köyün düğün, cenaze ve diğer gelenekleri kendi örf ve adetlerine göre halen sürdürülmektedir. YEMEK KÜLTÜRÜ: Karadeniz köyü olması nedeniyle, karalahana(Barbunyalı ve acı biberli) yemeği baş tacı olmakla birlikte, kuru yufkadan yapılan börek ve makarnası, mısır ekmeği, çeşitli turşuları, deresindeki hakiki mercan alabalığı oldukça bilinen yemek leridir, tabıkı kara lahananın envai çeşidi bunun içinde, kavurması, turşusu, sarması,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır   yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir. Köy taşımalı eğitimden faydalanıyor,sağlık ocağı ,sağlık evi yok ama sağlık mobil sisteminden faydalanıyor,içme suyu,elektriği,sabit telefonu,ptt acentesi,1 cami ,1 köy kalkındırma kooperatifi vardır,Kanalizasyonu yoktur, köy yolu asfalttır,2006 yılında içme suyu şebekesi yapıldı,köy göçmen dağınık köy statüsündedir İstiklal savaşında koy 3 adet asker şehit vermiştir.Hayvancılık ve fındıkçılık %90 yapılmaktadır
 
KALKIN KÖYÜ
 
Düzce ye 46 km.,Akçakoca ya 7 km uzaklıktadır,denizden 60 mt yüksektedir, rakım 100 dür ,komşu köyleri,Paşalar,Tahirli,Hemşin Aktaş,tır. Akçakoca –Kocaeli yolu üzerinde kurulmuştur,Merkez,Kırantarla,Dere,Açıkdağ mahalleleri vardır.Merkez mahallede Türkmenler oturur. 1877 yılında Rize den gelen göçler oluşturur,en yüksek yer 200 mt dir:  97 Hane, 410 Nüfusu vardır
M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır 1323 te Karkın divanı  Kütahya yaya daha sonra Bolu beyliyi ne bağlı 15 divanlık  bir voyvodan lık olan Akçakoca ya ,Karkın divanı ismi ile bir divan olmuştur 1877 yılında Osmanlı Rus savaşında Doğu Karadeniz göçü başlar daha sonra,2. göç dediğimiz 1916 göçü olur Rize’den  ve Artvin’den Lazlar gelir takalarla Karaburun iskelesine iner oradan akrabalarının yanına gelirler.Karkın,Topuz,Kalkın olur 1871 yılı birinci yoklama defterinde kaydı vardır Bu köyde eskiden Hıristiyan halk yaşardı Karkın ismini Bizanslılar vermiştir ,1167-1185 yılında Gagavuz Türkleri tarafından kurulan köy yıllarca Bitinyalılara yaşamışlardır bu Hıristiyanlar yıllar sonra buraları terk etmişler,yakın tarihte 1877-1916 yılında Doğu Karadenizden göçler tekrar bu köyü kurmuşlardır,buraya Rize’den gelen Topuz ailesi bu köyü kurmuş ve yıllarca bu ismi ile anılmıştır Bu sülale çok kalabalık sülaledir,Denizcilikle uğraşırlarmış gemici olan çokmuş,en son Paşalardan ayrılarak kalkın olmuştur Eskiden 1844 yılında Temettuat defterinde Karkın der tab-i Kırımca kilise divanına kayıtlıdır,bu divan daha sonra ayrı muhtarlıklara dönüşmüştür.Kalkın –Nazımbey den ayrılmıştır,1327 tarihinden önce birlikte idare ediliyormuş,fakat bu iki köy Hemşin köyüne bağlı imiş,Karatavuk ve Kurukavak Hemşin köyünden ayrılmıştır.Köyde Doğu Karadenizden gelen Lazlar,Rizeliler,Türkmenler,ve Kastamonu yöresinden gelenler vardır.2 köy vardı biri Topuz diğeri Kalkındı fakat muhtarlık Topuz köyde idi,bu arada Kalkın köy Topuz köyden ayrılmak istedi,1999 yılında köyde  Şükrü Türkoğlu muhtar idi,muhtar lığın adını değiştirmeyıpTopuz köyün ismini Kalkın olarak bırakır,Kalkın köyü de Paşalar köyü olarak muhtarlık alır,böylece Topuz köyü ismi Kalkın,Kalkın köyü ismıde Paşalar olur
Bizanslılar zamanında Karkın divani vardı,burada Hıristiyanlara ait kilise ve mezar kalıntıları vardı ,aynı şekilde Nazımbey köyünde de vardı ama şu anda bunlar tamamı ile münkariz olmuşlardır,bunların Kıran tarla mevkiinde geçtiğinden bahsedilmektedir bu Kıran tarlada sıtma hastalığından çok kimse kırılmış ayrıca kumlu yumuşak zemine sahip olduğundan deprem yaşanmış ölenler olmuş,bu yüzden buraya Kırantarla denmektedir Burada eski köy hizmetleri binası Gençlik ve Spor müdürlüğüne geçmiştir Hasan Delihasanoğluna ait Banglov tipi evler vardır.Düzceliler siteside mevcuttur.Bolulular siteside mevcuttur.Kıran tarla mevkisinde defineciler yaptığı kazılarda 25x25 ebadında 5 cm kalınlığında pişmiş tuğla parçalarını çıkarmışlardır bir çok kişi bu tuğlalardan ekmek fırınında kullanmışlardır fırın döşemesi olarak kullanmışlardır halen bu tuğla parçaları Kazım Güner in evin önünde mevcuttur Darı deresi Aktaş sınırlarından doğar ,kalkın dan denize dökülür
Kaplan dede dağları eteğinde kurulmuştur Köyün en yüksek tepesi Aktaş sınırında Ahmet dağı ( cil veya açık ) dağı diye geçer
Darı deresindeki Gençlik ve spor müdürlüğüne ait bina, 40 yataklı,konferans salonu,yemekli bır dinlenme merkezidir. Hasan  Delihasanoğluna ait 13 adet banglov tipi evler,uzun plajı ve kumsalı ,denizi ,ve çadır turizmi piknik yer olan şirin sakin mükemmel bir köydür,banglov tipi evlerde mükemmel pansiyonculuk hizmeti verilmektedir,.Kalkın köyü yaşatma derneğinin köy muhtarlığına ait aile piknik mangal çadır kurabilecek yer mükemmeldir çoğu insanlar buraya gelmektedir. Akçakoca Kocaeli yolu üzerinde kurulan bu köy turizm konusunda çok şanslıdır,buraya biraz daha önem verilirse Turizm konusunda daha da gelişme kaydedeceğine inanıyorum Ev pansiyonculuğu Kıran tarla mevkiinde daha uygundur sebebi denize yakındır.Bolulular sitesi havuzlu 100 hanelik tir buraya iki yerden gidilmektedir,gençlik ve spor müdürlüğünün merkezin az ilerisinde Düzceliler sitesinin yanındadır darı deresi mevkiindedir,burada ayrıca Düzceliler siteside vardır Bolulular sıtesinden biraz daha küçüktür 50 adet dubleks yapı vardır.Edilli ağzına yakın Kıran tarla mevkide Çamlık pansiyon ve kafeteryası da buraya ayrı bir özellik kazandırmıştır.Doğa yürüyüşün ünde yapılabileceği şirin bir köydür.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır,Kıran mevkiinde turizm  açısından zengin dır eskiden Osmanlıya gemi yapımı için buradan İstanbul kereste sevkiyatı yapılmakta idi,ayrıca arıcılık ta yapılmaktadır
Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda bu bölge müslüman olur1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Doğu Karadeniz halkı batıya göç ederler Aynı halk Akçakoca dada aynı kültürlerini sürdürmektedirler Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler.Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.
Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir.1828-1829 Osmanlı Rus Savaşlarında Laz Savaşçıları Osmanlı cephesinde yer almışlardır. Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan  Berlin Anlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü. Bu savaştan olumsuz etkilenen Lazlar Bursa, Yalova, Karamürsel,İzmit, Adapazarı, Karasu,Akyazı, Geyve,Hendek, Sapanca, Zonguldak, Düzce , Akçakoca gibi bölgelere göç ederek dil ve kültürlerini buralara taşıdılar. Akçakoca’da merkez ve köylerde yerleştiler. Lazlar Akçakoca’da daha çok Merkez İlçedeki  Osmaniye , Ayazlı Mahallesinde ve Edilli , Döngelli, Uğurlu Köylerinde kalabalık gruplar halinde bulunmaktadır.Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır   yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirler.Köyde1 Gençlik ve Spor müdürlüğüne ait sosyal tesisi,1 cami,,ptt acentesi,elektriği,telefonu,içme suyu vardır, kanalizasyonu yoktur,sağlık ocağı olmasına rağmen sağlık mobil sisteminden faydalanmaktadır,taşımalı eğitim sisteminden faydalanmaktadır,göçmen dağınık köy statüsündedir.Köyden istiklal savaşında 6 asker şehit olmuştur,Kalkın dağlarında linyit madeni bulunmaktadır
KARATAVUK KÖYÜ
 
:  Düzceye 57 km,Akçakocaya 18 km uzaklıktadır,Rakımı 430 mt dir,denizden 350 mt yüksektedir,en yüksek yeri 650 mt dir . Esmahanım,Yenice,Kurukavak,Dilaver,Uğurlu Hemşin,Aktaş  komşu köyleridir . 200 Hane, 239 Nüfusu vardır. M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır
1877 yılında Osmanlı Rus savaşında Doğu Karadeniz göçü başlar daha sonra,2. göç dediğimiz 1916 göçü olur Rize’den  ve Artvin’den Lazlar  ve Hemşinliler gelir takalarla Karaburun iskelesine iner oradan akrabalarının yanına gelirler.
Köyün adı muhtemelen devlet tarafından verilmiştir.Aslen Artvin Hopa Ardala köyünden göçen yöre halkı ardeletsi diye anılır.93 harbi sırasında bölgeye göçülmüştür.köyde fındıkçılık ve gurbetçilik yoğundur.Hemşin köyünün 5 km yukarısında olan bu köyde de Ermenice dialekti olan Hemşince denen bir dil mevcuttur.  1877 yılında Artvin ve Hopa’dan gelenler tarafından kurulmuştur ,buraya ilk olarak Aloğlu ( Şahin-Alagöz ) sülalesi gelir.,Köyün bulunduğu yerde Orta mahallede  Pınar su denen yerde Karatavuk denen bir kuşun çok bulunması,köyde de bunun avcılığı yapılması ve devamlı bu kuş telaffuz edilmesi,köye adının verilmesi etkili olmuştur.Battal,Orta,Fevzioğlu,,Aloğlu,Çollu,Kayadibi,Üçoğlu mahalleleri vardır. Bu dikkat çekicidir şöyle ki Doğu Karadenizden gelen bu 6 sülale kendi oturacakları mahalleleri tespit eder ve oturdukları yere de kendi adlarını verirler,sülaleler birbirine yakın olmasın dıye,İlk ve son ev arasında 4 km gibi uzaklık vardır.Yalnız Kayadibi mahallesinde 3 adet sülale vardır ,diğer mahallelerde yabancı sülale yoktur,ondan dolayı evler arası uzaktır,çok göç veren ve yabancı ülkelerde çalışan lar çoğunluktadır.Tarih açısından şuan tarihi yoktur lakın burada hırıstıyanlar yaşamıştır Bıtınyalılar ve Bizanslılar ,bunlar buraları terk etmışlerdir onlardan kalma tarihi eserler vardı fakat 1877 göçunde gelenler buraları talan edip fındık ekimi yapınca bu tarihi eserlerde bunların altında kalmıştır,şu an tarihi bakımından yoksundur,yalnızca Orta mahallede Pınar dıye su vardır Ordulu Dağı eteklerinde kurulmuştur,. Gerçekten turizm açısından görülmeye değer bir yerdir,Kocaali
Karasu,Akçakoca,Düzce buradan harika gözükmektedir,Kaplandede tepesinden Düzce nin bütün ilçeleri gözükmektedir bu çok dikkat çekicidir,tepeye ulaşım Şifalısu ve Hemşin –Karatavuk tan ulaşılmaktadır,Kurukavak tan Çilimli ilçesine gayet muntazam bır yol vardır.Düzce Akçakoca yolu eskiden Üskübü Kaf yaylası,Kaplan dededen Hemşin yaylasından,Aktaşa ordan Arabacı köyüne ,ordanda Akçakocaya gidilirdi.Hacız yolundan sonra Düzce ye birde bu yoldan ulaşım sağlanıyordu,bu yol halen muntazam bır şekilde kullanılmaktadır.Esmahanım ve Çilimli Aybaşı  köyü Abazaları birbirleriyle  bu yoldan gidip gelirlerdi Kaplandede tepesinde bir gözetleme kulesi vardır,birde yatı vardır Ahmet dede, buraya yağmur duasına çıkılmaktadır,burası çok geniş büyük arazi içindededir Burada daha önceleri Yenice,Hemşin,Karatavuk,Kurukavak köylerinin kullandığı yayla vardı,bu yayla son zamanda Kurukavak köyü sınırları içerisine girmiş tır,Dededağına yakın Hemşin yaylası dıye adlandırılan 500 dönümlük araziyi,yaylayı bu 4 köy sahiplenmesin diye devlet koruma altına almıştır buraya ceviz ekmiştir.Üskübü’deki Konuralp teki Bitinya ve Bizans krallığına ait yerdir burayı bunlar çok kullanmışlardır,Konuralp krallığı burada kaldığı sure içerisinde 7 evre geçirmiştir,bu yaylada Hıristiyanlara ait bır kilise vardı,buraya 7 harmanlıklar kilisesi denirdi yaylanın güney batısında kalmaktadır,burayı defineciler bulurlar1960 yılında 2 mt lik çukurlar açılmış burada duvarlar bulunmuştur,burada bır çarşının olduğuna dair bize göstermektedir şimdilerde bır çok gürgen ağaçları vardır üzerinde kilisenin munkariz olmasına rol oynamıştır,ayrıca 70-80 cm lık kalınlığında değirmen taşları bulunmuştur,buraların defineciler tarafından talan edilmesinden dolayı devlet buraları koruma altına almıştır,Bu yayla şimdilerde Kurukavak sınırları içerisinde kalmıştır.
Turizm açısından fakırdır,ancak Kocaali nın bütün köyleri ve Akçakoca buradan çok güzel gözükmektedir.Evler arasındaki mesafede dikkat çekicidir görülmeye değerdir,Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır yalnız bu köyden  İngilterde çalışan çoktur çok dışarıda çalışan vardır,kışın Düzcede oturan çoktur
Kalabalık aile yapısına sahip köyde,Hopa Hemşinlilere özgü,hemşince denilen bir dil konuşulur.esasen Ermenicenin bir dialekti olan bu dil,yöreye özgüdür.düğün cemiyetleri tulum ile olan köyde,Hopa Hemşin,üçayak,Artvin temurağa horonları ve çevre Rize Hemşin köylerinin etkisi ile Rize Hemşin horonu oynanmaktadır.
Hemşinliler m.ö ikinci yüzyılda Horasandan gelip İranınHamadan bölgesinde 400 yıl kalmışlardır,daha sonra Kars, Arpaçay ilçesinin doğusuna buradan da 623 yılında İran Bizans savaşında Çoruh nehrini aşıp bu günkü yerlerine yerleşmişlerdir Arsaklı ve Saka Türklerinin bir boyudur. Birçok savaşa sahne olan Ermenistan’da,Kafkasyada ki Arapların baskılarına dayanamayınca Ermeniler isyan edip,batıya göç etmeye başlarlar 789-790 yıllarında 12 bin Ermeni Hemşin topraklarına girdi ve bugünkü Hemşin’in bulunduğu yere bir kent kurdular buraya da  kendi isimleri olan Hamanaşen adını verdiler bu ad zamanla Hemşin’e dönüştü. Hemşinlilerde diğer eski kavimler gibi 16. yüzyıldan itibaren Müslümanlığı kabul etmişlerdir,Lazlarda deniz kenarında yerleşirken  Hemşinliler içeriye doğru dağlık bölgeye yerleşmeyi tercih etmişlerdir.Hemşinliler Cumhuriyet ilk yıllarında batı bölgelerine göç etmeye başlarlar göçler Düzce, Adapazarı,İzmit,Bursa’ya yerleşmişlerdir,.Hemşinliler eskiden Oğuz Türkçesi konuşurken daha sonra bu bölgeye gelen çok sayıda Ermenilerle birlikte yaşamaya başladıktan sonra Ermeni dil kültürünün etkisinde kalmıştır.Halk arasında bu dil Hemşince olarak bilinmektedir
:  Neredeyse tüm oyunları kızlı erkekli eşli olarak oynanır.Karadeniz folklörü hakimdir,Köyde kendilerine göre oynanan Hemşin oyunları vardır.Bir bay bir bayan ortaya çıkar mızıka çalınır ve bazı kişiler ellerini vurur ya da tahtalara vurarak oyunlara eşlik ederler.,üçayak ve kemençe ile oynanan oyunlar vardır.Kafkas kültürü daha revaçtır. Bar,Halay Horon,Sallama,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Hemşin yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Ermenicenin bir dialekti olan bu dil,yöreye özgüdür.düğün cemiyetleri tulum ile olan köyde,Hopa Hemşin,üçayak,Artvin temurağa horonları ve çevre Rize Hemşin köylerinin etkisi ile Rize Hemşin horonu oynanmaktadır.Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır Mobil sağlık hizmetinden faydalanıyor, 2 cami,1 orman kalkındırma kooperatifi,1 değirmen vardır ,göçmen dağınık köy statüsündedir,İstiklal savaşına 2 şehit vermiştir.Ormancılık ve %90 fındıkçılık yapılmaktadır
 
KEPENÇ KÖYÜ
 
 
Düzceye 42 km,Akçakocaya 3 km uzaklıktadır,Rakımı 90 mt dir,en yüksek yeri 100 mt dir Köy komşuları Göktepe,Ortanca,Kınık,Edilli,Doğancılar dır: 35 Hane  135 Nüfusu vardır. M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır Çok eski bir köydür Cenevizliler zamanında buraya OMA denirmiş ,OMA demek pazaryeri anlamına geliyor İtalyanca,köyün güney tarafında bu isimle anılan yer vardır.Köyün girişinde Yusuf Tuna’nın evinin arkasında otobana yakındadır.Buraya Kınık boyundan üçok obalarının yerleşmesiyle bu köy Genç Keleş daha sonra tekrar Kepenç köyü olarak kurulmuştur.Köy hiç göç almamıştır yalnızca 2 göç gelmiştir.Yerli bir köydür.Oma denilen yerde kilise artığı ve camii önünde iki tane yazılı sınır taşı vardır ,faryanı denilen yerde de bir Ayazma vardır.Oma denilen yerde aşağı mezarlıkta da 6 mt uzunluğunda bir mezar bulunmaktadır,yanında huni şeklinde sepet e benzer kayalardan yapılmış taşlar vardır burası çamaşır yıkama yerleri imiş.Faryanı suyu  vardır bu su köyden çıkmaktadır bu Orhan deresine akmaktadır ,ayrıca kayacık suyu da mevcuttur buda Orhan deresine akar su altı seviyeleri çok değişkendir,Pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktu İncirlik sırtları eteklerinde kurulmuştur Cumayanı’ndaki Ahmet Dede ile Dede Dağındaki Ahmet Dede Kepenç köyü batısında elmalığın ilerisinde mezarı bulunan Mehmet Dede kardeştirler.Bu mezarlık Mehmet Dedenin mezarlığı taşlarla çevrilidir.Oma köyünde bulunan mezarlık yanında Pazaryeri kurulurdu,civardaki bütün köylüler buraya gelir burada alışverişlerini yaparlardı.Bu Pazaryeri şuanda fındık bahçesi haline dönüştürülmüştür.Bu bahçe sahipleri İsmail Kalaycı ve Remzi Uğur’a aittir.Burada kazı yapıldığında kiremit ve tuğla parçalarına rastlanmaktadır.Otoban yol kenarındaki alt mahalleye ait mezarlıkta 6 metreye yakın bir mezar vardır.Başında ulema kalpaklı mezar taşı bulunmaktadır.Osmanlıca yazı yazmaktadır.Ayrıca burada Gagavuz Türkleri’nden kalma mezar kalıntıları vardır.Faryanı ve kayacık kaynak suyunda eskiden burada köylüler çamaşırlarını yıkamak ve piknik yapmaya buraya gelirler ayrıca burada bir mescit vardır fakat bunlar şimdilik münkariz olmuştur ama şuanda halen havuz gibi bölme bölme taşlar vardır.Bir sepeti andırıyor.Köylüler bu taşların içinde çamaşırlarını yıkarlardı,suyun içinde halen bu taşlar mevcuttur.köyün suyu kesildiğinde köylü suyu buradan tedarik etmektedir.Bu su kışın sıcak yazın çok soğuktur,tatlı su balığı yoktur.Burası köyün girişinde solda Yusuf Tuna’nın evi arkasındadır.Burayı 1978 yılında Hayrettin Çiftsüren burayı kamping olarak değerlendirmiştir,bu kamping daha sonra kapatılmıştır.Buranın tekrar turizme kazandırılması için buraya ilginin gösterilmesi gerekmektedir.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. M manav Türkleri kültürüne sahiptir düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır: Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır,Ayrıca Cide kemençesi ve tepside çalınır iki kişilik topal oyunu oynanırKöyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur mobil sağlık sisteminden faydalanmaktadır. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır,fındık alanı % 92 dir,yerli,az dağınık köy statüsündedir.İstiklal savaşında 2 asker şehit vermiştir,meyvecilik revaçtadır
 
KINIK KÖYÜ
 
 
Düzceye 43 km,Akçakocaya 4 km uzaklıktadır,rakımı 145 mt dir.
En yüksek yeri 300 mt dir .Komşu köyleri Göktepe,Ortanca,Beyören,Kirazlı, Doğancılar Kepenç tir. 60 Hane,238 Nüfusu vardır. M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır
En eski yerleşim birimidir 1324 yılında divanı teşkilatı vardı,kuruluşu 1324 öncedir,üç okların Kınık boyundandırlar,merkez ve tepe olmak üzere iki mahallesi vardır,köyün adı önce KINIK,sonra Kadıköy,daha sonra Kınık olmuştur.  Köyün adı önceleri Kadı köyü olarak bilinirdi.köyde eskiden kadı (yargıç) bulunurmuş tu. diğer köylerde bu kadıya bağlımışlardı,.köyün eski yeri Emköy denilen bölgede imiş sonraları şu an olduğu bölgeye yerleşmiştir,1980li yıllarda köyün adı Kınık olarak resmi yen değiştirilmiştir.köyün halkı manav türkleridir.köyde ilk ikamet eden aileler şunlardır,Harun aliler-(Özcan),Yusuflar-(Erdoğan),habipler-(çakmak),Hacıahmetler-(başar),Hanifeler-(yılmaz)Raşitler-(öztürk)Alimoğular(eren)Fisenbeyler(Ertürk)dursunlar (karayel) sülaleridir..köyün bahsedilen aileleri nin daha evvel nerden buraya geldikleri konusunda bilgi yoktur.bu ailelerin dışındaki aileler Karadeniz bölgesinden göç yoluyla köye yerleşmişlerdir.köyde Osmanlı manav türkleri kültürü hakimdir.Bu köyde Hemşin kültürü de vardır ,buraya daha sonra Giresun’dan çok göç gelmiştir,Manav,Hemşin,Giresunlu vardır ,daha önceleri Emköy vardı burası münkariz oldu,bu köy çok rüzgar alırdı bir kısmı Gök tepeye,bir kısmı da burayı terk ettiler ve köy kayboldu burası köyün doğusundan çıkan bir kaynak suyu vardı Beyören ile Kınık arasında akan derenin üzerinde kurulmuştu halen eskiye ait direkleri duruyor,burada birde eski değirmen vardı oda münkariz olmuştur.1910 yılında Hemşin ve Yenice köyden buraya göç gelen aileler vardır,1930 yılında da Giresun Görele’den göç gelenler vardır.
Köyün pek tarihi kalıntıları yoktur zengin değildir.Caminin yanında Ahmet dede isminde bır yatı vardı ,burada adaklar kesilir kuran okumaları yapılırdı burası daha sonra yok edilerek üzerine köyün 2 ci su deposu yapıldı halen bu depo kullanılmaktadır,ayrıca 350 yıllık Aydaban kestane ağacı vardı, çevresi12 mt  genişliğinde idi burada da bayramlar güreşler tutulurdu köyün toplanma yeri idi fakat bu kestane ağacıda daha sonra kesilerek yerine fındık ekilmiştir.Köyde Recep Yazıcıoğlu tarafından diktirilen çamlıklar vardır ondan dolaylıda buraya Recep Yazıcıoğlu çamlığı denmektedir Orhan deresi yanından geçmektedir, köy içme suyunu güneyinde bulunan Doruk dağından gelen şu anki Sarma deresinin bir kolu olan Değirmen deresinin ucundaki bir koldan alır bu mevki Çingen konağı mevkisi denir .suyun bir kolu olan pınar suyun dan yaklaşık 12 km mesafeden karşılamaktadır.fakat yaz aylarına da yaşanan su sıkıntısından dolayı doğusunda bulunan su çıkarı diye adlandırdığımız bir pınardan pompa yardımıyla köye takviye su pompalanmaktadır köyün batısından ve doğusundan iki adet dere geçmektedir,köyün adı da batısından geçen Kınıklı deresinin adını almıştır İncirlik sırtları eteğinde kurulmuştur,tepesi yoktur Burada yeni yapılan Fidanlıma alanları ileride güzel piknik alanları olarak düşünülmektedir,turizm açısından zengin değildir
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde kültür Osmanlı manav türklerinin kültürü hakimdir.fırında yapılan mancarlı pidesi meşhurdur,köydeki kadınlar fırınların başlarında bir arada olarak mancarlı pide yaparlar. Akçakocada mancarlı pidenin meşhur oluşu buradan kaynaklanır.Hıdrellez ve aşure günlerinde köyde aileler kendi aralarında toplanarak okulun bahçesinde büyük kazanlarda keşkek çorbası (yakalşık20 çeşit bakliyattan oluşan çorba)pişirirler yer sofralarında herkese ikram ederler buda bizin köyümüzün unutulmaz biryanıdır. Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır Kalabalık aile yapısına sahip köyde,Hopa Hemşinlilere özgü,hemşince denilen bir dil konuşulur.esasen Ermenicenin bir dialekti olan bu dil,yöreye özgüdür.düğün cemiyetleri tulum ile olan köyde,Hopa Hemşin,üçayak,Artvin temurağa horonları ve çevre Rize Hemşin köylerinin etkisi ile Rize Hemşin horonu oynanmaktadır.
Hemşinliler m.ö ikinci yüzyılda Horasandan gelip İranın Hamadan bölgesinde 400 yıl kalmışlardır,daha sonra Kars, Arpaçay ilçesinin doğusuna buradan da 623 yılında İran Bizans savaşında Çoruh nehrini aşıp bu günkü yerlerine yerleşmişlerdir Arsaklı ve Saka Türklerinin bir boyudur. Birçok savaşa sahne olan Ermenistan’da,Kafkasyada ki Arapların baskılarına dayanamayınca Ermeniler isyan edip,batıya göç etmeye başlarlar 789-790 yıllarında 12 bin Ermeni Hemşin topraklarına girdi ve bugünkü Hemşin’in bulunduğu yere bir kent kurdular buraya da  kendi isimleri olan Hamanaşen adını verdiler bu ad zamanla Hemşin’e dönüştü. Hemşinlilerde diğer eski kavimler gibi 16. yüzyıldan itibaren Müslümanlığı kabul etmişlerdir,Lazlarda deniz kenarında yerleşirken  Hemşinliler içeriye doğru dağlık bölgeye yerleşmeyi tercih etmişlerdir.Hemşinliler Cumhuriyet ilk yıllarında batı bölgelerine göç etmeye başlarlar göçler Düzce, Adapazarı,İzmit,Bursa ya yerleşmişlerdir,.Hemşinliler eskiden Oğuz Türkçesi konuşurken daha sonra bu bölgeye gelen çok sayıda Ermenilerle birlikte yaşamaya başladıktan sonra Ermeni dil kültürünün etkisinde kalmıştır.Halk arasında bu dil Hemşince olarak bilinmektedir Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır,Ayrıca Cide kemençesi ve tepside çalınır iki kişilik topal oyunu oynanır Köyün yolları asfalt olup yolları geniştir ,köy içi parke döşelidir. çevre düzenlemesi yapılmıştır. köyde genelde orta yaşın üzerinde kişiler ve yaşlılar devamlı durmaktadır. Genç nüfus genelde iş imkânı az olduğundan başka il ve ilçelere göç etmişlerdir. Yaz aylarında köye gelmektedirler. çocuk nüfusu çok azdır.köy de okul kapalıdır..Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden Akçakocadaki okullara gitmektedirler. köy Akçakocaya çok yakın olduğundan genelde yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ,ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefonu vardır,mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır,bir değirmen bir köy konağı bir kurs binası vardır karışık,dağınık köy statüsündedir.İstiklal savaşına 2 asker şehit vermiştir.% 92 fındıkçılık,ayrıca sebzecilik yapılmaktadır
 
KİRAZLI KÖYÜ
 
 
Düzceye 46 km,Akçakocaya 7 km uzaklıktadır,Rakımı 280 mt dir,En yüksek yeri 300 mt dir,Komşu köyleri Koçar,Koçulu,Balatlı,Beyören,Yeşilköy,Kınık tır. :  60 Hane 266 Nüfusu vardır. Yeni kurulan bir köydür,yalnız yanındaki Yeşilköy de çok eskiden Bizanslılar yaşamışlardır.1936Yılında Batumdan gelen Hasan Karacan dede kurmuştur. Köy adını kiraz ağacının bol olması sebebiyle almıştır. Köy papuli dede tarafından kurulmuştur.Akçakoca şehir yolundan Ortanca istikameti doğrultusunda ileriye doğru giden yolda Kınık tan sonra eskiden Emköy vardı münkariz oldu,Yeniköy ,Vakıf ın bir bölümü Balatlıya bir bölümü Gökte peye bağlı idi bu iki köy bu bağlılıktan kurtulmak için yeni bir köy kurmak isterler,yani yol köyü ikiye bölmekte idi,karar alınır Balatlı ve Göktepeden ayrılarak ayrı  muhtarlık olurlar,Yeniköy kurarlar 1950 yılında  Burada çok kiraz ağaçları olduğu için buraya köylü Kirazlı adını verirler,bu arada Vakıf köylüleri manav Türklerinden oluşmakta idi biz burada kalabalığız bizde köy kura caz derler karar alırlar Kirazlıdan ayrılıp ayrı bir muhtarlık kurarlar.Bu arada Göktepe kısmında kalan Mekane dediğimiz yerde bir kısmı Kirazlıya bir kısmı da G öktepeye bağlandı.1940 yılından sonra  Rize’den gelenler  köyün çoğunluğunu temsil etmektedir Kirazlı köyün pek tarihi yönü yoktur,Yeşilköy eski olmasına rağmen burada ufak tefek kalıntılara rastlansa bile kıymeti bulunmamış munkariz edilmiştir.bu iki köy aynı köy idiler Sarma deresi ve Orhan deresinin 3 kolun çıkışı Kirazlı köyden çıkar Kara derede Kirazlı köy hudutlarından Değirmenağzına akar ,sarma deresi ile beraber . Doruk dağı 2-3 km kuzey eteklerinde kurulmuştur Doruk dağı denen yerde Çingen konağı denen yerde piknik alanları ve doğa yürüyüş parkurları vardır.Köyün ekonomisi tarıma dayalıdır Lazlar 6. yüzyılda Bizanslıların etkisinde kalarak Hiristiyanlığı benimsediler,doğu Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi ,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda Lazlar Müslüman olurlar,1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını   sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke toprakla Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz’de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz’in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda  Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans’a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler.Doğu Karadeniz’in sahil kesimi  1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında  Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.Yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir.1828-1829 Osmanlı Rus Savaşlarında Laz Savaşçıları Osmanlı cephesinde yer almışlardır. Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan  Berlin Anlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü. Bu savaştan olumsuz etkilenen Lazlar Bursa, Yalova, Karamürsel,İzmit, Adapazarı, Karasu,Akyazı, Geyve,Hendek, Sapanca, Zonguldak, Düzce , Akçakoca gibi bölgelere göç ederek dil ve kültürlerini buralara taşıdılar. Akçakoca’da merkez ve köylerde yerleştiler. Lazlar Akçakoca’da daha çok Merkez İlçedeki  Osmaniye , Ayazlı Mahallesinde ve Edilli , Döngelli, Uğurlu Köylerinde kalabalık gruplar halinde bulunmaktadır. ,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil  oyunu ,Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır   yerli oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.Rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,Kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirler. Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı yoktur ve sağlık evi vardır Abant İzzet Baysal yaptırmıştır.Ancak mobil sağlık sisteminden faydalanıyor, Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.1 cami,vardır,yeni kurulan köy olduğu için istiklal savaşına katılan olmamıştır,göçmen az dağınık köy statüsündedir.Meyvecilik had safhadadır.
 
KOÇAR KÖYÜ
 
 
: Düzceye 46 km,Akçakocaya 7 km uzaklıktadır,Rakım 200 mt dir,en yüksek yeri 225 mt dir.Komşu köyleri Koçulu,Arabacı,Yeşilköy,Kirazlı, dır 82 Hane 273 Nüfusu vardır .M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı bu köyde yaşamışlardır Köyün kurucularından Kocar beyden ismini aldığı tahmin edilmektedir,1085 Yılında Akçakocaya gelen oğuz Türk boyundan üçok kolundan Koçar bey ilk buraya geldiği söylenmektedir,yerli köydür,1916 göçünde Giresun ve Ordu yöresinden gelenler olmuştur iki mahallesi vardır.Eski adı Kuçar- Koçer- Koçar olmuştur,Büyük ve küçük sarma derelerinin birleştiği yerin batısında tepe üzerine kurulan köydür,ahalisi Yörükhan taifesidir.,1916 Göçünde Giresun Görele’den gelen  Güler sülalesinden ve Durmuşoğlu Çelik sülalesinden Abdurrahman Ruslara esir düşmüştür. Büyük ve küçük sarma derelerinin birleştiği yerin batısında tepe üzerine kurulan köyde halen topraktan çıkartılan tuğla ve kiremit parçalar çanak çömlek kalıntıları buranını iskan mahalini gösteriyor Hikmet Gülere ait arsada Kale kalıntıları halen mevcuttur.Abacı köy denen yerde bayramlarda 40-50 manda kesilir yenilirdi,buraya çevre köylerden de gelenler olurdu,ama bu Abacı köy şimdilerde munkariz olmuştur,bu köyde  bir yatı vardı oda munkariz oldu Koçara girişte idi,şuanda üzerinde fındıklıklar vardır,Adem Tekin,Ahmet Tekin,Hasan Tekin,Nizarettin Tekin arsaların üzeride idi Büyük ve Küçük sarma dereleri ,köyün güney,doğu ve kuzey doğusundan geçmektedir,iki kaynak suyu vardır,özdere olarak sarma deresine kuzey istikametine bağlanmaktadır.1961 yılında köye su gelir ,dede dağından köy hizmetleri tarafından getirilir,daha önceleri köy içme suyunu köydeki iki kaynak suyundan sağlamakta idi. ,Sarma dere Koçarın altından geçerek Değirmenderesi ile birleşir denize dökülür .Kaplan dede tepesi ,Kaplan tepesi  eteklerinde kurulan köydür Koçar ve Kurugöl arasında sarma deresinin kıyısında Kaneyanı denilen yerde futbol sahası ve piknik ve mesire alanları vardır komşu köyler ve Akçakoca halkı buraya gelerek pikniklerini yapmaktadırlar yalnız buraya vc ve su tedarik edilirse burası çok güzel piknik alanı olarak değerlendirilebilir,turizm açısından fakirdir çok eski bir köy olmasına rağmen ,eski köy kalıntıları munkariz olmuştur.Burada Turan Gülere ait birde restoran ve piknik alanı vardır,buraya çeşitli yörelerden insanlar gelip çok rahat bir şekilde dinelebilmektedir yolu çok güzeldir.Sarma deresinde kadınlar çamaşır günlerini burada yaparlardı,ilk önce ateş yakarlar,su ısıtırlar,sepet içine çamaşırlarını doldururlar,üzerine daha önce biriktirdikleri ateş külünü bez üstüne koyarak sepetin üstündeki kirli çamaşırların üstüne yerleştirerek kaynar suyu dökerek kirli çamaşırların kirlerin yumuşaması sağlanırdı,daha sonra yeteri kadar bekletilir dere kenarında taşlara serilir sopalarla çamaşırlar dövülürdü ve burada bu günler her hafta sonu yapılıp yemekler yenirdi imece üsülü çamaşırlar yıkanırdı.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır, kivi ve arıcılıkta yapılmaktadır,eskiden Osmanlıya gemi yapımı için İstanbul’a buradan kereste sevkıyatı yapılmakta idi
Köyde kültür Osmanlı manav türklerinin kültürü hakimdir.fırında yapılan mancarlı pidesi meşhurdur,köydeki kadınlar fırınların başlarında bir arada olarak mancarlı pide yaparlar. Akçakocada mancarlı pidenin meşhur oluşu buradan kaynaklanır Köyde kültür Hıdrellez ve aşure günlerinde köyde aileler kendi aralarında toplanarak okulun bahçesinde büyük kazanlarda keşkek çorbası (yakalşık20 çeşit bakliyattan oluşan çorba)pişirirler yer sofralarında herkese ikram ederler buda bizin köyümüzün unutulmaz biryanıdır. Düğünlerde Alaplı çiftelerlisi,misket,kasap havası oynanır ama bu kültür son zamanlarda yozlaşmıştır,Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmış
Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır,Ayrıca Cide kemençesi ve tepside çalınır iki kişilik topal oyunu oynanır Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur.mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.1871 birinci arazi yoklama defteri 1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır en eski köydür .2 cam 1 değirmeni vardır,1 km lik Koçar –Kurugöl yolu stabilizesi yapılmıştır.Karışık ve dağınık köy statüsündedir.Köyde yemen harbinde 1 asker şehit olmuştur.Meyvecilik fazla yapılmaktadır,Kaolin veFeldispat madeni bulunmaktadır
 
KOÇULLU KÖYÜ
 
 
:  Düzceye 46 km,Akçakocaya 7 km uzaklıktadır,rakımı 162 mt dir,en yüksek yeri 300 mt dir Komşu köyleri Arabacı,Koçar,Yeşilköy,Kurugöl dür. 52 Hane 229 Nüfusu vardır  M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır Büyük ve küçük sarma derelerinin birleştiği yerin batısında tepe üzerine kurulan köyde halen topraktan çıkartılan tuğla ve kiremit parçalar çanak çömlek kalıntıları buranını iskan mahalini gösteriyor. Hasan dere ,Sarma dere Koçardan geçerek Değirmenderesi ile birleşir denize dökülür Kaplan dede tepesi ,Kaplan tepesi eteklerinde kurulan köydür.Köy ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Köyde kültür Osmanlı manav türklerinin kültürü hakimdir.fırında yapılan mancarlı pidesi meşhurdur,köydeki kadınlar fırınların başlarında bir arada olarak mancarlı pide yaparlar. Akçakocada mancarlı pidenin meşhur oluşu buradan kaynaklanır
Köyde kültür Hıdrellez ve aşure günlerinde köyde aileler kendi aralarında toplanarak okulun bahçesinde büyük kazanlarda keşkek çorbası (yakalşık20 çeşit bakliyattan oluşan çorba)pişirirler yer sofralarında herkese ikram ederler buda bizin köyümüzün unutulmaz biryanıdır. Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır
Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır,Ayrıca Cide kemençesi ve tepside çalınır iki kişilik topal oyunu oynanır Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon Akçakoca merkeziyle aynı anda faaliyete girmiştir. Ptt
şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mobil sağlık sisteminden faydalanmaktadır Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Karışık ,yerli az dağınık köy statüsündedir.İstiklal savaşına 2 asker şehit vermiştir
 
KURUKAVAK KÖYÜ
 
 
: Düzceye 30 km,Akçakocaya 35 km uzaklıktadır,Rakımı 600 mt dir,.Komşu köyleri Küpler,Karatavuk,Sarıyayla,Dilaver dir.Akçakoca’nın en yüksek köyüdür:  285 Hane 1144 Nüfusu vardır . M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı bu köyde yaşamışlardır. Bu köye daha önceden Artvin Hopa dan dan Lazlar gelir bunlar Çakırlar ve Tantoğullarıdır, fakat burada fazla kalmazlar, çünkü kışın çok kar yağar cenazeleri olur kardan dolayı cenazelerini gömemezler cenazeleri evde 3-4 gün kalır buraya daha sonra Cumayeri’nden gelen Karslıoğullarına para karşılığında yerlerini satıp,Uğurludaki akrabaların yanına giderler ,daha sonra Ordu yöresinden göç gelir,iki mahallesi vardır.Karslıoğulları Kartsan,  Orduya göç gelirler,burada Kılıfoğullu,veDavutoğulları ile kız alış veriş yaparlar ve akraba olurlar bunlar hep birlikte Düzce Cumayerine gelirler yerleşirler fakat sivrisinek çok olduğu için daha yüksek tepelere çıkmak isterler birgün  4 arkadaş ava çıkarlar yaya Kurukavak köyüne kadar gelirler,içlerinden bır tanesi bu köyü daha önceden biliyormuş buraya Lazlar yerleşmiş bi gidelim derler ve gelirler şimdiki çeşme başına kadar gelirler çeşme başında Lazlar varmış ,hayrola nerden böyle nereye gidiyorsunuz derler,biz buraya yerleşmeye geldik ama sizler bizden önce buraya yerleşmişiniz derler,bu arada Lazlarda cenazelerini kardan dolayı gömemedikleri için burayı benimsemedikleri için derler ki biz yerlerimizi size satalım derler çünkü burada çok kar var soğuk var bizler sahil kesimine inecez ,ondandır ki arazilerimizi satacaz eğer isterseniz sizler alın derler bunlarda hemen kabul ederler hemen orda anlaşmayı yaparlar, 9 kırmızı lirayı verip köyü satın alırlar ve neticede Karslıoğlu ve Kılıfoğlu bu köyün kurulmasında çok emekleri geçmiştir.Tantoğluları Uğurluya göç giderler ,Çakırlarda Aktaşa göç giderler.Şimdide bu üç mahalleyi inceleyelim.1-Beylıkağacı mahallesi : Tam ortadadır. Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) vardır. Camii vardır. En büyük mahallesidir. Bu köyde kesilen ağaçlar köyün ortasındaki şimdiki caminin yanında biriktirilirdi,bu ağaçlar Beylik ağa diye bır zat bunları satın alıp Tren rayları için travesti ağacı haline getirir bunları Osmanlı devletine satardı ,bu ağaçlar devlet malı olduğu içinde burası Beylik ismini almıştır. 2-Kurukavak mahallesi: ilk yerleşim yeridir. 2 tane kaynak suyu çeşmesi bulunur. bu mahallede de camii vardır. fındık ambarı vardır. Bu mahallede bulunan okul artık kullanılmamaktadır. 3-Çorak yanı mahallesi.burada da su biriken gölet vardı bu gölet kuruduğu zaman burası çoraklaşıyordu buraya da bundan dolayı bu ismi vermişlerdir Köyün adının Kurukavak olması: Eskiden köyde çok büyük kuru bir kavak ağacı varmış. Bu ağaç bir oda genişliğindeymiş.Bütün eğlencelerini geleneklerini bu tarihi kavak ağacı yanında yaparlarmış İnsanlar tarif ederken Kurukavak ağacından bahsederlermiş. bu yüzden köyün adı Kurukavak kalmış. .Kalkın –Nazımbey den ayrılmıştır,1327 tarihinden önce birlikte idare ediliyormuş,fakat bu iki köy Hemşin köyüne bağlı imiş,Karatavuk ve Kurukavak Hemşin köyünden ayrılmıştır.Hemşin’de Kurukavak ı ayıran zat Osmanlı döneminde Hafız  Mustafa isminde devlet tarafından aranmaktadır,bu izini kaybettirmek için ilk önce Esmahanıma gelir burada hocalık yapar,daha sonra burayı terk eder,Kurukavak a gelir burada da hocalık yapar  devletin içinde çalıştığı için yazışmaları iyi bilir ve köylüye derki bu köyü Hemşin’den ayıralım der ve devlete bir yazı yazar köyün muhtarlık mührünü ister devlette bu mühür’ü gönderir ve böylece köy Hemşin köyünden ayrılır.Hafız Mustafa efendi çevre köylerden gelen talebelere ders verirdi çok talebe yetiştirmiştir.Köy tarihi yönden fakırdır,115 yıllık otantik ahşap yapı vardır,Harun Nefese ait Beylıkağacı mahallesindedir.Gubi deresi ve bıçkı deresi buradan doğar Esmahanımdan Uğurluya ordan Melen e dökülür,su altı seviyeleri çok değişkendir,Pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur Ordulu dağı Yörük tepesi  Kaplan dede tepesi eteklerinde kurulan köydür Gerçekten turizm açısından görülmeye değer bir yerdir,Kocaali Karasu,Akçakoca,Düzce buradan harika gözükmektedir,Kaplandede tepesinden Düzce’nin bütün ilçeleri gözükmektedir bu çok dikkat çekicidir,tepeye ulaşım Şifalısu ve Hemşin –Karatavuk tan ulaşılmaktadır,Kurukavak tan Çilimli ilçesine gayet muntazam bır yol vardır.Düzce Akçakoca yolu eskiden Üskübü Kaf yaylası,Kaplan dededen Hemşin yaylasından,Aktaşa ordan Arabacı köyüne ,ordanda Akçakocaya gidilirdi.Hacız yolundan sonra Düzce ye bırda bu yoldan ulaşım sağlanıyordu,bu yol halen muntazam bır şekilde kullanılmaktadır.Esmahanım ve Çilimli Aybaşı  köyü Abazaları birbirleriyle  bu yoldan gidip gelirlerdi Kaplandede tepesinde bir gözetleme kulesi vardır,bır de yatı vardır Ahmet dede, buraya yağmur duasına çıkılmaktadır,burası çok geniş büyük arazi içindededir.Gubi deresi,Bıçkı deresin  de tatlısu balık avcılığı yapılmaktadır,buranın aslında devlet tarafından koruma altına alınması lazımdır ,çünkü yanlış avlanma neticesinde balık neslinin yok olmasıdır Burada daha önceleri Yenice,Hemşin,Karatavuk,Kurukavak köylerinin kullandığı yayla vardı,bu yayla son zamanda Kurukavak köyü sınırları içerisine girmiştir,Dededağına yakın Hemşin yaylası dıye adlandırılan 500 dönümlük araziyi,yaylayı bu 4 köy sahiplenmesin diye devlet koruma altına almıştır buraya ceviz ekmiştir.Üskübüdeki Konuralp teki Bitinya ve Bizans krallığına ait yerdir burayı bunlar çok kullanmışlardır,Konuralp krallığı burada kaldığı sure içerisinde 7 evre geçirmiştir,bu yaylada Hıristiyanlara ait bır kilise vardı,buraya 7 harmanlıklar kilisesi denirdi yaylanın güney batısında kalmaktadır,burayı defineciler bulurlar1960 yılında 2 mt lik çukurlar açılmış burada duvarlar bulunmuştur,burada bır çarşının olduğuna dair bize göstermektedir şimdilerde bır çok gürgen ağaçları vardır üzerinde kilisenin munkariz olmasına rol oynamıştır,ayrıca 70-80 cm lık kalınlığında değirmen taşları bulunmuştur,buraların defineciler tarafından talan edilmesinden dolayı devlet buraları koruma altına almıştır,Bu yayla şimdilerde Kurukavak sınırları içerisinde kalmıştır.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır ,ayrıca eskiden Osmanlıya buradan gemi yapımı için İstanbul’a kereste sevkiyatı yapılmakta idi,ormancılık fazla yapılmaktadır
Köyde kültür Doğu Karadeniz kültürü hakimdir.fırında yapılan mancarlı pidesi meşhurdur,köydeki kadınlar fırınların başlarında bir arada olarak mancarlı pide yaparlar.
Köyde kültür Hıdrellez ve aşure günlerinde köyde aileler kendi aralarında toplanarak okulun bahçesinde büyük kazanlarda keşkek çorbası (yakalşık20 çeşit bakliyattan oluşan çorba)pişirirler yer sofralarında herkese ikram ederler buda bizin köyümüzün unutulmaz biryanıdır. Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır
Köyün en kalabalık olduğu zaman yaz mevsimidir. Temel geçim kaynağı olan fındık ürününün hasat zamanı yaz mevsimi olduğundan köy halkının geneli bu mevsimde köyde bulunmaktadır. Ayrıca fındık sezonunda dışarıdan 3-5 bin işçi gelmektedir Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır,Ayrıca Cide kemençesi ve tepside çalınır iki kişilik topal oyunu oynanır Köyde Yatılı ilköğretim Bölge Okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi vardır. Kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı var. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalttır .Köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Orman Toplu Koruma Merkezi Vardır.2 ilkokul,1 değirmen, amatör futbol takımı vardır.1984-1999 Yılları arasında muhtarlık yapan Cabir Nefesoğlu 1999-2004 yılları arasında da il genel meclis üyeliğini yapmıştır,köyün yeni camisi,ilköğretim bölge yatılı okulu,sağlık ocağı,spor kulübü,telefon şebekesi,su şebekesi (Beylik mahallesine) ,okul lojmanları,köye ilk asfalt ve Çilimli’den Hemşin’e yine asfalt,köyde evlenme memurluğu ve nikah işlemleri ni yapan Cabir Nefesoğlu  abıme bu örnek çalışmalarından dolayı köye yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkürü bır borç bilirim böyle çalışmalarını diğer köylere örnek olmasını dilerim.Köyden istiklal savaşına 1 asker şehit vermiştir.Göçmen az dağınık köy statüsündedir,% 14 mısır ziraati,buğday ziraati,meyve sebze ziraati,% 10.2 hayvancılık,ormancılık yapılmaktadır.nüfusu en fazla olan köydür
 
KÜPLER KÖYÜ
 
 
: Düzceye 74 km, Akçakocaya 35 km uzaklıktadır,Rakımı 370 mt dir,En yüksek yeri 550 mt dir,,Komşu köyleri Kurukavak,Dilaver,Davutağa,Karatavuk tur. 35 Hane,212 Nüfusu vardır.Yeni kurulan bir köydür,lakin burada eskiden Bitinya ve Bizanslılar yaşamışlardır Çok eski bir Rum köyüdür burayı terk edip, buraya daha sonra Ordudan gelip yerleşenler olmuştur1973 yılına kadar Kurukavak a bağlı idiler,Kurukavak tan buraya inmelerin sebebi bunlar büyükbaş hayvancılığı ile çok uğraşırlardı,hayvanlarını yüksek rakımdan korumak beslemek,su bölgesine yakın olmak için aşağı doğru inerek burayı yerleşim bölgesi haline getirip, 1973 yılında Kurukavak tan ayrılıp ayrı muhtarlık olurlar.Hırıstıyanlar buradan göçüp gidince daha sonra buraya Ordudan gelenler Rumlara ait kalıntıları bozarak fındık ekmişlerdir her tarlayı kazıyınca büyük  şarap küpleri çıkarmış,hemen hemen her tarlada bu küplere rastlamak mümkündür,köylü burada çok küpler bulduğu için bu köye Küpler adını vermişler Hırıstıyanlar buradan göçüp gidince daha sonra buraya Ordudan gelenler Rumlara ait kalıntıları bozarak fındık ekmişlerdir her tarlayı kazıyınca büyük  şarap küpleri çıkarmış,hemen hemen her tarlada bu küplere rastlamak mümkündür,köylü burada çok küpler bulduğu için bu köye Küpler adını vermişler. Küpler deresi buradan doğar Dilaver  Esmahanımdan Uğurluya ordan Melen e dökülür, Ordulu dağı Yörük tepesi  Sivri tepesi eteklerinde kurulan köydür Turizm adına gelişmiş köy değildir doğa yürüyüş parkuru ve tatlısu balıkçılığı yapılabilir bu balıklarında yanlış avlanma neticesinde balıkların nesli de tükenmektedir devletin burayı da koruma altına alması lazımdır Ayrıca burada su değirmenleri vardı bunlarda zamanla kayboldu,yalnız şuan 1 adet değirmen mevcuttur,Rıfat Karaya aittir Buraların kültür bakanlığınca incelenmesi lazımdır ,araştırmalar yapılıp buraya bır özellik kazandırılmalıdır,sakin, temiz ,deresiyle, ormanıyla, doğasıyla harika yeni kurulan bır köydür.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır,hayvancılık had safhadadır Köyde kültür Doğu Karadeniz kültürü hakimdir.fırında yapılan mancarlı pidesi meşhurdur,köydeki kadınlar fırınların başlarında bir arada olarak mancarlı pide yaparlar.
Köyde kültür Hıdrellez ve aşure günlerinde köyde aileler kendi aralarında toplanarak okulun bahçesinde büyük kazanlarda keşkek çorbası (yakalşık20 çeşit bakliyattan oluşan çorba)pişirirler yer sofralarında herkese ikram ederler buda bizin köyümüzün unutulmaz biryanıdır. Doğu Karadeniz üç ayak oyun kültürü girmiştir öz kültürel değerler yozlaşmıştır Köyün en kalabalık olduğu zaman yaz mevsimidir. Temel geçim kaynağı olan fındık ürününün hasat zamanı yaz mevsimi olduğundan köy halkının geneli bu mevsimde köyde bulunmaktadır. Köye has topal oyunu vardır ,köyün kendine has folklor ekibi yoktur,Karadeniz folklörü hakimdir,Davul,Zurna,Saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir.Ayrıca köçek oyunu,gemici çardak oyunu vardır Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama Köçek,Davullu gemici çardak oyunudur,Manav dal sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,ve karşılama,Köçek oyunları da oynanır,Ayrıca Cide kemençesi ve tepside çalınır iki kişilik topal oyunu oynanır. Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Ancak mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon 1 cami,1 değirmen  vardır yoktur ilk önceleri Kurukavak köyüne bağlı idi,yeni kurulan bir köydür.Köyden istiklal savaşına katılan olmamıştır.
 
MELENAĞZI KÖYÜ
 
 
Düzce ye 56 km,Akçakoca ya 17 km uzaklıktadır,denizden 5 yüksekliliktedir,en yüksek yeri 100 metredir,Rakım 25 tir ,komşu köyleri, Nazımbey,Hasançavuş,Paşalar,Uğurlu dur 300 Hane, 974 Nüfusu vardır .M.Ö.377 Yılında Bitinya krallığı,1085 yılında Kastamonu dan gelen Selçuklu obaları,304-1261 yılında Bizans ve Latin krallığı,,1150-1200 yılında Romanya Dobruca’daki Gagavuz Türkleri bu köyde yaşamışlardır Köyün ismi ilkönce Bitinyalılar zamanında MELAN dır. Rumca bir kelimedir(kıyı dere kenarı) demektir Türkmenler zamanında MELEN olmuştur.Cumhuriyet döneminde MELENAĞZI olur.Bu köyde yasayanlar Bugün ki Gürcistan sınırlarında yer alan Acara Özerk Cumhuriyetinin Batum iline bağlı köylerden 1877-78 diye bilinen Osmanlı-Rus savaşı; halk arasında bilinen adı ile 93 harbi sonrasında göç eden muhacir gürcüler (çveneburi) tarafından kurulmuştur. Melenağzı köyünde hala gürcüce konuşulmaktadır. Melenağzı köyü adını; Karadenize dökülmekte olan Melen çayı ve bu çayın denize döküldüğü ağız kelimelerinin birleştirilmesi ile MELENAĞZI adını almıştır. Gürcüce adı Melenipiri(Melenağzı) Sopeli(köyü) dir.1874 yılında Batum muhaciri Makriha mahallesinden Ahmetoğlu Ali Reis arkadaşı Mehmetoğlu Mustafa adlı kişiler Cihadı Ekber ilanı üzere din ve namus mücadelesi için Türkiyeye iltica etmişlerdir ilk önce Rize’ye gelirler orda düşman işgali olunca batıya göç etmeye başlar lar Akçakocaya akrabaların yanına gelir yerleşirler.Ali Reis çok iyi bir gemici idi,Deniz ceylanı ismi takası ile gelmişlerdir.Eski yerleşim birimidir 1877 den önce en son Türkmenler varmış bunlar Hıristiyanlardan sonra bunlarda burayı terk ederler,bazılarda 1877 de doğu karadenizden gelen gürcülerle yıllarca yaşamışlardır Karadenizden gelen gürcüler ilk önce melen kıyısına barakalar kurarlar,burada eskiden oturan Hüseyin Fevzi paşa vardır,bu göçerler paşanın arazisini işgal ederler paşa şikayetini bildirse bile hükümet 75500 kuruş bedele bu araziyi paşadan alır ve göçerlere verir paşa bu tarlaları uzun Osman bin Ahmet tarlası Yazıcıoğlu İbrahim tarlası Topaloğlu Hüseyin tarlası Demircioğlu Mehmet bin İsmail ve kahveler denen arsalarını Medaloğlu Osman Ağaya satmıştır.Bu köye ilk gelenler TULUAY  lardır . Medaloğlu Osman ağa ilk muhtarı idi 1910 yılında  Akçakoca Kocaali sahil yolunun,17.kim’sinde Melen çayının denize döküldüğü yerde bulunan şirin bir tatil köyüdür. Köyümüz, meşhur melen çayının ilginç yarımadalar oluşturarak, kıvrım kıvrım dolanıp Karadeniz’e kavuştuğu yer itibarıyla Melenağzı adını almıştır. Melen çayının bir başka özelliği ise: Birbirlerine komşu olan Düzce ve Sakarya il sınırlarını belirlemekte yıllardır egemen olması, ortasından aktığı geniş ve verimli ovalara ana şefkati gösterircesine kol kanat gerip, Nadide görünüşüyle seyredenlerine parmak ısırttıran, endamlı bir güzelliğe sahip olmasıdır. Halkının büyük bir kısmının anadili atalarından günümüze kadar süregelen gürcüce dilidir. Köy halkı geçimini: Tarım (Fındık, mısır vs)ve deniz ürünlerinden (Balık, midye, salyangoz ) sağlamaktadır. Sahillerimizin temiz kumsalı, denizi ve halkın turizme verdiği önemiyle, köyümüz yurt içinde hatta Avrupa’da adı sayılı mesire beldesi haline gelmiştir. Kamu hizmetlerinin yeterli olmayışı, komşu köylerle olan turizm potansiyelimizi de olumsuz olarak etkilemektedir. Buna rağmen halkımız kendine düşen görevinin bilincinde olup, her alanda maddi manevi yardımlarını esirgemeksizin, hummalı bir şekilde çalışmaktadır. Melen çayının balıkçı barınağına kavuşmasıyla gerek coğrafi, gerekse hizmet açısından balıkçılık sektörünü daha da elverişli hale gelmiştir. Güzel köyümüz, onlarca Öğretmen, doktor, mühendis, kaymakam ve sınırsız yetiştirdiği sanatkârıyla müessir medeniyet seviyesine ulaştığını ve kültürel düzeyde adından söz ettirmesini başarmıştır. Resimlerinden de anlaşılacağı gibi tüm köy halkı, sevecen, güler yüzlü ve oldukça misafirperverliğiyle tipik bir Karadenizli görünümü sergilemektedir. Fıkrasıyla, horonuyla tatlı şakalarıyla doğrusu cana yakınlılığıyla sevilmeyi, gönüllerde taht kurmasını bilmiştir” benim köylüm.” 11. Yüzyılda  Bizanslılara ait 92 adet Bizans altını bulunmuştur1953 yılında. Akçakoca Sakarya il sınırını belirlemiştir.Melenağzı açıklarında batık gemiler vardır,bazı evlerde amforalar vardır bir tanesi Rus arkeleog Kozirat adıyla anılan amforadır ki bu 7. yüzyıla aittir Köyde araştırmalar yapılırsa eski dönemlere ait daha çok kalıntılara rastlanabilir ve köye turizm açısından çok fayda sağlayacağına inanıyorum Küpler deresi,Gubi deresi,Dilaver deresi Davutağa deresi birleşerek melen çayına dökülür Melen çayından İstanbul’a su sevkiyatı yapılmaktadır,2007 yılında melen barajı Japonlar tarafından yapılmış büyük bir projedir melen deresinin bölgeye çok önemi vardır Ordulu Dağı eteklerinde kurulmuştur,Yörük tepesi Köy köydes yardımı ile güzelleştirilmiştir,köyde balıkçılık ön safhadadır,çok büyük gırgırlar,sandallar melen deresinin bir liman vazifesi görmesi buraya büyük önem kazandırmış balıkçılığı da ön safhaya çıkarmıştır burada her gün taze her türlü balık bulmak mümkündür,balıkçılık ve fındıkçılıkla geçimini sağlayan şirin bir köydür.Ayrıca uzun plajı,sahil şeridi,melen deresi,güzel yazlık villalar vardır.Düzce iline bağlı Melen Çayı’nın Karadeniz’e döküldüğü alanda kurulmuş şirin bir Gürcü köyüdür. Buraya yerleşik Kafkas Gürcü göçmenleri, Batum’un Karadeniz sahillerinden  93 Harbi diye anılan 1876-1878 Osmanlı-Rus İmp. Savaşı sonrası, Rus ilhakından kaçmak suretiyle bu bölgeye gelmişlerdir. Melen Ağzı halkı bu bölgeye diğer göçmenlerden daha sonra gelmişler, çevrede yerleşik Kastamonu sancağına bağlı yerli halk ile  göçmen diğer Kafkas halklarıyla birlikte, oldukça kanlı mücadelelere girişmiş, Melen Çay’ı Kanlı Melen olarak anılır olmasına karşın, burayı vatan edinerek, bir daha da Melen Çayı deltasından ayrılmamışlardır..
Bölge halkının çoğunluğu balıkçılık ve fındık üreticiliği ile geçinmektedir. Aynı zamanda y erli turistlerin deniz mevsiminde çok tercih ettikleri mükemmel plajı görülmeye değerdir. Köyün eğitim düzeyi oldukça yüksektir. Köyde yetişen gençlerin %65 ‘i yüksek okul, tamamı lise ve dengi okul mezunudur Köyün bütününde günlük konuşma dili Gürcücedir. Bazı Türkçe kullanılan isimler dışında Acara-Guria lehçesi Gürcüce konuşulmaktadır. Köy halkı köyün otantik yapısını korumaya azami özen göstermektedir. Köyde halen 150 -200 yıllık eski  evlere rastlanmaktadır. Bu evler özüne uygun olarak ustaca restore edilmekte, kendi tarihi dokusu içerisinde korunmaya çalışılmaktadır. Köyde eski imece usulü ( meci) çalışma devam etmektedir. Aileler baba mirası arazilerini erkek çocuklara devrediyor. Bu nedenle de köye dışarıdan insanların yerleşimi engellenerek kapalı toplum özelliğini sürdürmektedir. Evliliklerse, yine akraba olmayan sülaleler arası yapılmaktadır. Ancak bu gelenek günümüzde tüm köyün birbirine bir şekilde akraba olması sebebiyle çevre şehirler ve köylerdeki Gürcü ailelerle ilişki içine girmek suretiyle gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Yerli halk dışarıdan bir kişiye, ekonomik şartlar ne kadar gerektirse de, arazi satmamaktadır.Yada köy halkının buna rızası aranmaktadır. Köy halkının geleneksel yapıyı korumaktaki bu hassasiyeti son derece saygıdeğer bir davranıştır.Çağın getirdiği globalleşme süreci içerisinde, içine girdiğimiz arabesk kültür asimilasyonu tehlikesinde, kendini bu derece koruyabilmeyi başarmış, öz kültürü ve gelenekselliği kaybetmemekte bizlere göre daha fazla mücadele etmiş,bu köy halkı önünde, saygı ile eğiliyorum. Tüm hemşerilerimizi kültürel değerlerimizi korumakta ve geliştirmekte  Melenağzı Köyü Gürcü halkı gibi davranmaya, nadide kalmış bu köyümüze sahip çıkmaya davet ediyorum.Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır ,balıkçılık had safhadadır,melen deresi buraya çok önem kazandırmıştır Genellikle Kafkas Gürcü ve Doğu Karadeniz  kültürü hakimdir biraz yozlaşma görüselde bu gelenekler devam etmektedirKöyün bütününde günlük konuşma dili Gürcücedir. Bazı Türkçe kullanılan isimler dışında .Acara-Guria lehçesi Gürcüce konuşulmaktadır. Köy halkı köyün otantik yapısını korumaya azami özen göstermektedir. Köyde halen 150 -200 yıllık eski  evlere rastlanmaktadır. Bu evler özüne uygun olarak ustaca restore edilmekte, kendi tarihi dokusu içerisinde korunmaya çalışılmaktadır. Köyde eski imece usulü ( meci) çalışma devam etmektedir. Aileler baba mirası arazilerini erkek çocuklara devrediyor. Bu nedenle de köye dışarıdan insanların yerleşimi engellenerek kapalı toplum özelliğini sürdürmektedir. Evliliklerse, yine akraba olmayan sülaleler arası yapılmaktadır. Ancak bu gelenek günümüzde tüm köyün birbirine bir şekilde akraba olması sebebiyle çevre şehirler ve köylerdeki Gürcü ailelerle ilişki içine girmek suretiylegerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Yerli halk dışarıdan bir kişiye, ekonomik şartlar ne kadar gerektirse de, arazi satmamaktadır.Yada köy halkının buna rızası aranmaktadır. Köy halkının geleneksel yapıyı korumaktaki bu hassasiyeti son derece saygıdeğer bir davranıştır. Çağın getirdiği globalleşme süreci içerisinde, içine girdiğimiz arabesk kültür asimilasyonu tehlikesinde, kendini bu derece koruyabilmeyi başarmış, öz kültürü ve gelenekselliği kaybetmemekte bizlere göre daha fazla mücadele etmiş,bu köy halkı önünde, saygı ile eğiliyorum. Tüm hemşerilerimizi kültürel değerlerimizi korumakta ve geliştirmekte Melenağzı Köyü Gürcü halkı gibi davranmaya, nadide kalmış bu köyümüze sahip çıkmaya davet ediyorum.u: Düğün eğlencesinde dire şeklinde oynanır.Bunlar misafirlerden oluşur ve oynayarak düğün sahibinden bazı şeyler istenir,. Örneğin tavuk gelsin vaha hey,içki gelsin vaha hey,baklava gelsin vaha hey v.b.gibi sözler söyleyerek devam ederler,sonunda bir tepsi gelir,tepsinin üstüne gelen istekler bırakılır en sonunda gelin ve damadı  çağrılarak oyun bitirilir,oyun daire içine el çırparak ve çökerek oynanır,Köyün kendine has folklor ekibi yoktur Davul,Zurna,Saz Kemençe karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil dir Halay, Sallama Karşılıklı Zille oynama sıksara oyunlarıdır Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,Hura,oyunları da oynanır ..Akçakoca Karasu yolu üzerinde kurulmuştur,basket sahası ,çocuk oyun parkları yapılmıştır,1 ilköğretim okulu,2 cami,1 değirmen,elektriği,içme suyu, otomatik telefonu, amatör futbol kulübü,vardır.kanalizasyonu vardır,ptt şubesi,sağlık ocağı vardır göçmen köydür,Melen çayı Akçakocaya Adapazarı’ndan giriş noktasıdır, göçmen,Dağınık  gürcü köyler statüsündedir Balıkçılığın en yüksek seviyede olan köydür,ormancılık yoktur.Köyden istiklal savaşına 2 asker şehit vermiştir.% 32 tarla arazisi vardır

İBRAHİM TUZCU WEB SİTESİ KURULUŞ:09.09.2017
SİTEYİ KURAN ve DÜZENLEYEN: MEHMET GÜVEN
EĞER TELİF HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSANIZ LÜTFEN İLETİŞİMDEN BİZE YAZINIZ.



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol